26 Ağustos 2021 10:53

Vicdani retçi Şendoğan Yazıcı'ya önce hapis sonra para cezası: "Sivil ölüme mahkum edildim"

Askere gitmeyi reddettiği için önce hapis cezasına sonra para cezasına çarptırılan Şendoğan Yazıcı: "AYM'ye başvurdum; devletin kolluk güçleri tarafından sivil ölüme mahkum edildiğimi ifade ettim"

Fotoğraf: Şendoğan Yazıcı'nın kişisel arşivinden

Paylaş

Hasan Metin TAŞKIRAN
İstanbul

Zorunlu askerliğe karşı çıkan vicdani retçi Şendoğan Yazıcı, askere gitmeyi reddettiği için Borçka Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 20 bin 940 TL’lik para cezasına çarptırıldı. 26 Haziran 2010 tarihinde Harbiye Orduevi önünde vicdani ret talebini duyurduğu günden beri birçok sorunla karşılaşan Şendoğan Yazıcı ile yaşadıklarını konuştuk.

"ASKERLİĞİ KUTSAYARAK KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Devletin herhangi bir kurumunda çalışan memurun Milli Savunma Bakanlığı’nda çalışan bir askerden hiçbir fark olmaması gerektiğini dile getiren Yazıcı, askerlik kurumunu “peygamber ocağı”, “vatan nöbeti” gibi söylemlerle kutsanarak topluma askerliğin kabul ettirilmeye çalışıldığını söyledi. Asıl amacın toplumun tepeden tırnağa militarist bir tarzda yeniden örgütlemeye çalışmak olduğunu kaydeden Yazıcı, "Toplumun en genç, en dinamik, genç kuşağını devletin en baskıcı yüzüyle bir anda karşı karşıya getirmeye yarayan ve devlete itaat etmekten başka insanlara bir yol olmadığını, en genç dönemlerini çalan bir kurum” diye konuştu.

"KORKUYU PARAYA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR"

"Dış düşmanlara karşı bizleri korur diye anlatılan orduyu, egemenler lehine devletin vurucu gücü" olarak tanımlayan Yazıcı, "Hayatımın belirli bir döneminin benden gasbedildiği ve o günkü konjonktürde devleti kim yönetiyorsa onun düşman tanımına uygun; örneğin Kürtler, Ermeniler, eşcinseller, Yunanlar, Bulgarlar, Gürcüler gibi ihtiyaca göre belirlenmiş düşman tanımlamasına uygun insanların yok edilmesine yarayan bu yapının içinde yer almamayı her ne pahasına olursa olsun hayatımın felsefesi haline getirdim” ifadelerini kullandı.

Devletin, kapitalist devlet mantığıyla çalıştığı için güvenliği de kapitalizm mantığıyla halka sattığını belirten Yazıcı, “peygamber ocağı” diye ifade edilenin değişik bedellerle halka pazarlanıp insanların askere gitmezsem ne olur korkusunu paraya dönüştürdüğünü, bankaların kredi vermesi ve onların geri ödenmesi gibi bir döngünün yaratıldığını söyledi.

"ÇÜRÜK RAPORUN ELİNDE, YETER Kİ VİCDANİ RETÇİ OLMA" 

"2010 ile 2013 arasında çalıştığım yere tebligatlar geldi, ‘İşyerinizde asker kaçağı var ceza alacaksınız’ gibi yasal olmayan uygulamalar oldu, devlet bana herhangi bir düzenleme olmamasına rağmen baskı uygulamayı hak görüyor. Sigortalı çalıştığımda işyerine gelecek olan maliye müfettişini ya da polisi, iş yeri göze alamadığı için kaçak çalışmaya devlet eliyle zorlanmış oluyorum” diyerek yaşadıklarının İstanbul kısmını anlatan Yazıcı, asıl baskının Artvin Borçka’ya taşındığında başladığından söz etti: "Artvin sınırları içerisindeki tek vicdani retçi ben olunca Borçka’da herhangi bir jandarma komutanı, emniyet amirliği, cumhuriyet savcısı, askerlik şubesi başkanı değiştiğinde, bir görevli işe başladığında 15-20 gün içinde bir bahaneyle ya gözaltına alınıyordum ya da emniyete, jandarmaya çağrılıyordum. Kendilerince kolay lokma olmam dolayısıyla bir şekilde caydırmaya çalıştılar, cebirle değil sistematik baskılarla bu işten vazgeçmem için uğraştılar. Bana muayene olmayı kabul et, askerliğe elverişli olmadığın raporun elinde diyen de oldu"

"İNSAN HAKLARINA AYKIRI"

Artvin’e geçince bütün hayatının didik didik edildiğini hatta sosyal medyada 2010 yılındaki paylaşımımdan ötürü 2017’de yargılandığını aktaran Yazıcı, iki ayrı davadan ceza aldığını, birinin “Devletin manevi şahsiyetini küçük düşürme" diğerinin ise "Halkı askerlikten soğutma" nedeniyle olduğunu, hali hazırda ise 6 tane daha davasının devam ettiğini aktardı.

Davaların aynı şekilde işletilmesi halinde para cezasının 20 bin çarpı 6 şeklinde sonuçlanacağını aktaran Yazıcı "Ben bunları ödediğimde bu işlerden kurtulmuş olmuyorum. Askere gitmeyi reddettiğim için sürekli yargılanmaya devam edeceğim. Herhangi bir GBT'de yoklama kaçağı olarak suçlanıyorum ve yeniden işlem başlıyor ve yeni bir dava daha ortaya çıkıyor. İnsan haklarına aykırı bir durum bu” ifadelerini kullandı.   

"HUKUKİ MÜCADELEM SÜRECEK"

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince vicdani ret hakkının tanınmak zorunda olduğunu belirten Yazıcı, Türkiye’nin bu sözleşmeye imzacı oluşunun dışında anayasadaki ulusal yasaların, uluslararası yasalarla çelişmesi halinde uluslararası yasaların uygulanması yönündeki karara da atıf yaptı.

Hukuki mücadelesini sürdüreceğini belirten Yazıcı, "İstinaf başvurusu süreci olacak, bütün hukuki yollarla sonuna kadar devam edeceğim, Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundum, devletin kolluk güçleri tarafından sivil ölüme mahkum edildiğimi ifade ettim. Aynı zamanda vicdani ret hakkımın tanınmamasından dolayı haklarımın ihlal edildiği gerekçesiyle Milli Savunma Bakanlığı’nı Rize İdare Mahkemesinde dava konusu haline getirdim, 10 Ekim tarihinde duruşma gerçekleşecek" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Enes Batur'un da arasında bulunduğu 16 sosyal medya fenomeni ifadeye çağrıldı

SONRAKİ HABER

Mersin'de sağlık çalışanları, meslektaşlarına yönelik şiddeti protesto etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa