Şükran Kurdakul’a mektup
Sen bizim Şükran Ağabeyimizdin, hem örgütlenmede, hem edebiyatta. Yol gösterici, koruyucu, öğretici. Hep de öyle kaldın. Bizden sonraki kuşaklar da seni, ne kadar hasta olursan ol, hep dimdik, hep heyecanlı, hep yapılacak eyleme hazırlıklı hatırladılar. Gündem için söyleyeceklerin de ezberindeydi sanki.
Sevgili Şükran Ağabey,
Geçenlerde PEN bir bildiri yayımladı. Seni çok güzel tanımlıyordu:
“PEN başkanlarımızdan Şükran Kurdakul ‘Eserleriyle Yaşayanlar’ arasına katılalı sekiz yıl oldu. Kurdakul’un hayatı şefkatli ve güler yüzlü mücadeleciliğin seçkin bir örneği olmuştu.
Kurdakul şair olarak eserler vermesinin yanı sıra edebiyat tarihçisi olarak da önemli katkılarda bulunmuştu. Emekten, bilimden, sanattan yana, sömürüye karşı özgürleşmeye adanmış bir ömür.
1997 baharında Şiir Uzayı Laboratuarı’nın Dünya Şiir Günü etkinliğine daveti kabul ederek fikri benimsemiş ve destek olmuştu.
‘Rol modeli’ yalnız çocuklar ve gençler için önemli değildir. Hangi yaşta olursak olalım, özellikle zor anlarımızda, olumlu örnekleri düşünmek bize güç verir. Şükran Kurdakul pek çok bakımdan olumlu bir “rol modeli” olmuştu. Aslında hâlâ da öyledir. Hatırlıyor, anıyoruz çünkü. Işıkları bize ulaşmayı sürdürüyor.”
Evet: Saygı, sevgi, özlem ve tabii ki şükranla anıyoruz başkanımız Şükran Kurdakul’u. Bu satırlarda içten bir anlatım var. Senin yaşamın gerçekten “şefkatli, güler yüzlü mücadeleciğin seçkin örneği” diye anılmalı.
Ben, bizim gençliğin seni hatırladığı olayları anabilirim. Herkes senin kongrelerdeki duruşunu, coşkuyla şiir okuyuşunu hatırlıyor, özellikle İzmir’in İçinde Amerikan Neferi’ni, salonun ayağa fırlayışını. (Levent Tüzel milletvekili seçildi, yeni bir genel başkanımız var: Selma Gürkan. Görsen onu da çok seversin. Kızlarımızın hemşirelikten daha doğrusu parasız yatılılıktan üniversite terfilerini gururla anlatışını anımsıyorum hep.)
Seni gittikçe daha iyi anlıyorum Şükran Ağabey, gerçekten “iyi şair, has şair” diye anılmak zor. Ama ağabey, abla diye hatırlanmak da az şey değil. Hele örgütlenmeye inanıyorsan ve daha iyi bir dünya için uğraşıyorsan. Ben şairliğim göz ardı edilerek abla diye anılmayı göze aldım. Kolay olmadı elbet. Bilirsin ben her iyi şiiri kıskanırım, oysa sen kim yazarsa yazsın iyi bir şiirle “iftihar” ederdin.
Senin eylemleri izleyişini anımsıyorum, bir köşede sıradan bir vatandaş gibi. Gözlerin yaşararak. Pankartları okumak için yoldan geçen bir delikanlıyı çevirerek...
Sevgili Şükran Ağabey,
Bir basın açıklamasında bizi itip kakan polis sana daha güya nazik davranmıştı. “Basın açıklamasını öte tarafta dinlersin amca!” Sen sonradan kıskıs gülerek “alanın öte tarafını mı kastetti görevli, yoksa öteki dünyayı mı” demiştin. “Benim şimdilik öte dünyaya niyetim yok.”
Sen yaşamayı seven ve sevdiren bir insandın Şükran Ağabey. Bu yüzden kulakların sık sık çınlıyor olmalı. Hani toplantılarda gündem için bir uyarı da bulunurdun: “Çocuklar gündemin son maddesini unutmayalım.”
Bu madde, keyifle çoğunlukla denize karşı içilecek iki kadeh ya da “bir İzmir tek”iydi. Hele taze börülce salatası da varsa.
Biz nasılız dersen işte o “gündemin son maddesini zehir etmeleri” yetmiyor toptan yasaklamaya çalışıyorlar ağabey. Direniyoruz elbet, senden öğrendiğimizce.
Evrensel'i Takip Et