01 Eylül 2021 17:37

Yılmaz Erbek Apartmanı davası: Tadilat sırasında taşıyıcı duvar kaldırılmış

İzmir depreminde 11 kişinin yaşamını yitirdiği Yılmaz Erbek Apartmanı davasında yargılanan mimar "Dükkanların olduğu kısımda taşıyıcı duvarlar kaldırılmış, yerine başka bir şey konulmamış" dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İzmir'de geçen yıl 30 Ekim'de meydana gelen depremde, 11 kişinin yaşamını yitirdiği 11 kişinin de yaralandığı Yılmaz Erbek Apartmanı ile ilgili, "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçlamasıyla haklarında dava açılan 2'si tutuklu, 10 sanığın yargılanmasına başlandı. Davanın tutuklu sanığı mimar Nurettin Bozdoğan, binaya tadilat yapılırken kendisinin görevde olmadığını, "Dükkanların olduğu kısımda taşıyıcı duvar kaldırılmış, yerine başka bir şey konulmamış. Yani benim çizdiğim proje uygulanmamış. Yapı Kullanım İzin Belgesi 2006 yılında verilmiş. Ben projeden 2001 yılında istifa ettim” dedi.

Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020’de meydana gelen, 115 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki depremde Bayraklı ilçesindeki, 10 katlı Yılmaz Erbek Apartmanı da yıkıldı. Enkaz altında kalan 11 kişi yaşamını yitirdi, 11 kişi de yaralandı. Depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında 2'si tutuklu 10 kişi hakkında, İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Davanın ilk duruşması bugün yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanıklardan mimar Nurettin Bozdoğan ve binanın altındaki süpermarketin sahibi Mustafa Yılmaz, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz sanıklar ve davacılarla taraf avukatları salonda hazır bulundu.

"BENİM ÇİZDİĞİM PROJE UYGULANMADI"

Tutuklu sanık 45 yıllık mimar Nurettin Bozdoğan, 1998 yılında Yılmaz Erbek Apartmanı'nın mimarlığına başladığını belirterek, "Şu an içinde bulunduğunuz İzmir Adliyesi’nin proje müellifi benim proje hocamdı. Benim çizdiğim projede özensizlik yok. Mesleğimi en iyi şekilde yaptım" dedi. Depremde yıkılan diğer binalar enkaz halindeyken Yılmaz Erbek Apartmanı'nın A Bloğu'nun bütünlüğünü koruduğunu, B Bloğu'nun ise alt katında çökme meydana geldiğini ifade eden Bozdoğan, “Binaya tadilat yapılırken ben görevde değildim, istifa etmiştim. Tadilat işleri benim dışımda gelişti. Dükkanların olduğu kısımda taşıyıcı duvar kaldırılmış, yerine başka bir şey konulmamış. Yani benim çizdiğim proje uygulanmamış. Yapı Kullanım İzin Belgesi 2006 yılında verilmiş. Ben projeden 2001 yılında istifa ettim" diye konuştu.

"6 DÜKKAN GÖRÜLEN YER İNŞAAT YAPILIRKEN 2 DÜKKANA ÇEVRİLDİ"

Bir diğer tutuklu sanık, Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok’ta, zemin katta bulunan süpermarketin mülk sahibi Mustafa Yılmaz ise, "Muharrem Erbek ile birlikte arsayı alıp binaları kendimiz yapmak istedik. Maliyet fazla olunca arsayı kat karşılığı olarak bir kooperatife verdik. 1998’de inşaat ruhsatı alınarak binaların yapımına başlandı. Çizilen mimari projeye uygun olarak yapılan binalar sahiplerine teslim edildi. Ben 12 daire ve 1 dükkan aldım. Projede 6 dükkan olarak görülen yer inşaat yapılırken 2 dükkana çevrildi. Bu değişiklik yasalara uygun olarak yapıldı" dedi.

"KİRAYA VERDİĞİMDE KOLON KESİLMEMİŞTİ"

Kendisine ait dükkanı bir markete kiraya verdiğini anlatan Yılmaz, "Ben kiraya verdiğimde dükkanın hiçbir kolonu kesilmemişti. Market için ruhsat alma aşamasında belediye yetkileriyle içeriyi dolaştık, yine bir değişiklik yoktu. Söz konusu süpermarkete dükkanı ben eksiksiz teslim ettim. Düzenli olarak dükkanı kontrol ettiğimde bir eksiklik görmedim. Herhangi bir kolon kesilmesine rastlamadım" diye konuştu.

"ZEMİNİN ALÜVYON OLDUĞUNU BELİRTTİM"

2001 yılında yapımı tamamlanan Yılmaz Erbek Apartmanı'nın 2006 yılında zemin etüdünü yapan yüksek jeoloji mühendisi A.D., yapılan ölçümlerde yeraltı su seviyesin 5 metre olarak ölçüldüğünü belirtip, "Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini belirttim. Binanın yapılışından 5 yıl sonra bizden Yapı Kullanım İzin Belgesi için rapor istediler. Bina bitmiş, insanlar evlerinde oturuyordu. Sismik etüt ve sondaj çalışması yaptık. 2 farklı noktadan 15 metre derinliğe indik. Depremden sonra yeraltı su seviyesi 3 metre olarak ölçülmüş. 15 senede zeminde değişiklikler olabilir" dedi.

"BİLİRKİŞİLER TARAFINDAN ARAŞTIRILSIN"

Binanın statik proje müellifi tutuksuz sanık A.Ö. ise binanın 1975 Deprem Yönetmeliği'ne uygun şekilde yapıldığını ve belediyeden de onay alındığını söyledi. Yılmaz Erbek Apartmanı’nın projesini hazırlayıp, mimar Nurettin Bozdoğan’a teslim ettiğini ifade eden A.Ö., "Ödemede sorun çıkınca Mustafa Yılmaz ile tanıştım ve paramın geri kalan kısmını ondan aldım. A ve B bloklar aynı proje ile yapıldı. Daha narin olan A Blok’ta bir şey yokken daha kütleli olan B Blok’ta ise çökme oldu. Bunun nedeninin bilirkişiler tarafından araştırılmasını istiyorum" diye konuştu.

"DUVARLARIN KALDIRILMASINDA BİR MAHSUR YOKTU"

Yapı denetim firması sorumlusu B.B. ise dosyanın kendilerine geldiğinde binanın bitmiş halde olduğunu belirtip, "Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı. Arada duvarlar yoktu. Eski projede olan duvarların kaldırılmasıyla ilgili tadilat projesi yapılmış. Binayı yerinde inceledik. Mimar olduğum için ben mimari projeyi inceledim. O dönemki yönetmeliğe uygundu. Duvarların kaldırılmasında bir mahsur yoktu" dedi. Tutuksuz sanıklardan yapı denetim firmasının müdürü E.P.T. ise belediyenin isteği doğrultusunda binada inceleme yaptıklarını ve binanın proje ile uyumlu olduğunu söyledi.

"KOLONLAR AYNI YÖNE BAKIYORDU"

2001 yılında, Nurettin Bozdoğan’ın istifa etmesiyle Yılmaz Erbek Apartmanı’nın fenni mesulü olan tutuksuz sanık E.İ. de "Daha önce de Mustafa Yılmaz’ın birkaç binasını yaptım. O binalar hala sağlam. Bu binanın tadilat projesini çizmemi istediler. 460 metrekarelik alan için duvarların kaldırıldığı tadilat projesi istediler. İşe başladığımda zemin katta duvarlar örülmemişti, kolon ve kirişlerde eksik yoktu. 2001 yılında binaya gittiğimde bir fenni mesul yoktu, kimse sorumluluk almak istemiyordu. Daha önceki mimar, duvarları taşıyıcı olarak çizdiğini söylüyor ancak taşıyıcı duvar olacaksa projeye yazılması lazımdı. Binada kolonlar hep aynı yöne doğru bakıyordu. Bu da binada domino etkisi oluşturur. Ancak o zamanki yönetmelik bunun yapılmasına imkan veriyordu. Bitmiş bir binada yapabileceğim bir şey yoktu. Biz mimarlar olarak işimiz çizmek. Çizmekle adam öldürülmez ama hesap yapanların iyi hesap yapmaları lazımdı" diye konuştu.

FORMALİTEDEN KOOPERATİFE YÖNETİCİ

Binanın altındaki süpermarketin mülk sahibi olan Mustafa Yılmaz’ın beyaz eşya dükkanında çalışan tutuksuz sanıklardan K.K., prosedür üzerine kooperatif yöneticisi olduğunu ve fiili bir sorumluluğu olmadığını söyledi. Yılmaz’ın kardeşi tutuksuz sanık Z.S. de "Ev kadınıyım. İnşaat işinden anlamadığım halde kağıt üzerinde kooperatifin başkan yardımcısı olarak imzam var" dedi.

Sanık ifadelerinin alınmasının ardından duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, tanık ve müşteki ifadelerini almak için duruşmayı 3 Eylül'e erteledi. (İzmir/DHA)

ÖNCEKİ HABER

İçişleri Bakanlığı: Ankara'daki Suriyeliler kayıtlı oldukları illere gönderilecek

SONRAKİ HABER

Yazarlar 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barış İçin Şiirler” etkinliğinde buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa