Afganistan’da çıkış yolu emperyalist müdahalelerin son bulması
Afganistan'daki son gelişmeleri, ABD ve Türkiye'nin tutumunu Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Hakan Güneş ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel ile konuştuk.
Afganistan'dan ayrılmak isteyenlerin akın ettiği Kabil Havalimanı | Fotoğraf: Haroon Sabawoon/AA
Birkan BULUT
Ankara
Taliban, 20 yıl sonra yeniden Kabil’e girdi. ABD’nin ülkeden çekilmesiyle birlikte hızla ülkenin önemli bir kısmını ele geçiren Taliban, başkente girerek İslam Emirliği’ni ilan edeceklerini açıkladı. Uzun yıllardır emperyalist ülkelerin paylaşım kavgasına sahne olan ülkede Taliban’ın dönüşünün ardından, birçok ülke yeni yönetimle ilişkiye geçebileceklerini açıkladı. Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Hakan Güneş, bu karanlıktan çıkışın selefi cihatçı örgütlere verilen desteğin kesilmesi ve ülkeye yönelik emperyalist müdahalelerin son bulması olduğunu vurguladı.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Hakan Güneş, Taliban’ın güçlenmesinin ardında birden çok neden olduğunu anlattı. Tarihsel olarak Taliban’ın içinde olduğu selefi ekolün Devbendiye Okulu olduğunu belirten Güneş, “İngiliz kolonyalizmi döneminde gelişti, Pakistan kuruluşunda güçlendirdi. Esas olarak Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından ABD emperyalizmi tarafından desteklenerek bu günlere taşındı. Ancak son dönemdeki güçlenmesi, ABD’nin Afganistan’daki maliyeti artık ödemek istemeyerek geri çekilmesiyle gerçekleşti. Taliban Doha görüşmelerinde ABD ile batı hedeflerine saldırmayacağı ve saldıranlara destek vermeyeceği sözünü verdi. ABD'nin çekilmesinin yanı sıra Afganistan hükümetinin yetersizlikleri de süreci hızlandırdı” dedi.
Taliban’ın bölgesel politikaya yaklaşımında ılımlı davranmasında dünyadaki değişimin ve Doha’da verilen sözün etkili olduğunu belirten Güneş, ancak Taliban’ın ülkeyi yönetme biçiminde bir “yumuşama”nın sadece taktiksel olabileceğini söyledi. Taliban’nda İslam anlayışı, kadının toplumdaki yeri, özgürlükler konusunda herhangi bir değişiklik olmadığını dile getiren Güneş, Afganistan'da ortaya çıkacak tablonun başta kadın hakları olmak üzere hak ve özgürlüklerin yok edileceği bir rejim olacağını ifade etti.
"PAKİSTAN’IN AÇIK KAPI BIRAKMASI SÜRPRİZ OLUR"
Taliban’ın giderek daha fazla ülke ile görüşmeler yaptığına dikkat çeken Güneş, ABD'nin terörist ilan etmesine rağmen anlaşma imzaladığını dile getirdi. Güneş Pakistan, Suudi Arabistan, Türkiye, Çin, Rusya ve hatta İran'ın bile Taliban ile ilişki kuracağı görüldüğünü söyledi. Türkiye’nin Afganistan’da alacağı pozisyonu ve amacını sorduğumuzda ise Güneş, “Türkiye NATO zirvesinde ABD ve NATO'nun Afganistan'dan çekilmesinin ardından görev alacağını açıkladı. Pakistan ile birlikte Kabil’in hamisi olmak istediğini resmen ifade etti. Buna karşılık siyasi destek istedi. Bunun önemli kısmı Pakistan’ı ikna etmekti. Ancak öyle görünüyor ki görüşmeler başarıya ulaşmadı ve batının da tam destek vermediğini söyleyebiliriz. Fakat açık kapı var mı diye soracak olursak, önümüzdeki süreçte tek sürprizin Pakistan’ın açık kapı bırakması olduğunu düşünüyorum” dedi.
Pakistan’ın Türkiye’nin varlığına sıcak bakmamasında, onun üzerinde ağırlığı olan Çin ve Suudi Arabistan'ın da etkili olduğunu belirten Güneş, Kabil Havalimanında askeri varlık ve geçiş hükümetinde ülkelerin işbirliği konusunda müzakerelerin sürdüğünü söyledi. Türkiye’nin bu saatten sonra ne yapacağının şekillenecek geçici hükümetin yapısı ve Taliban’ın buna ne kadar alan açacağına bağlı olduğunu belirten Güneş, Erdoğan hükümetinin Taliban ve Pakistan ile görüşmeye devam ederek ABD ile koordinasyon halinde burada yer tutmaya çalışacağını söyledi.
"SELEFİLİĞE VERİLEN DESTEK SON BULMALI"
Yıllardır süren paylaşım savaşında Afganistan’ın bu karanlıktan çıkış yolunun ne olduğunu sorduğumuzda Güneş, şöyle yanıt verdi:
“Öncelikle selefi anlayışa verilen uluslararası desteğin son bulması gerekiyor. İkincisi Afganistan’da demokrasiden yana olanlar, solcular, kadın örgütleri uzun zamandır Pakistan’a yaptırım uygulanmasını istiyor. Üçüncüsü bundan sonra ülkenin kendi iç dinamikleri kendi toparlar. 140 yıl önce İngiliz kolonyalizminin sonra ABD’nin emperyalizminin deney tahtasına çevirdiği, şimdi Taliban’ın eline bırakılan Afganistan 40 günde düzelmez. Ancak müdahalenin engellenmesiyle 10-15 yılda düzelebilir. Çünkü Afgan halkının demokratik bir ülkede yaşama isteğini gördük.”
"TALİBAN İLE PRAGMATİK İLİŞKİ KURUYORLAR"
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel de yaşananları gazetemize değerlendirdi. ABD’nin son 20 yıldır enerjisini ortadoğuda çatışma ve gerilimlere harcadığını, bunun gereğinden fazla para ve zaman emdiğini düşündüğünü söyledi. Bu nedenle ABD’nin bu dönem çatışma bölgelerinden çekildiğini belirten Uzgel, Rusya ve Çin meselesine zaman ayırmak istediğini dile getirdi.
Taliban'ın Kabil’i ele geçirirken diplomatik tecritten kaçınmaya yönelik tutumu konusunda ise Uzgel, “Taliban meşruiyet arayışında, kalıcı olmak istiyor, önceki hataları yapmak istemiyor. Dünyaya sürekli ‘biz değiştik’ imajı vermeye çalışıyor, izole yaşayamayacağını biliyor. Ancak en değişmiş hali bile ortaçağ zihniyetidir” dedi.
Türkiye’nin Afganistan’da havaalanı üzerinde üstleneceği role ilişkin ise Uzgel, Kabil’in artık Afganistan hükümetinin değil, Taliban'ın kontrolünde olduğunu kaydetti. Bu nedenle havaalanının kime karşı korunacağını soran Uzgel, Türkiye’nin Afganistan’da bulunma amacındaki belirsizliğe işaret etti. Uzgel, ortada BM kararı veya NATO misyonunun da olmadığını ifade etti.
Taliban’ın korkutan ideoloji karşısında “uluslararası topluma” yapılan çağrılara ilişkin ise Uzgel, “Taliban’ın kontrol ettiği bir ülkeye küresel sivil toplum bileşenlerinin yapabileceği bir şey yoktur. Taliban yönetiminin insanlarla kurduğu ilişkiye uluslararası toplumun etkisi olmaz. Devletler de Taliban ile pragmatik ilişkiler kuruyor” dedi.