Herkes işini en güvenli ortamda yapmalı
"Aile Hekimliği Sözleşme Yönetmeliği geri çekilene kadar alanda örgütlü derneklerle birlikte sendikalar ortak mücadele etmedikçe, başarıya ulaşamayacağımız bilinen bir gerçek."

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Aile Hekimliği çalışanları iş bıraktı: "Ceza sözleşmesi derhal iptal edilsin"

TİS sürecindeki kamu emekçileri: Grev de bir seçenek

SES Şişli Şubesi: Maaşlar yoksulluk sınırını geçmeli

Koşullar emekçilerde bıkkınlık yaratıyor
Eylem KAYA EROĞLU
SES Genel Hukuk ve TİS Sekreteri
Pandemiye karşı mesleğimiz nedeniyle en önde mücadele ederken, bu mücadelede “Kanun da yasa da benim” diyen sağlık otoritelerinin yasa ve mevzuatları rafa kaldıran, uluslararası normları, sözleşmeleri yok sayan bir yönetim anlayışıyla sağlık hizmeti üretmek şansızlığını yaşamak düştü payımıza. İnsanca yaşamak için verilen mücadelede, bizden öncekilerin dönemin koşullarına göre payına düşenler gibi... Bugün payımıza düşen şeylerden biri sağlık sisteminin, özellikle de birinci basamak sağlık hizmetlerinin onarılamaz bir enkaz haline getirilmesi ve bu duruma biz sağlık emekçilerinin karşı durmak isterken ceza yönetmelikleriyle tehdit edilmesi oldu.
Yangın düştüğü yeri yakıyor. Uzun süredir sağlık emekçilerinin çalışma ortamında içten içe yanan yangın, pandemi ile alevlenmeye ve sağlık sisteminin basamaklarını sarmaya başlamıştı. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesinde koruyucu sağlık hizmetlerinin taşıdığı önem ötelenip, tüm itirazlarımıza ve karşı duruşlarımıza rağmen organizasyon yapısı değiştirilip yeni bir yapılanmaya geçilmiş, sistemin merkezine ise allanıp pullanıp aile hekimliği sistemi yerleştirilmişti.
PANDEMİNİN ORTASINDA ASM NEDEN KAPANIR?
16 Ağustos’ta AHEF, AHESEN, Birinci Basamak Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık-İş ve TAHUD ve sendikamız SES “Haksızlık varsa biz yokuz” deyip iş bırakma kararı aldık ve iş bıraktık. O gün ASM’ye gidip “Haksızlık varsa biz yokuz” afişlerini okuyup geri dönenleriniz olduğu gibi sadece aşısını olup ilacını yazdırmayanlarınız da oldu. Şaşıran, öfke duyan, mağdur olduğunu düşünenleriniz oldu. Pandeminin ortasında ASM niye kapatılır, bir hekim, hemşire ya da ebe niye iş bırakır diye düşündünüz mü? Kiminiz sağlık emekçilerinin yaşamak ve yaşatmak istiyoruz çabasını izlemişsinizdir; zira eşiniz, dostunuz, akrabalarınız arasında çokça sağlık emekçisi vardır aslında. Ne yaşadıklarına siz de şahit oldunuz, sağlıkçı olmadığınız için şükrettiniz kiminiz.
Ama bazen de azıcık bir “Normalleşmeyle” birlikte sağlık sistemi yerine sağlık emekçileri hedef haline getirildi. Bazen yıllarını insan sağlığına hizmet için veren hekime ve aile sağlığı çalışanına maaşını veren patron gibi, bazen eğitim veren hocası gibi bazen iletişim uzmanı gibi bazen de düşmanıymış gibi davranıldı. Bazen hiç hak etmediğimiz aptal, geri zekalı, beceriksiz gibi etiketler yapıştırılıp, bıçaklar, sopalar, yumruklar sallandı.
Birinci basamak sağlık hizmeti veren sağlık emekçileri, her gün bu davranışlarla karşı karşıya olmaya daha fazla dayanamadıkları için gereğini yapıyorlar ve iş bırakıyorlar. Bu durum mesleki saygınlığın azaltılması, değersizleştirilmesi, ayaklar altına alınması iş bırakma nedenlerinden birisi ve kimisi için en önemlisi hatta.
SAĞLIK EMEKÇİLERİ YOKSULLUK SINIRINDA
Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının çalışma ortamları yukarıda sayılan nedenlerle şiddete ve her türlü riske açık ve hem yurttaşlar açısından hem de çalışanlar açısından güvenli değil. Sistemin tüm sorunlarının üzerine yıkıldığı ASM ve TSM’ler deprem, yangın, sel, toplumsal olaylar gibi olağanüstü durumlarda kendi kaderine terk edilmiş, Sağlık Bakanlığının denetim ve önlem alma gibi hizmet sorumluluklarını sözleşme ile hekimlere devrederek sorumluluktan kaçınmış oldukları, büyük bir çoğunluğu mahalle aralarında apartman dairelerinde kurulmuş, kamusal hizmet üretilmesine rağmen kamu kurumu gibi kollanmayan ve gözetilmeyen birimler. Depreme dayanıklı mı, dere yatağında mı, yangın merdiveni var mı, terör saldırılarına açık mı, kira gideri fazla mı... İş bırakma nedenlerinden birisi de kamusal hizmetin kamu binalarında verilmemesi ve giderlerinin de kamu tarafından karşılanmaması. Verdikleri üç kuruştan, kira, elektrik vb. giderlerin ödenerek ücret kaybı yaşamalarıdır. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz düşünüldüğünde bu gider artışı ve ücret artışı arasında negatif bağlantının sağlık emekçilerini yoksulluk sınırında bir ücrete mahkum etmesi nedeniyle de iş bırakmak kaçınılmaz hale gelmiştir.
HASTA DA OLSAN ÇALIŞACAKSIN DÜZENİ
Birinci basamakta çalışan sağlık emekçilerinin aslında iş bırakmak için yukarıda belirtilenlerden çok daha fazla nedenleri var ve sayfalarca yazılabilir. Ama onlar için bardağı taşıran ve iş bırakmayı örgütlemeye neden olan olay ise 30 Haziran 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği” oldu. Ceza sistemini ağırlaştıran, sözleşme feshini kolaylaştıran, dayanaksız ve keyfi yaptırımlar getiren bu düzenleme ile Sağlık Bakanlığı yetkilileri var olan sorunları gidermek, çalışma şartlarını iyileştirmek, kamu görevlerini ifa etmek yerine kendilerine yasamanın yetkilerini vermişler ve ceza normları yaratmışlar. Ortaya ise aile sağlığı merkezi emekçilerini susturmayı hedefleyen, işten atmayı kolaylaştıran, Entegre ASM çalışanlarının “Hasta da olsanız çalışacaksınız” diyerek yaşam haklarını sınırlayan, ihtar puanlarını iki katına çıkararak sözleşme fesihlerini kolaylaştıran, mevcut iş yüklerini daha da arttıran, ek görevlerle sağlık emekçilerini tüketen, sağlık emekçilerini mesnetsiz şikayetlerle işlerinden eden, haksızlık ve hukuksuzlukla dolu bir düzenleme çıkarılmış ve birinci basamak sağlık emekçilerine psikolojik şiddetin en ağır biçimi dayatılarak bam tellerine basılmış, bırakma kararlarıyla gereken cevap verilmiş ve geri çekilene kadar da mücadele programları belirlenmiştir. Bu mücadelede birinci basamak sağlık hizmetlerinin sağlık organizasyonunun merkezine oturtulması, koruyucu sağlık hizmetlerine sağlık bütçesinden daha fazla pay verilmesi, sağlık emekçilerinin ücretlerinde iyileştirme yapılması, çalışma biçimlerinin ve çalışma ortamlarının güvenli hale getirilmesi hedeflenmekte ve sendikamız mücadeleyi bu yönde sürdürmektedir.
TEK ÇARE ORTAK MÜCADELE
Aile Hekimliği Sözleşme Yönetmeliği geri çekilene kadar alanda örgütlü derneklerle birlikte sendikalar ortak mücadele etmedikçe, 27 Ağustos’ta yapılacak eylemde yüzde 70/80 oranında ASM’ler iş bırakmadıkça, dayanışma amasız koşulsuz arttırılmadıkça başarıya ulaşamayacağımız bilinen bir gerçek. Toplu sözleşme görüşmelerinin bitirilmesine sayılı günlerin kaldığı bugünlerde yaptığımız işyeri gezilerinde de sağlık emekçileri hiç olmadığı kadar ortak mücadelenin önemini vurgulamakta ve değişimi başlatmanın koşulunun bu ortak mücadele olduğuna işaret etmektedirler. Emekçilerin eşit olmayanlar arasındaki toplu pazarlık gücünün grev hakkıyla desteklenmediği bir sendika yasasıyla ortaya çıkan sonuç satış sözleşmesinin öteye geçememekte, vergi yükü ve enflasyon oranları altında kuş olup uçan ücretlerle yoksulluk sınırında dahi maaş alamayan birinci basamak sağlık emekçilerinin de 3. basamakta hizmet veren sağlık emekçilerinin de tek çaresi kimliklerimizi, aidiyetlerimizi bir tarafa bırakıp sınıfsal kimliğimizin gereğini yerine getirmek, ortak mücadele ve dayanışmanın gücüne, SES’ine kulak vermek, fiili ve meşru sendika geleneğinin hak verilmez alınır ilkesiyle yola devam eden sendikamızı yetkili kılmaktır.
Evrensel'i Takip Et