İşyerlerinde zam tepkisi, sendikalara iş bırakma çağrısı
Memur-Sen'in yüzde 5+7'ye imza atması işyerlerinde tepkilere neden oldu. KESK de toplu sözleşmenin kabul edilmemesi için diğer konfederasyonlara bir günlük iş bırakma çağrısında bulundu.
Fotoğraf: Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
Memur-Sen’in hükümetle gizli kapaklı anlaşarak ilk yıl yüzde 5+7, ikinci yıl yüzde 8+6 oranında zamma imza atmasına tepki sürüyor. Masaya birlikte oturduğu Kamu-Sen’den de tepki gören Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen üyesi bir öğretmen “Sendika yöneticileri aidatları enflasyona ezdirtmedi” diyor. KESK de toplu sözleşmenin kabul edilmemesi için diğer konfederasyonlara bir günlük iş bırakma çağrısında bulundu.
Memur-Sen’in hükümetle anlaşarak 600 TL seyyanen zam ve yüzde 21 zam talep ettiği toplu sözleşmede yüzde 5+7’ye imza atması tepkilere yol açtı. Hükümetin yeni teklifte bulunması beklenirken kapalı kapılar ardında yapılan pazarlık sonucu toplu sözleşmenin bağıtlanmasına, Memur-Sen’in bu yıl toplu sözleşmede ittifak kurduğu Kamu-Sen’den de tepki geldi. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, refah payı ve seyyanen zammı içermeyen bir toplu sözleşmeyi yetersiz bulduklarını, 3600 ek gösterge düzenlemesi ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin toplu sözleşme metnindeki bağlayıcı olmayan muğlak ifadeler nedeniyle mutabakat metnine itirazlarını ilettiklerini söyledi.
KESK DİĞER SENDİKALARA İŞ BIRAKMA ÇAĞRISI YAPTI
KESK Genel Mali Sekreteri Gönül Kural Şimşek, toplu sözleşme görüşmelerinin gizli kapaklı yürütülmesine tepki gösterdi. Gazetemize konuşan Şimşek, son süreçteki gelişmelerden kendilerinin haberdar edilmediklerini söyledi. “Toplu sözleşme sürecinde yapılan bütün tartışmalar emekçilerle ve kamuoyu ile paylaşılmalıydı. 2-3 gün Kamu Sen ve Memur Sen’in sayfasında bir açıklamaya rastlamadık” dedi.
TALEPLER KABUL EDİLMEDİ
Toplu sözleşmenin şeffaf yürütülmesi gerektiğini belirten Şimşek, “Bu toplu sözleşmede istenen ile imzalanan arasında uçurum var. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve 3600 ek gösterge konusunda somut adım yok. 3600 ek gösterge bizim talebimiz olarak değil, seçim vaadi olarak ele alındı. AKP bu vaadini yıllardır yerine getirmiyor, oysa bunun önünde hiçbir engel yok. Kadın emekçilerin talepleri yine görmezden gelindi. Kreş gibi pandemi sürecinde daha acil hale gelen en önemli talebe dair bir açıklama yok. Yine seyyanen zam yerine toplu sözleşme ikramiyesi verilmesi kapsayıcı değil. Sendika üyesi olmayanlar, üye olduğu sendika yüzde 1 barajı altında kalanlar ve emekliler bundan faydalanamıyor. Sadece 1 milyon 800 bin kamu emekçisi yararlanabilecek” dedi.
"İŞYERLERİNDEN İLLERE BİRLİKTELİKLER KURMAMIZ LAZIM"
Bundan sonra ne yapılması gerektiğini sorduğumuzda Şimşek şöyle yanıt verdi: “Toplu sözleşmeye imza atan Memur-Sen’in üyeleri de bu sonuçtan memnun değil. Emekçiler arasında ciddi bir yoksullaşma var. Bu toplu sözleşme görüşmeleri daha başlamadan önce ortak bir mücadeleyi örgütlemek gerekiyordu. İşyerlerinde hiç olmadığı kadar bu dönem emekçilerde ortak talepler için ortak mücadele eğilimi ortaya çıktı. Emekçilerin talebi sendikaların ortak talepler etrafında bir arada mücadele etmesiydi. Bu sözleşmenin kabul edilmemesi için mücadele etmemiz gerekiyor. KESK olarak Memur-Sen dışındaki kamu emekçileri konfederasyonlarına bir gün iş bırakma eylemi yapma çağrısında bulunduk. Bu çağrıyı toplu sözleşmeden memnun olmayan Memur-Sen üyelerine de yapıyoruz. Onlar da bu sözleşmenin hesabını sormak için sendika yönetimlerine baskı yapmalı. Ama sadece mücadeleyi bir günlük iş bırakmaya indirgememek lazım. İşyerlerinde, illerde en geniş ve kalıcı birliktelikleri kurmak için bir fırsata çevirmek lazım. Basın açıklamaları, basın toplantıları, mitingler vs. koşullara göre emekçiler ortak tepkilerini koymalı. Bu ortak talepler etrafında mücadeleyi kalıcı hale getirmek gerekir. Önümüzde bütçe süreci vs. için de ortak mücadeleye devam etmeliyiz. ” dedi.
"BU UZLAŞMADAN KİM NE KAZANACAK?"
Memur-Sen ile hükümetin anlaştığı toplu sözleşmenin sonucu işyerlerinde de tepkiye neden oldu. Ankara’da konuştuğumuz çeşitli okullardan ve farklı sendikalara üye eğitim emekçileri, zammın yetersizliğini eleştirdi. Türk Eğitim-Sen’e üye bir eğitim emekçisi, toplu sözleşmede yapılan zammın daha fazlasının birçok zamla zaten alındığını söyledi.
Herhangi bir sendikaya üye olmayan bir öğretmen de zammı duyduklarında okulda herkesin dalga geçtiğini anlatarak, “En az 10 bekliyorduk! Doğal gaza, elektriğe yapılan zamma bak ona göre ver zammı, insaf yahu” dedi.
Eğitim-Bir-Sen üyesi bir öğretmen ise “Bizim ne dediğimizin bir önemi yok. Maalesef sendika yöneticileri aidatlarını enflasyona ezdirtmediler” dedi.
Türk Eğitim-Sen üyesi bir eğitim emekçisi de şöyle konuştu: “Bu uzlaşmadan kim ne kazanacak? Hükümet yüzde 7 ve yüzde 8 artışları seçim zamanına getirerek seçmene şirin gözükecek. İkincisi sendikalar 135 TL’den 400 TL’ye çıkarılan parayı aidat olarak memurdan her ay geri aldığı için buradaki paranın tamamı sendikaya gidecek, memurun kârı 0 TL. Üçüncüsü 3600 ek gösterge seçimde yem olarak kullanılacak ama akıbeti ne olur kestirmek zor değil. Dördüncüsü zaten enflasyon yüzde 30’dan aşağı değilken yüzde 6-7 gösterilip yine çok cüzi artış verilecek ve bu artışlar yüzde 20’lik vergi dilimine girince kesilecek. Ama Allah büyüktür, bu işin 2023’ü de vardır.”
Eğitim-Bir-Sen üyesi bir eğitim emekçisi de birkaç gün önce üniversiteden arkadaşlarıyla görüştüğünü anlatarak, “Onların çoğu özelde, ben direndim devlet olsun dedim. Arkadaşın biri yıllardır çalışmıyor. Bu sene bazı özel okullara başvuru yapmış. Başlangıç 4 bin 850 TL. Öğretmenlik özelde daha iyi oldu resmen. Bizden daha az derse giriyorlar. Yemek var. Bazılarında servis de var. Maaş da neredeyse bizimle aynı. Bir arkadaş bazen ara vererek çalıştı. Yani 2 sene çalıştı, 2 sene çalışmadı. Bu yıl maaşı 5 bin 650 olacakmış. Ben 14 yılı bitirdim 15’e girdim. Temmuz maaşım 5 bin 600 ağustosta 5 bin 300 TL” dedi.