Petrol-İş Aliağa Şube çalkantıların ardından seçime gidiyor
Petrol-İş Aliağa Şubesi işçilerin yaşadığı birçok sorun etrafında 2 Ekim’de seçime gidiyor. Ancak seçim süreci, nasıl bir sendikacılık ve nasıl bir sendika anlayışı tartışmalarından hâlâ uzak.
Fotoğraf: Petrol-İş Aliağa Şube
Turan KARA
İzmir
Petrol-İş Aliağa Şubesi, PETKİM’de pandemi döneminde olağanüstü uygulamalar ile “İşçi iradesinin ve sendika yetkisinin kırıldığı, sözleşmeye aykırı uygulamalara sendikanın seyirci kaldığı, temsilcilik organını zayıflattığı” gibi birkaç genel eleştiri ile olağanüstü seçim kararı almaya çağrılmıştı. Sendika yönetimi delegeler ile yaptığı toplantıda, seçime az bir süre kala yapılacak olağanüstü kongrenin doğru olmayacağını söyleyerek kabul etmemiş ama erken seçim kararı almıştı. 7 temsilci ve 2 yönetim kurulu üyesi bu yönetimle çalışma olanağı olmadığını söyleyerek istifa etmişti.
Petrol-İş Aliağa Şubesi erkene çekilmiş olağan kongre sürecini başlattı. Delege aday başvurularının sona ermesi üzerine gözler 4-13 Eylül arasında yapılacak delege seçimlerine çevrildi.
2 ay erkene çekilen seçim sürecinde PETKİM 90, TÜPRAŞ 57, Star Rafineri 31, Ravago 9, Air Likid 1 ve Saybolt 1 delege ile temsil edilirken, kongre toplam 200 delege ile yapılacak.
Delege seçimi içinse PETKİM’den 285, TÜPRAŞ’tan 171, Star Rafineri’den 53, Ravago’dan 19, Air Likid’den 2 ve Saybolt’tan 1 aday, toplam 531 işçi başvuru yaptı. Şubeye bağlı 4 bine yakın üye bulunuyor.
Kişilerin ve grupların öne çıktığı bu süreçte tabanın yaşadığı acı durum görmezden geliniyor. Adayların pek çoğu kendi etrafında birleşme çağrısı yaparken somut sorunlardan uzaklaşıyor ve eski grupçu alışkanlıklarına savruluyor.
KOŞULLAR KÖTÜLEŞİYOR
Mevcut yönetim bir bütün olarak en büyük eleştirilerin odağında. TÜPRAŞ’ta yüzde 50 ücret artışı talebiyle girilen ve yüzde 6 ile Yüksek Hakem Kurulunun imzasıyla biten 3 yıllık sözleşme, sonrasında şirketin bitmek bilmez baskıları ve yeni üretim biçimlerini hayata geçirerek esnek çalışmayı dayatma çabaları, disiplin cezası, işçilerin ihtar baskısıyla sıkça karşı karşıya gelmeleri...
PETKİM’de, daha önce 15 gün olan, temsilcilerin itirazı ve tepkiler üzerine 7 güne çekilen “dinlenmeden 12 saat çalışmanın” yarattığı hak kayıpları, bir işçinin işten atılması, disiplin baskıları, işçi sağlığına aykırı dayatmalar varken, bir yandan da işçiler ekonomik, sosyal olarak da geriye gittiklerini düşünüyor ve bunu açıkça ifade etmekten de çekinmiyor.
Şube yönetimi hakkındaki bütün eleştiriler 4 yıllık süre içerisinde şubenin hiçbir şey yapmadığını göstermiyor tabii ancak dönemi anlamak ve bir sonraki yönetimin kendisini içinde bulacağı sorunlar hakkında da göstergeler sunuyor.
Öte yandan bu süreçte Ravago işçileri en yüksek zammı aldı, Star Rafineri’de skala düzenlemesi oldu ve oldukça yüksek bir ücret artışı yakaladı. TÜPRAŞ’ta deniz-kara dolumu, yer altı boru aktarımını durdurma eylemleri, Koç Holdingi boykot kampanyası, Holding binası önünde eylemler gibi 53 günlük bir direniş sürse de bu TÜPRAŞ işçisinin mücadeleyi kazanmasına yetmedi.
Boykot kararı ve Holding binası önünde protesto eylemi tabanın katılmadığı kararlarken, servis saatlerinin değiştirilmesi vardiya saatinin bir saat öne çekilmesine karşı itaatsizlik eylemi gibi başarılı sayılabilecek fiili mücadeleler de verildi.
ANLAYIŞ TARTIŞMALARINDAN UZAK
Gerek 3 yıllık biten TÜPRAŞ sözleşmesi gerek PETKİM temsilcilerinin istifası gerekse Star’da işçilerin tamamının sendika üyesi olmaması gibi sorunlar hem şube hem de genel merkez düzeyinde tartışılıyor. Ancak seçim süreci henüz bu sorunların üstesinden gelmek için “Nasıl bir sendikacılık ve nasıl bir sendikal anlayış” tartışmasından uzak. Delege seçimleri güncel siyasete ve politik ortama yansıyan bölünmelerle ilerliyor. Kişiler, gruplar, özellikle iktidara ait siyasi partilerin devreye girmesinden şikayet ediliyor.
Delege seçimlerinde TÜPRAŞ’ta, PETKİM’de ve Star’da işçiler yaşanan bu tür durumların olumsuzluğuna dikkat çekerken, Cumhur İttifakının siyasal yansıması da şube seçimlerinde belirginleşiyor.
İşçilerin içinde olduğu ve çözülmesi gereken bazı sorunlar:
İşyeri açısından en önemli ve diğerlerinin de kaynağı olan, “işte yenilik” adıyla lansman yapılan, çalışma süresi ve zamanını belirsizleştirip, işçilerin dinlenme sürelerini çalışma süresine dahil eden, mümkünse mekanı da genişleten ve ailesiyle vakit geçirme hakkını da alan esnek çalışma dayatmaları, birim kapatmalar, oryantasyon adıyla işletmeler arası transfer ve taşeronlaşma.
Diğer bir sorun ise işçilerin elinin yasaklar zoruyla bağlanması: Grev yasağı ve Yüksek Hakem Kurulu tehdidi. Şirket bu yolla her toplu sözleşmesi sürecini, işçileri koşullarını daha da geriye götürerek bitirmeyi başarıyor. Tehlikeli işler kapsamı bahane edilerek çalışmama hakkını bile kullanamayan işçiler patronun baskısını her daim hissediyor.
Ayrıca özelde PETKİM işçisini ilgilendiren lojman (barınma) hakkı var. Lojmanları yıkarak arazisini şirkete katma ve işçileri de yerlerinden etmeye çalışan şirkete karşı işçiler haklarını savunmakta kararlı. Hatta kimi sendika yöneticilerinin söylediği iddia edilen “Lojman hakkı neymiş, kimin lojman hakkı var” anlayışına karşı bile.