Diyarbakır’dan 1 Eylül çağrısı: Rahat bir nefes için barışa ihtiyaç var
Diyarbakır’da Dünya Barış Günü için 4 Eylül Cumartesi günü İstasyon Meydanında miting düzenlenecek. Miting öncesi yurttaşlar, barış çağrısı yaptı.
Diyarbakır | Fotoğraf: Mahseum Kara / Evrensel
Fırat TOPAL
Mahsum KARA
Diyarbakır
Diyarbakır’da 1 Eylül Dünya Barış Günü bu yıl 4 Eylül Cumartesi günü saat 16:00’da İstasyon Meydanında miting yapılacak. Kentteki yurttaşlar ve siyasi partilerle konuştuk. Siyasi partiler, barış olmadan yaşamın zor olacağını anlatırken; yurttaşlar, ne Türk’ün ne de Kürt’ün ölmesini istemediklerini, rahat bir nefes için barış ortamına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
NE TÜRK NE DE KÜRT ÖLSÜN, BARIŞ OLSUN
Rahat bir nefes için ülkenin bir barış ortamına ihtiyacı olduğunu belirten Selman, “Solcusu sağcısı, Kürt’ü, Türk’ü, Alevi’si, Laz’ı ve daha sayamadığım bu ülkenin milyonlarca vatandaşı artık barış için bir şeyler yapmalı. Yanı başımızda ki ülkeler kaynıyor her yerde savaş var bu ülkenin de böyle olmaması için tek çaremiz barıştır. Siyasi partiler bunları yapamıyor, biz insanlar, yurttaşlar olarak birbirimize saygı duymak zorundayız. Biz birbirimize saygı duymasak kendi haklarımızı korumasak kimse korumaz. İnsanların artık sessiz kalmaması lazım. Herkes aynı şeyleri düşünmek zorunda değil ama herkes yanlış olan şeyleri eleştirmek zorundadır. Bu ülkenin gidişatı hiç iyi değil gittikçe her şeyimiz bozuluyor. Bizim tepki göstermemiz lazım. Benim tek talebim barış. Barış olması için ne Kürt’ün öldüğü ne de Türk’ün öldüğü bir ülke olsun burası. Bunun için kim adım atıyorsa ben onu desteklerim, ona oyumu veririm” dedi.
"TEK İSTEĞİM HERŞEYİN YOLUNDA GİTMESİ"
Ülkedeki ekonomik ve siyasi sorunlardan dolayı barışa dair bir şeylerin söylenmesinin zor olduğunu ifade eden Sadık Mutlu, “Geçineceğimiz bir maddi durumuz yok, her gün bunları düşündükçe maalesef barışa yer kalmıyor. Zaten başımızdakiler de bunu istiyor. Affedersiniz hiçbir şey düşünmeyelim, hiçbir şey eleştirmeyelim hayvanlar gibi sadece her şeye boş boş bakmamızı istiyorlar. Artık bir şeyleri, yaşanan olayları eleştirmekten dahi korkuyoruz. Benim sadece derdim geçinmek. Aç olan insandan barışa dair bir şeyler duymanız mümkün değil. Tek isteğim her şeyin yolunda gitmesi. Bir ülkede ekonomi yolundaysa barış da olur. O zaman her şeyi gönül rahatlığıyla konuşabiliriz” dedi.
"İKTİDAR ŞU ANKİ POLİTİKASINDAN VAZGEÇMELİ"
İnsanların kendi dillerini bile konuşamadığı bir ülkede barıştan bahsetmenin bir anlam ifade etmediğini söyleyen Ahmet Çekme, “Biliyorsunuz 2013 yılında bir çözüm süreci başlamıştı, her şey çok güzel geçiyordu ama gelin görün ki AKP ve MHP barış istemedi, barışın olmasına engel oldu, çünkü ülkedeki kaos onlar için her şeyden daha önemli. Bu ülkede barışın olmamasının tek suçu AKP ve MHP’nin kendisidir. Seçtiğimiz belediyelere kayyum atadılar, seçtiğimiz milletvekillerimizi cezaevlerine koydular. Benim oy verdiğim partiyi kapatmak istiyorlar. Bu yaşananlara baktığımızda bile kimin ülkeyi nasıl bir duruma getirmek istediklerini görüyoruz. Ben Diyarbakır’da yaşayan bir Kürt olarak barış sürecinin başlamasını istiyorum. O zaman bu ülkeye huzur gelir, ne ölümler yaşanır ne de annelerimiz ağlar. İktidar şu anki politikalarından vazgeçmeli ve bütün halka barışla yaklaşmalı. Kimseyi kendi düşüncelerinden dolayı yargılamamalı. Bu yargılamalar bizi sadece kutuplaştırır. Bu kutuplaşmaların önüne geçilmesinin tek yolu barıştır. Bu barışın da sadece konuşularak sağlanacağına inanıyorum” dedi.
HDP: COĞRAFYA KAN GÖLÜNE DÖNDÜ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Eş Başkanı Zeyyat Ceylan, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün toplumun tüm kesimlerinin bir araya geldiği, barışın toplumsallaşması için önemli bir fırsat olduğunu belirterek, “Sadece bizim değil herkesin barışa ihtiyacı var. Onun için savaş karşıtlığında birleşmemiz gerekiyor. Savaşın yarattığı tahribatı teşhir etmemiz gerekiyor. Onun üzerinden de barışın ne kadar toplum için önemli bir ihtiyaç olduğu çabamız var. İktidar hırslarından dolayı coğrafyamız kan gölüne döndü, halklar birbirini öldürüyor, inançlar çatıştırılıyor. Biz bunlara son vermek için barış diyoruz. Kürt-Türk barışına ihtiyacımız var ve dilimizde tüy kalmayana kadar anlatacağız. Bunu başarabilirsek yoksulun, emekçilerin, kadınların, gençliğin iktidardan muzdarip olan herkesin bir çizgide bulaşacağına inanıyoruz. 1 Eylül’e bunun değerini veriyor bundan sonuç alacağımıza da inanıyoruz. Umudumuz güçlü, işimiz kolay değil ama mümkün” dedi.
EMEP: HALK DÜŞMANLARININ EMELLERİ BOŞA DÜŞECEK
Emek Partisi (EMEP) Diyarbakır İl Başkanı Yusuf Cemal Mutaf, savaş ve çatışmaların sürdüğü bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne girildiğini belirterek, bu savaş ve çatışmalara son vermenin barışı örgütlemekten geçtiğini söyledi. Mutaf, “Dünyada ve bölgemizde devam eden savaşların ve çatışmaların gölgesinde karşıladık maalesef yine 1 Eylül’ü. Kürt halkına yönelik saldırılar da bunların bir başka biçimi. Emperyalist güçlerin, egemenlerin çıkarları uğruna halklara, işçi ve emekçilere, kadınlara saldırılar sürüyor. Ama bilinmelidir ki gericilerin, sömürenlerin, halk düşmanlarının emelleri boşa düşecek ve tüm halklar barış içinde, bir arada yaşayacaklar. Dünya Barış Günü vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak isteriz ki bu da ancak ve ancak halk kesimlerinin örgütlü mücadelesi ile mümkündür” dedi.
CHP: BU ÜLKEDE BARIŞ OLMASA YAŞAM DA OLMAZ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özel, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün önemine dikkat çekerek toplumun hiçbir kesiminin ötekileştirilmeden bir barış ortamı yaratılması gerektiğini söyledi. Özel, “Parti olarak yurtta barış cihanda barış bir anlayışımız var. Sadece bu ülkede değil her yerde barış olmalı. Barış, dostluk, kardeşlik ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan tek şeydir. Bu ülkede barış olmasa yaşam da olmaz, bunu için barışın önemi çok büyük bizim için. Bu ülkede barış ortamı yaratılacaksa bütün siyasi partilerin içinde bulunduğu Mecliste her şeyin açıkça konuşulduğu bir koalisyon kurularak kamuoyundan hiçbir şey gizlenmeden, kapalı kapılar ardından süreç yürütülmeden şeffaf bir şekilde süreç yürütülmeli. Biz dünya barış gününde hak, hukuk ve adalet talebiyle alanlarda olacağız. Bu ülkede hukuk ve demokrasi olursa her şey olur. Bu ülkede hukuk gerçek anlamda işlenirse diğerleri kendiliğinden gelir. Bizim tek temennimiz, dilinden, dininden, ırkından dolayı kimsenin ötekileştirilmeği bir ülkede huzur içinde yaşanmasını istiyoruz” dedi.