21 Ağustos 2021 06:53

İMO'dan Bozkurt raporu: Plansızlık ve çarpık kentleşme

İMO Bozkurt raporunda, plansız, denetimsiz, keyfi yönetim anlayışının sonucu olan su baskınlarından doğan zararların faturasını halk canı ve malı ile ödediğine dikkat çekildi.

Kastamonu Bozkurt'ta selde çöken Ölçer apartmanının enkazı | Fotoğraf: Cihan Okur/AA

Paylaş

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi, Kastamonu’nun Bozkurt ilçesindeki sel felaketine ilişkin değerlendirme raporu yayımladı. Raporda, plansız, denetimsiz, keyfi yönetim anlayışının sonucu olan su baskınlarından doğan zararların faturasını halk canı ve malı ile ödediğine dikkat çekildi. Raporda; yıkımların çarpık kentleşme ve plansızlıkla ilgili olduğu vurgusu yapıldı ve altyapı, ulaşım ve imara ilişkin sorunların bütünlüklü planlarla çözülebileceği aktarıldı.

Raporda, "Yıllardır sürdürülen çarpık, plansız "kentleşme" çalışmalarının sonucunda karşılaştığımız bu sonuçlar sürpriz değildir. Dere ve taşkın yataklarının rant odaklı imar çalışmaları sonucu işgal edilmesi, betona ve asfalta dönüştürülmesi, kentleri yap-boz tahtasına çeviren plansızlık ve kentsel altyapı sisteminin geliştirilmemesi yaşadığımız su baskınlarının temel nedenidir. Kentlerimizin altyapısına, ulaşımına ve imarına ilişkin sorunların çözümünde bütünlüklü planlara ihtiyaç duyulmaktadır" denildi.

"Altyapı, ulaşım, barınma sorunları ivedilikle bilim ve tekniğin rehberliğinde katılımcı, şeffaf ve denetlenebilir bir yönetim anlayışıyla değerlendirilmeli ve kentlerin yapısal dönüşümleri bu çerçevede gerçekleştirilmelidir" denilen rapor şöyle devam etti: "Su havzalarının bütüncül bakış açısıyla planlanarak planların hayata geçirilmesi ve gerekli işletme bakım hizmetlerinin yürütülmesi, taşkınların oluşturacağı zararı azaltacaktır. Bu bağlamda; su havzalarının sahipsiz bırakılmaması, planlamadan işletmeye her aşamada kamu zararının en aza indirilme hedefiyle katılımcı biçimde denetimin sağlanması devletin görevleri arasındadır. Taşkın erken uyarı sisteminin hayata geçirilerek taşkın esnasında tahliye planlarının uygulanması oluşacak taşkın tehlikesini en aza indirecektir. Söz konusu sistem ve planlar teknik olarak hayata geçirilebilir durumda olup gerekli bütçenin ve kurumsal koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Yaşanan bunca felakete rağmen devletin planlarında yer alan çalışmaların hayata geçirilmiyor olmaları düşündürücüdür. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan Taşkın Yönetim Planı’nda öngörülen taşkın debilerinin mevcut dere ıslahından geçmeyeceğinin aşikar olmasına rağmen bu rapordan sonra dahi taşkın yatağında yapılaşmanın devam ettiği görülmektedir." 

İMO şu soruların cevaplandırılmasını talep etti:

  • Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Taşkın Yönetim Planı’nın gereği
  • yapılsaydı bu yıkım ve ölümler yaşanır mıydı?
  • Dere yatakları düzenli olarak temizlense bu kadar rüsubat birikir miydi?
  • Taşkın olacağını öngörebildiğimiz ve özellikle bu taşkında hayati öneme sahip olduğunu gördüğümüz rüsubat önleyici yapılar yapılmış olsaydı bu kadar can ve mal kaybı yaşanır mıydı?
  • Islah edilmiş dere yatağının içerisinde dahi görülebilen yapılara nasıl izin verilebiliyorsunuz?
  • Taşkın yatağında olduğu bilindiği halde bu bölgeleri nasıl imara açtınız ve nasıl ruhsatlandırdınız? (HABER MERKEZİ)
ÖNCEKİ HABER

Karadeniz'de bulunan doğal gaz rezervlerinden sonra enerji faturaları 35 kez zamlandı

SONRAKİ HABER

Trabzon Havalimanı'nın geçen yıl yenilenen pisti çatladı, uçuşlar 3 saat ertelendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa