Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri'nden 1 Eylül çağrısı: Savaşlar öldürür barış yaşatır
Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri, "Savaşa karşı barışı savunmanın bir suç değil; insanlık ve yurttaşlık ödevi olduğunu haykıracağız" diyerek 1 Eylül'de Ulus Meydanı'na çağrı yaptı.
Fotoğraf: MA
Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri, "Savaşlar Öldürür Barış Yaşatır" başlığıyla yayımladığı açıklama ile 1 Eylül'de saat 18.30’da Ulus Meydanı’nda buluşma çağrısı yaptı. "İnsan öldürmek için her türlü silahı üretmenin serbest ancak Savaşa karşı Barış’ı Savunmanın suç sayıldığı karanlık günlerden geçiyoruz" denilen açıklamada "Savaşa karşı barışı savunmanın bir suç değil; insanlık ve yurttaşlık ödevi olduğunu haykıracağız" diye vurgulandı.
Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından açıklama metni şöyle:
"Yaşadığımız toprakların yakın komşusu olan, Irak, Suriye, Ermenistan, Yunanistan ile yıllardır savaş halindeyiz, savaş gerginliği içindeyiz. Emperyalizmin güdümündeki savaş sanayisi dünyanın doğal kaynaklarını tahrip ederek stoklarını artırırken Barış istemek, Barış’ı savunmak bir suç olarak cezalandırılmaktadır.
Barış bildirisine imza attığı için binlerce akademisyen üniversitelerden ihraç edildi ve haklarında davalar açıldı. "Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen hekimlere iki yıldan daha fazla cezalar verildi. İnsan öldürmek için her türlü silahı üretmenin serbest ancak Savaşa karşı Barış’ı Savunmanın suç sayıldığı karanlık günlerden geçiyoruz.
Küresel salgının hız kesmediği şu günlerde Covid-19’la mücadelede silahların hiçbir işe yaramadığı görüldü. Barışın, kardeşliğin ve
dayanışmanın önemi pandemi süresince bir kez daha görüldü. Dünyanın emperyalist merkezleri savaş, çatışma ve silah üretmeye devam ederken akla, bilime, aşıya, halk sağlığına ve toplumsal barışa duyulan ihtiyaç insanlığa kendisini hissettirdi.
Kürt meselesinin yıllardır silahla çözülemeyeceği biliniyor olmasına rağmen Barış içinde bir arada yaşama çağrısına kayıtsız kalınması ülkemizdeki ve bölgemizdeki acıları derinleştiriyor.
Milyonlarca insanı yurdundan ayrılmaya zorlayan, göç yolunda açlığa ölüme sevk eden savaşlardır. Türkiye’yi bir göçmen deposu haline getiren; ırkçılık, sömürü ve şiddete dayalı toplumsal gerginlikler oluşturan temel sebep savaşlardır. Emekçileri sefalet ücretine mahkûm eden; işsizlik ve hayat pahalılığını derinleştiren temel siyasi tercih savaşlardır. Kültürel zenginlikleri, farklı inanç gruplarını tekleştirmeye, asimile
etmeye çalışan siyasi programlar çatışma ve savaşlardan yanadır. İnanç özgürlüğü ve eşit yurttaşlık hakkı ancak bir toplumsal barış ortamında yeşerebilir.
Her gün kadınların öldürüldüğü, İstanbul Sözleşmesinin ilga edildiği ve kadın katillerinin sırtının sıvazlandığı ülkemizde silahlanmanın değil
barışın yaşatacağı gün gibi açıktır. Açlık, yoksulluk, şiddet, göçmen akını, ırkçılık, emek sömürüsü ve doğanın korunması ancak Barış ortamında sağlanabilir. Demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükçü bir laiklik anlayışı savaş ve çatışmanın ortasında değil barışın ve kardeşliğin egemen olduğu topraklarda hüküm sürecektir.
Dünya Barış Günü’nün 27. Yılında Eskişehir Emek ve Demokrasi güçleri olarak 1 Eylül Çarşamba günü, saat 18.30’da Ulus Meydanı’nda toplanıyoruz. İş, aş, demokrasi, özgürlük, adalet için barış ve kardeşlik şarkıları söyleyeceğiz.
Savaşa karşı barışı savunmanın bir suç değil; insanlık ve yurttaşlık ödevi olduğunu haykıracağız." (HABER MERKEZİ)