Tuzlalı işçiler: Sorunlar ırkçılıkla değil örgütlülükle aşılır
Emek Partisinin çağrısıyla işçilerin bir araya geldiği toplantıda son süreçte artan ırkçı saldırılara değinildi, çözümün örgütlülükten geçtiği ifade edildi.

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Pandemide mülteci işçi olmak: Hayata hep sıfırdan ve güvencesiz başlamak

Mültecilerin sömürülmesine karşı birlikte mücadele etmeli
Çağla BEKTAŞ
Tuzla
Emek Partisi (EMEP) Tuzla İlçe Örgütünün çağrısı ile Aydınlı Mahallesi’nde bir araya gelen işçiler, gündemdeki meseleleri konuştu. Özellikle Taliban’dan kaçan Afganistanlıların Türkiye’ye gelmesiyle birlikte yeniden gündeme gelen göç ve mülteciler meselesinin ağırlıklı konuşulduğu toplantıda, mültecilerin patronlar tarafından ucuz iş gücü olarak kullanıldığı vurgulandı. Son süreçte artan ırkçı saldırılara da değinilen toplantıda çözümün ise örgütlülükten geçtiği ifade edildi.
Genç bir kadın göçmenlerin ülkeye gelişi ve artan işsizlik tartışmalarına dair şunları söyledi: “Bizim 2 bin 500 TL’ye yapmayacağımız işi mülteciler mecburiyetten yapıyor. Bizim birebir mültecilerle sorunumuz yok. En başından beri hükümetin uyguladığı politikaların yanlışlığı. Baktığımızda 7 milyon mülteci var bilinen. Bu bizim için bir problem yaratıyor. Ülkemizde işsizlik oranı hep artıyor. Patron sürekli seni sömürmek için binbir türlü oyun çeviriyordu. Mülteciler geldikten sonra patronların eli rahatladı.”
Bir metal işçisi de hükümetin mültecileri kapsayan bir politika geliştirmesi gerektiğini ifade etti. İşçi, “Mesela ilk gelenler için bir kamp mı oluşturulacak, oluşturulsun. Bunu hükümetin bir politika ile kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Irkçılık yapıp da birilerini mi öldüreceğiz? Bu tamamen yanlış, bunu yapmayacağız. Vicdanı olan hiçbir insan bunu yapmaz zaten. Olabildiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Örgütlenip bu olaylara tepki gösterebiliriz, hükümetin sesimizi duymasını sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
"BENİM TOPRAĞIM DEMEKLE OLMUYOR"
Suriyeli bir mülteci de “Ülkeye dönüp Esad için savaşmamız, ya da Suriye’ye geri dönmemiz konuşuluyor. Ülkeye geri giden tüm arkadaşlarımız kaçtıkları için Esad tarafından cezalandırıldı, artık çıkarılan affa kimse inanmıyor. Çok mecbur kalmadıkça ben de gitmem. Suriyeliler neden bayramda gidiyor deniyor bir de. Gençlerin birçoğunun ailesi orada, muhaliflerin olduğu bölgede. Bayramda ailelerini ziyarete gidip geliyorlar, hepsi bu” diye konuştu.
Bir başka mülteci ise ‘Kalıp savaşsınlar’ diyenlerin kendilerini anlamadığını dile getirdi. Savaşın kolay bir şey olmadığını belirten mülteci şunları söyledi: “Benim toprağım, benim vatanım, ben kalacağım demekle olmuyor. Savaşı ancak ailenden birinin parçalanmış bedenini kucağına alınca, bir annenin gözünün önünde evladının öldürüldüğüne tanık olduğunda anlayacaksın. Kalıp savaştık diyelim. Neyle savaşacağız, karşı taraf elinde son teknoloji silahıyla, tankıyla, ordusuyla geliyor ben ona sopayla, taşla mı vuracağım. Ben de tüm bunlardan dolayı mecbur kaldım kaçmaya.”
"SESİMİ ÇIKARAMIYORUM ÇÜNKÜ İHTİYACIM VAR"
“Gelip ucuza çalışıyorlar” eleştirilerine de yanıt veren mülteci, “Devlet bizim için çalışma izni çıkarma hakkı vermiş. Ama patronlar böyle çalıştırmıyor. Çünkü patron, her ay bizim için 600-700 lira sigorta ödemeye gerek yok diye düşünüyor. Geldiğim günden beri en az 30 fabrika değiştirdim. Neden, çünkü ya çalışma izni çıkarmıyor ya maaşımızı vermiyor ya da çok uzun çalıştırıyor. Biz de geçinebilmek için sesimizi çıkartamıyoruz. Bugün bir vida fabrikasında çalışıyorum, her gün 1.5 ton demir yüklüyorum, hiçbir şey söyleyemiyorum. Çünkü ihtiyacım var, çünkü Suriyeliyim, çünkü sesimi çıkardığım an işten çıkarılacağım. Hadi tepki gösterdim diyelim, işten atıldım, nasıl kira ödeyeceğim, nasıl fatura ödeyeceğim, nasıl geçineceğim? Evet, ses çıkarmak mantıklı ama ya işsiz kalırsam ne olacak? Bir de Suriyeliler devletten para alıyor diyorlar, ben 7 yıldır ne bir kuruş para ne de 1 kilo pirinç aldım bu devletten. Çalıştım, kazandığımla yaptım ne yaptıysam” dedi.
"MÜLTECİLER TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ BİR PARÇASI"
İktidar cephesinden mültecilere yönelik planlı bir politika yürütüldüğünü ifade eden Emek Partisi İstanbul İl Yöneticisi Orhan Atan da “Türkiye’de inanılmaz bir ucuz iş gücü sömürüsü var. Hangi fabrikaya, işyerine veya küçük esnafa gidersek gidelim bu böyle. Her iktidar adayı yabancı sermayenin gelmesini istiyor. Aslında insan tamamen bir pazarlık unsuru haline geldi. Bunu bilenler olarak sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bunu yaşamayan yerler bellidir. Sendikalı, örgütlü işyerlerinde mülteciler bu kadar ucuz iş gücü olarak kullanılamıyor. Ve ne dersek diyelim mülteciler artık Türkiye’deki işçi sınıfının bir parçası haline geldi. Yani artık sorunların ortaklaştığı konular çoğalıyor. Aynı patrona çalışılıyor, aynı iş yapılıyor. İşimiz buna ortak akılla çözüm üretmek olmalı” dedi.
EMEP Üyesi Mustafa Palta da Suriyeli ve Afgan mültecilerinin göçünün emperyalizmden bağımsız olmadığını belirtti. Paylaşım savaşlarının sürdüğünü vurgulayan Palta, “Biz emekçiler emperyalistleri mezara gömüp, üretenlerin iktidara geldiği bir düzen kurduğumuzda bu savaşlar bitecektir. Emperyalistlerin savaşı haksız savaştır. Bu insanlar neden kaçıp geliyor? Yarın bizim o halde olmayacağımızın garantisi var mı? Emperyalistler Türkiye’de bir iç savaş çıkarttığı zaman Türk, Kürt, Çerkez, Alevi, Sünni, ne yapacağız? O zaman herkes ‘Ben burada kalıp savaşacağım’ diyebilecek mi? O yüzden bu düzeni mezara gömmemiz için örgütlenmemiz gerekiyor” dedi.
ÖRGÜTLÜ OLMADIĞIMIZ İÇİN YAŞAMIMIZ KÖTÜ
Yıllarca Kürtler ve Türklerin aynı tezgahın başında çalışmalarına rağmen kavga ettirildiğini ifade eden Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan da “Kısa bir süre önce Konya’da yaşanan olayı hatırlayalım. Bir aileyi neredeyse diri diri yaktılar. Yani kendi ülkemizde de yeterince ayrım yaşıyoruz. Kendi içerimizde birliği sağlayamıyoruz. Örgütlü değiliz, örgütlü olmadığımız için emekçilerin yaşamı çok kötü. Örgütlü olmadığımız için sağlık sistemi, eğitim çok kötü, her yer özelleşti. Emperyalist bir sistemin yarattığı sorunları kimin çözebileceğini konuşmak gerekir” dedi.
Öte yandan ‘Ben devletten bir lira para almadım’ diyen mültecinin sözlerini hatırlatan Doğan, “Peki, Avrupa’dan mülteciler için alınan bu para mülteci ailelere verilmediyse, kime verildi? Nerede? Bu da konuşmamız gereken önemli bir konu” ifadelerini kullandı.
Evrensel'i Takip Et