24 Ağustos 2021 14:56

İzmir Barosu: Sığınma lütuf değil hukuki bir zorunluluktur

Afganistan halkının temel haklarını kullanılabilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını isteyen İzmir Barosu, sığınma talebinin lütuf değil hukuki bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İzmir Barosu, Afganistan halkının temel haklarını kullanılabilmesi yolunda gerekli tedbirlerin alınması talebiyle basın açıklaması düzenleyip tüm ulusal, uluslararası ve ulusüstü mercilere seslendi.

İzmir Barosu önünde yapılan açıklamaya Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi üyeleri ile HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı. Açıklamada, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14. maddesi* hatırlatılarak, sığınma talebinin lütuf değil hukuki bir zorunluluk olduğu vurgulandı.

Açıklamada basın metnini İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Avukat Ayşe Kaymak okudu. Kaymak, “Afganistan’daki trajik gelişmelere duyarsız kalamayız, ülkeden kaçan kişiler için başta mülteci hukuku olmak üzere genel insan hakları hukukunun gerektirdiği önlemler gecikmeksizin alınmalıdır” dedi.

“NEFRET SUÇLARI GÖZLEMLENMEKTEDİR”

Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesi sonucu yaşanan göçlere değinen Kaymak, “Henüz kitlesel ve olağanüstü artışta değerlendirilmeyen kaçışların önümüzdeki haftalarda ciddi bir şekilde artacağı tahmin edilmektedir. Bu duruma bağlı olarak ülkemizde ve dünyada başta Afganistan’dan gelenler olmak üzere mülteci, göçmen ve genel olarak yabancı düşmanlığına dayalı nefret söyleminin arttığı ve bunun Ankara Altındağ’da henüz yakın zamanda yaşandığı üzere hızla ciddi ve trajik nefret suçlarına dönüştüğü gözlemlenmektedir” diye konuştu.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni ve Cenevre Sözleşmesi'ni hatırlatan Kaymak, taleplerini şöyle sıraladı:

ULUSAL VE ULUSLARARASI DEVLET YAPILARINA YÖNELİK:

  • Afganistan istikrar kazanana ve ülkedeki durumun güvenli ve insan onuruna yaraşır geri dönüşü mümkün kılana kadar Afganistan’a yönelik tüm sınır dışı işlemlerinin menşe/transit ülke/üçüncü ülke olarak durdurulması, iltica talepleri reddedilen kişilerde mülteci ve ikincil koruma statüleri kapsamında yeni durum değerlendirmesine imkan verecek şekilde dosyalarının yeniden ele alınması, yapılacak yeni değerlendirmelerde "dahili kaçış" ve "yer değiştirme" alternatifleri temelinde sığınma olanağından mahrum bırakma kararlarından uzak durulması,
  • Geri göndermeme ilkesinin de bir gereği olarak ülke sınırlarının sığınma prosedürlerine erişime izin verecek şekilde açık olmasının sağlanması; fiziki ve sınır kolluk tedbirlerinin bu anlamda göçün durdurulmasına değil, göçün yönetilmesine yönelik irade ve inisiyatifin alınması, bu kapsamda 1951 Cenevre Sözleşmesi madde 1/F uygulamasında "bireysel sorumluluk" kapsamında dikkatli bir değerlendirme yapılması, sınıra yakın bölgelerde Uluslararası Koruma (UK) başvuru kayıt ve kabul kapasitelerinin arttırılması, mülteci hukukunun idari ve yargısal usul güvencelerinin adil ve etkili bir şekilde işlemesinin sağlanması, sosyal sorunlara neden olmadan dengeli bir şekilde ve hızla uydu kentlere ve gerek görülmesi halinde oluşturulacak geçici barınma merkezlerine sevk işlemlerinin yapılması, uydu kentlerde ve geçici barınma merkezlerinin olacağı şehirlerde olası sosyal sorunların önlenmesine yönelik proaktif tedbirlerin alınması,

ULUSLARARASI TOPLUMA YÖNELİK OLARAK:

  • Uluslararası mülteci hukukunda bulunan "yük paylaşımı" (burden sharing) ilkesinin "sorumluluk paylaşımı" veya "onur paylaşımı" anlayışı altında olası sığınma akınının mali ve sosyal sorumluluğunun ve faturasının komşu ve transit rota üzerinde bulunan ülkelerde değil tüm insanlık ailesince paylaşımı konusunda gerekli etkili tedbirlerin alınması, ancak bunu yaparken sığınmacı nüfusun komşu/sınır/göç rotası üzerinde bulunan ülkelerde tutulması sonucunu doğuracak taktik ve çözüm arayışlarından uzak durulması,
  • Afganistan’daki yeni durum üzerine gelişen risk ve hassas grupların, bu kapsamda özellikle kadınların, çocukların, LGBTİ grupların, devrik Afgan hükümetinde görevli asker ve çalışanların, yabancı güçlere lojistik destek sunduğu düşünülen çalışanların, etnik ve dini azınlıkların korunmasına yönelik tedbirlerin alınması,

ULUSAL MAKAMLARA YÖNELİK:

  • Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (özellikle Uyum Daire Başkanlığı olmak üzere), TBMM İnsan Hakları Komisyonu, TİHEK ve Kamu Denetçiliği, barolar, sendikalar, meslek odaları, yerel yönetimler ve sivil toplumun konu hakkında duyarlılık göstererek proaktif hukuki ve sosyal tedbirlerin alınması, başta kayıt ve barınma olmak üzere sağlık, eğitim ve insani alanlarda hızlı ve etkili önlemlerin alınması,
  • Başta siyasi açıklamalar ve medya/sosyal medya paylaşımları olmak üzere yabancı düşmanlığını tahrik eden, körükleyen ve hatta suça teşvik eden nefret söylemi içerir açıklamalardan uzak durulması, bunu ısrarla yürüten gerçek ve tüzel kişiliklere yönelik ayrımcılık ve nefret suçlarına yönelik etkin soruşturmaların yürütülmesi,
  • Afganistan’daki mevcut durum ve tüm ülkelerden sığınma amaçlı insan hareketlerinin nedenleri üzerinde genel kamuoyunu doğru ve şeffaf bir şekilde bilgilendirici, eğitici, konunun insan hakları ve insanlık onuru boyutunu öne çıkarıcı yayın ve açıklamaların uygun teknik ve taktiklerle yaygınlaştırılmasının sağlanması.

Açıklamasında “Tüm ülkeler için sığınmacılara bu anlamda sınırları açık tutmak siyasi bir tercih meselesi veya lütuf değil hukuki bir zorunluluktur” diyen Kaymak, mülteciler için işletilen sürecin takipçisi olacaklarını söyledi. (İzmir/EVRENSEL)

* İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14. maddesi: "Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan kaynaklanan ya da Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden kaynaklanan kovuşturma durumunda, bu hak ileri sürülemez."

ÖNCEKİ HABER

EMEP Sultangazi İlçe Örgütü, Kastamonulular derneğini ziyaret etti

SONRAKİ HABER

Biden, Afganistan'daki tahliye sürecini 31 Ağustos'tan sonraya uzatmayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa