01 Eylül 2021 10:38

Ferhan Şensoy'un ardından

"Soluksuz izlediğim yazıp oynadığı televizyon dizilerini, aralıksız, arka arkaya gelen zekâ ürünü esprilerini kaçırmamak için gerçekten nefes almadan, yerimden kımıldamadan izlerdim."

Ferhan Şensoy | Fotoğraf: Fatma Ünal/AA

Paylaş

Mesut KARA

“Çok komiksin Azrail Ferhan Şensoy ölür mü?

Yaşarken, adını büyük harflerle tarihe, sanatın birçok alanına yazdıran büyük sanatçılardandı Ferhan Şensoy.

Hayran olduğum, benim için “özel” insanlardı Ferhan Şensoy. Soluksuz izlediğim yazıp oynadığı televizyon dizilerini, aralıksız, arka arkaya gelen zekâ ürünü esprilerini kaçırmamak için gerçekten nefes almadan, yerimden kımıldamadan izlerdim. Bugün de Youtube kanalına yüklenen oyunlarını, dizilerini tekrar tekrar izliyorum. Sahnede iki kez izlediğim “Şahları da Vururlar” oyunu hep ayrı bir yerde oldu. “Ferhangi Şeyleri” sahnede 4 kez izledim. Birçok oyununu sahnede izledim defalarca. Münir Özkul, Erol Günaydın ustaları da onunla, onun sahnesinde salonda izledim. Ustaları sahnede son izleyişim olmuştu, Ferhan Şensoy’un vefalı davranışı sayesinde.

Ferhan Şensoy'la Erkan Yücel belgeselini hazırlarken, 2005 yılında Ses Tiyatrosu-Ortaoyuncular tiyatronun fuayesinde oturup konuşmuştuk. Çok sevdiği Erkan Yücel’i anlatırken, duygulanmış, ağlamış, fazla konuşamamıştı. İnsanların, sanatçıların ağlamasından duygu sömürüsü yaparak reyting devşirenlerin aksine duygulanıp sesi titremeye başladığında refleks olarak kaydı durdurmuştum çekimde.

Sadece tiyatro insanı değildi Ferhan Şensoy, edebiyatçıydı, yazardı, sinemacıydı, müzikle ilgiliydi. Oyunlarında saz, gitar çalar sözlerini kendi yazdığı şarkıları söylerdi. Sadece tiyatro oyunları, televizyon dizileri, film senaryoları yazmadı; şiir de yazdı. Kısa sayılacak hayatına onca çalışmanın, üretimin, yanı sıra yanılmıyorsam 25 de kitap (roman, şiir, deneme, günlük)  sığdırdı.

Yaşam öyküsü ürettikleri ve aldığı ödülleri alt alta yazdığınızda 10 sayfayı buluyor. (12 punto- A4) Yalnızca özgeçmişi bile bir gazete yazısına sığmayacak boyutta.

Yazılarını ilk yayınlayan Vedat Günyol’un ayrı bir yeri ve dostluğu olmuştur hayatında. Avukat Celal Ülgen’in anlatımından öğrendiğime göre Vedat Günyol vefat ettiğinde telefonda ağlayarak, “turnedeyim çok üzgünüm gelemeyeceğim” der. Defin töreni sırasında Celal Ülgen’in omzuna bir el dokunur ve elin sahibi kulağına “geldim” der. Birbirlerine sarılarak ağlaşırlar. (Medya Mahallesi, Halk TV 01.09.2021) Turneyi iptal edip son anda yetişmiştir Vedat Günyol’un cenaze törenine Ferhan Şensoy.

Öğrenebildiğime göre kayıtlara geçen yazdığı-oynadığı 56 oyun, 9 sinema filmi, yazdığı-oynadığı 10 televizyon dizisinin sığdığı 70 yıllık dolu dolu yaşanmış bir hayatın içinde hakkıyla kazandığı 37 önemli ödülü olur Ferhan Şensoy’un.

YAŞAM ÖYKÜSÜNDEN KISA NOTLAR

26 Şubat 1951 tarihinde, Samsun Çarşamba’da doğan Ferhan Şensoy'un annesi Müjgân Şensoy ilkokul öğretmeni, babası Yusuf Cemil Şensoy ise tüccardır ve o dönem Çarşamba belediye başkanıdır.

İlk öykü ve şiirleri 1969’da Vedat Günyol’un Yeni Ufuklar’ı ve Soyut dergilerinde yayınlanır. Yazdığı skeçler ise 1970 yılında Devekuşu Kabare'de oynanmaya başlar.

1971 yılında Grup Oyuncuları’nda ilk profesyonel oyunculuk deneyimini yaşar. 1972-1975 yılları arasında Fransa ve Kanada'da tiyatro eğitimine ve çalışmalarına devam ederken 1975'te Montreal'de “Ce Fou De Gogol” adlı oyunuyla En İyi Yabancı Yazar ödülünü alır. Yine Montreal’de Theatre De Quatre - Sous’da da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit adlı müzikalde oynar ve aynı yıl Türkiye'ye döner.

1976’da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda, yazarlığını da yaptığı “Dur Konuşma Sus Söyleme” adlı oyunda rol alır, Türk Yazarları Tiyatrosu’nda da oyunculuk ve yönetmenlik yapar.

Aynı yıl ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlar. Ali Poyrazoğlu'yla birlikte rol aldığı skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıkar. Ogünlerde Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu'nda oyunculuk yapan Şensoy, 1976 yılında, TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'na çeşitli skeçler yazar.

1978’de, ilk kitabı Kazancı Yokuşu yayınlanır. Yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı “Kızını Dövmeyen Dizini Döver” ile ilk kez bir film çalışmasını yapan Şensoy, aynı yıl Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu’nu kurar, kendi eseri olan, “İdi Âmin Avantadan Lavanta” oyununda rol alır yönetmenliğini yapar.

Yine 1978'de, “Bizim Sınıf” adlı televizyon dizisini yazar. Daha sonra Bizim Sınıf, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda sahnelenir. Oyuncu olarak katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de yayından kaldırıldı. O yıl, Anyamanya Kumpanya’dan ayrılan Şensoy, Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçer.

1980 yılında Ortaoyuncular adıyla, kendi tiyatrosunu kurar. 14 Mart 1980'de Harbiye'de, Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda ilk kez perdelerini açan ve günümüze dek 50'yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncular’ın bünyesinde, ayrıca Nöbetçi Tiyatro adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulunur.

1989'da Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul'dan devralan Ferhan Şensoy, tarihî Ses Opereti'ni onarır ve salonu Ses 1885 adıyla açar ve Ortaoyuncular, Küçük Sahne’den Ses 1885’e taşınır.

“Ferhangi Şeyler” adlı tek kişilik oyunuyla 1987 yılından bu yana 2500 civarında gösteriyle sahne alır.

“Her oyununa emeği geçenlere, zaman gözetmeksizin oyun gelirlerinden pay vererek mali olarak da Türk Tiyatrosu'nda kendine özgü bir yer edinmiştir.”

SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM FERHAN ŞENSOY...

ÖNCEKİ HABER

Büyük bir iştahla utanmak: Ziyafet

SONRAKİ HABER

Muğla'da maden ocağında meydana gelen göçükte 3 işçi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa