16 Ağustos 2021 11:36

TMMOB'ye bağlı odalardan 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde açıklama: Önlem alınsın

17 Ağustos depreminin yıl dönümü dolayısıyla TMMOB’ye bağlı odalar ortak açıklama yaparak depremin yarattığı risklere, alınması gereken önlemlere dikkat çekti.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhuriyet tarihinin 1939 büyük Erzincan depreminden sonra en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen 1999 Gölcük depreminin üzerinden 22 yıl geçti. 7.4 büyüklüğündeki deprem tüm Marmara bölgesinde yıkıma neden oldu. Deprem can kayıpları ve yarattığı ekonomik sonuçları itibariyle tüm Türkiye’yi sarstı.

17 Ağustos Depremi’nden çıkan ders, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik hizmeti almayan yapıların insanlar için büyük tehdit oluşturduğuydu. Deprem sonrası müdahaleden çok deprem öncesi alınması gereken tedbirlerin düşünülmesi gerektiği tüm çevrelerce benimsendi. Ancak yakın dönemde yaşanan her küçük çaplı deprem sonrası aradan geçen 22 yılda somut bir önlen alınmadığı tartışılıyor.

Konuya ilişkin TMMOB’ye bağlı odalar ortak açıklama yaparak depremin yarattığı risklere, alınması gereken önlemlere dikkat çekti. Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Bülent Pala, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Taner Yüzgeç, Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, Mimarlar Odası Başkanı Deniz İncedayı ve Şehir Plancıları Odası Başkanı Gencay Serter’in imzasını taşıyan ortak açıklamada “Daha büyük acılar yaşamamak için önlem alınsın” çağrısında bulunuldu.

"KANAL İSTANBUL BEKA SORUNU"

Deprem riski yüksek olan İstanbul için Kanal İstanbul’un bir ‘beka’ sorunu olacağı vurgulanan açıklamada, “Mevcut durumda bile deprem toplanma alanları, ulaşım güzergâhları yok edilen bir kentin afet müdahale olanakları adeta engellenirken, bölünmüş bir kentin deprem sonrasında nasıl tepki vereceği de bilinememektedir” denildi.

KAMU BİNALARININ DURUMU MEÇHUL

Mevcut yapı stokunun durumunun da belirsiz olduğuna dikkat çeken odalar, 2017 yılında tamamlanması öngörülen bina envanteri çalışmasının tamamlanmadığını vurguladı. Kamu binalarında yürütülen çalışma sonuçlarının da paylaşılmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Okulların, yurtların, kreşlerin, hastanelerin sayısı, ne kadarının tarandığı, ne kadarı hakkında yıkım, güçlendirme veya kullanım kararı verildiği, ne kadarının yıkıldığı veya güçlendirilecekse projelerinin yapıldığı ve ayrıca ne kadarının güçlendirildiği konusu kamuoyunun bilgisi dahilinde değildir. Yapı Denetim Yasasında köklü, kalıcı, önleyici değişikliklere ihtiyaç var” denildi.

PİYASANIN İHTİYAÇLARI BELİRLEYİCİ

İçerisinde müteahhitlik sektörü ile ilgili düzenlemelerin olacağı Yapı Yasası çıkarılması çağrısında bulunan odalar, vatandaşların anayasal hakkı olan can ve mal güvenliğinin serbest piyasa koşullarına bırakıldığını ifade etti. Denetimsizliğin temel nedeninin rant ilişkilerinin, tekniğin, fen ve sanat kurallarının önüne geçmesi olduğu vurgulanan açıklamada, kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm konusunun da bugüne kadar daha çok gayrimenkul piyasasının talepleri doğrultusunda gündeme getirildiği vurgulandı.

Bugün yapı stokunun önemli bir kısmının yenilenmesinin zorunlu olduğunu ifade eden odalar, “Bizdeki uygulama; yeni bir rant düzeni oluşturulması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Açıkçası kişi ve grup çıkarını dikkate alan rant eksenli bir düzen, kentsel dönüşüm kavramı ile ne yazık ki eşdeğer bir hale gelmektedir” dedi.

"İMAR AFFI BAŞLI BAŞINA CİNAYETTİR"

Yapı stokuyla ilgili riskler giderilmezken iktidar tarafından çıkarılan imar aflarının da can ve mal kayıpları tehdidini büyüttüğü ifade edilen açıklamada, “İmar afları kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik unsurlarından birisi olmuştur. İmar affı toplumun sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamasını belirsizliğe sokmaktadır” denildi. Açıklamada, deprem konusunda denetleyici ve uygulayıcı rol üstlenen kamu kesiminde çalışan mimar, mühendis ve şehir plancısı sayısının da artırılması gerektiği belirtildi.

DEPREME KARŞI NELER YAPILMALI?

Açıklamada depremlere karşı yapılması gerekenler ise şöyle özetlendi:

  • İmar affından yararlanan tüm yapılar mühendislik hizmeti almamış varsayılmalı ve denetime tabi tutulmalıdır.
  • İstisnai durumlar dışında, her şantiye şefi sadece bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmeli, bu görevi yerine getirecek kişilerin ilgili meslek odalarınca verilen eğitimlere katılıp belgelendirilmeleri zorunlu tutulmalıdır.
  • Kentsel dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.
  • Başta İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve ilgili tüm Kanunlar ve bağlı yönetmelikleri, kamu yararı ilkesi gözetilerek ve bütüncül bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.
  • Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir.
  • Kanal İstanbul bir ulaşım ve kentleşme projesi değildir. Kamu kaynakları afet hasarlarını önleyecek tedbirleri almak için seferber edileceğine her yönüyle rasyonaliteden uzak çılgın projelere harcanmamalıdır.
Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

HES’in kapakları değil kendisi yıkılmış

SONRAKİ HABER

Metal işçisi: Göç konusunda işçi gibi düşünmezsek patronların ekmeğine yağ süreriz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa