Yangına değil düğüne doğaya değil talana akan kaynaklar
"IBAN isteyip para topladılar ama toprakları telef olan köylüye yardımı kredi yoluyla sağlamaya çalıştılar. Yardım etmek isteyen Yunanistan’ı geri çevirdiler."
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Abbas VURAL
Pendik
Geçtiğimiz günlerde Türk Hava Kurumu Üniversitesinde okuyan arkadaşımla son haftalarda gündemin ana başlıklarından birini oluşturan orman yangınları ve onun kıymetli ifadelerinin olabileceğini düşündüğüm Türk Hava Kurumu’nun süreçteki rolü üzerine sohbet etme fırsatı buldum.
Konuya genel bir giriş yaptığımızda arkadaşımın da birçok gencin düşündüğü gibi yangınların turizm şirketlerine yarayacağını düşündüğünü gördüm “Yangınlar devam ederken mecliste kabul edilen Turizmi Teşvik Yasası da bunu gösteriyor zaten. Her zamanki gibi oteller dikecekler telef olan yerlere” diyerek söze giriş yaptı.
“TAMİR EDİLMESİNİ KABUL ETMEDİLER, TEHDİT ETTİLER”
Cumhurbaşkanının olayların ilk evresinde yaptığı “Envanterimizde bu yangınlar için kullanabileceğimiz uçak yok, kim uyduruyor bunları?” benzerinde açıklamalarına dair sorduğumda ise “Pandemi sürecinden dolayı okula sadece 1-2 kere gitmeme rağmen her seferinde gördüm o uçakları, pervane gibi bazı aksamları bozuktu. Hocalarımızın çoğu ve teknisyenler gönüllü olarak tamir etmeyi teklif etmişler, kabul edilmemiş. Üstüne tehdit edilmişler. Neredeyse her sene rektör değişiyor, bazı akademisyenler tasfiye ediliyor zaten. Keşke müsaade edilse de hep birlikte seferber olup sahaya kazandırsak bu uçakları. Ayrıca bu araçlar dediği gibi olmasa bile, neden yok? O da ayrı bir soru” diye cevapladı.
Türk Hava Kurumu Üniversitesi öğrencilerinin bu konudaki genel görüşlerini sorduğumda “Öğrenciler genel olarak kayıtsız ne yazık ki, hocalara yapılanları görünce çekiniyorlar doğal olarak. Hocaların bile çözüm önerileri ciddiye alınmıyor, bizimki neden alınsın diye düşünüyorlar. Özel bir üniversite ayrıca, vakıf üniversitesi olmasının oluşturduğu öğrenci profili de biraz etkiliyor” diye yanıtladı.
“IBAN İSTENDİ, YARDIM TOPLANDI AMA KÖYLÜYE KREDİ VERİLDİ”
Süreç nasıl yönetilmeliydi diye sorduğumda ise “Türk Hava Kurumu Başkanı tanıdığının düğününden daha çok düşünmeliydi mesela yangınları. Yangınların çıktığı bölgelerdeki belediyelere araçlar tamir edilip verilmeliydi en azından. Acayip derecede bir nefret siyaseti var, medya da bunun bir parçası. Hep birlikte seferber olarak durum kötüleşmeden müdahale etmeliydik. Onlar ise acil şekilde yangınları söndürmeye çabalayacaklarına, provokatif söylemlerle kendilerini aklamaya çalıştılar, suçun belli başlı örgütlere ait olduğunu söylediler. Doğrudur veya değildir diyemiyorum. IBAN isteyip para topladılar ama toprakları telef olan köylüye yardımı kredi yoluyla sağlamaya çalıştılar. Yardım etmek isteyen Yunanistan’ı geri çevirdiler. Çay fırlatarak söndüreceklerine inandılar herhalde” dedi.
Haftalardır ciğerlerimizi yakan bu olayı, süreçte sorumluluk sahibi olan bir kurumun öğrencisinden dinlemenizi istedim. Ne kadar olaydan uzak tutulmaya çalışılsalar da yorumlarını şu şekilde dile getiriyor son olarak “Türk Hava Kurumu hakkında da bir şey diyemiyorum aslında zira pek bir yetkisi yok ama yine de ismi böyle olan bir yerin bu kadar vatanperverlik karşıtı bir duruş almasını doğru bulmuyorum. Fayda sağlamaya çalışan personellerimize de destek olacakları yerde köstek oluyorlar. Sorumluların hepsinin de yalanları kabahatlerinden büyük. Uluslararası yardım kampanyası başlatılınca kınıyorlar ama kendileri halktan para toplayıp mağdur insanlarımıza yine kredi vermeyi teklif ediyorlar. Dışarıdan gören bir insan ancak bu kadar akıllıca yağmalanabilir der bir ülkenin ormanları. Ta ki çay ile söndürmeye çalıştıklarını görene kadar.”