03 Eylül 2021 08:36
Son Güncellenme Tarihi: 03 Eylül 2021 14:10

Asker ile IŞİD arasındaki görüşmeleri tanık doğruladı: "IŞİD ile jandarma huzurunda konuştum"

10 Ekim davasında tanık, daha önce telefon görüşme kayıtlarına yansıyan jandarma ile IŞİD arasındaki pazarlığı doğruladı. Kovuştırmanın genişletilmesi talebi reddedildi. Dava 24 Kasım'a ertelendi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

10 Ekim Ankara Katliamı Davasının firari sanıklar yönünden devam eden davasında konuşan bir tanık, daha önce telefon görüşme kayıtlarına yansıyan jandarma ile IŞİD arasındaki pazarlığı doğruladı. Jandarmanın kendisi aracılığıyla IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı ile görüştüğünü anlatan Muhammed Kasım Kurt, o dönem IŞİD'in kaçırdığı ve daha sonra yakılarak öldürülen er Sefer Taş, kaçakçılar ve sınır geçişleri konusunda defalarca IŞİD ile konuştuğunu söyledi. Mahkeme Başkanı'nın görüşmede yer alan uzman çavuşun ismini söylememesini istemesi ise avukatlar ve ailelerin tepkisine yol açtı. Mahkeme, kovuşturmanın genişletilmesi talebini reddetti. Dava, 24 Kasım'a ertelendi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, IŞİD ile ilgili bilgileri istihbarat örgütlerine sattığını savunan Kuteybe Hammet tanık ifadesi vermeye gelmezken, IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı'nın daha sonra yakılarak öldürülen er Sefer Taş'ın kaçırılmasıyla ilgili telefon görüşmesi yaptığı Muhammed Kasım Kurt ve firari sanık Walentina Slobodjanjuk'un sahte kimliğinde ismi yer alan ve görüştüğü tespit edilen Yıldız Bozkurt geldi.

Duruşmaya HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selman Gürkan’ın yanı sıra sendika ve odalardan da çok sayıda kişi takip etti.

"KAÇIRILAN ASKERİ GETİRMEYE ÇALIŞTIK"

SEGBİS ile ifade veren ilk tanık Muhammed Kasım Kurt, sınır köyünde muhtar olduğunu belirterek önce İlhami Balı, Deniz Büyükçelebi, Edremit Türe gibi birçok IŞİD'li ismi tanımadığını savundu. Ancak daha sonra sınırda IŞİD'lilerle iletişimini anlatan Kurt, "İki askerimizi IŞİD götürmüştü, birini de şehit etmişti (er Sefer Taş). Kilis Jandarma İstihbarat Şube Müdürü, şimdi İçişleri Bakan Yardımcısı olan Kilis Valisi idi... Askeri almak için Suriye'deki akrabalar aracılığıyla yardımcı oldum. İlhami Balı'yı tanıyorum" dedi.

HAKİMDEN TANIĞA: ASKERİN İSMİNİ VERME  

Daha önce tanımadığını söylemesine rağmen kaçırılan askerler için pazarlık yaptığını anlatan Kurt, "IŞİD'in Sınır Emiri denilen İlhami Balı denilen kişiyle, yüzbaşı, astsubay ve uzman çavuşun huzurunda telefondan görüştüm. Uzman çavuşun ismini biliyorum Antepli olduğu için ama astsubay ve yüzbaşının ismini bilmiyorum" dedi.

Avukat Tonguç Cankurt, söz konusu uzman çavuşun ismini sorunca Mahkeme Başkanı, "İsmine gerek yok" diyerek tanığa "Buna cevap verme" dedi.

Avukatın soruyu yeniden sorması ama Mahkeme Başkanı'nın "Cevap verme" diye ısrar etmesi üzerine mahkeme salonundan tepkiler yükseldi. Daha sonra soru soruldu ancak bu kez de tanığın duyma sorunun nedeniyle kendisine yardımcı olan oğlu soruyu iletmedi.  Mahkeme Başkanı soruyu sordurduğunda ise Kurt'un yanıtı "Jandarmaya sorularak öğrenilebileceği" oldu.

Tanığın soruları duymasına yardımcı olan kişinin oğlu olup olmadığı konusunda kimlik tespiti talep edilince Mahkeme Başkanı önce "Hangi sıfatla yapılacak" diye itiraz etti. Daha sonra yapılan kimlik tespitinde şahsın tanığın oğlu olduğu teyit edildi.

"5 AY TUTUKLU KALDIM"

Bir gün sabah saatlerinde gelen bir kişinin kardeşinin IŞİD'e kaçtığını ve onu getirmek için kendisinden yardım istediğini anlatan Kurt, şahsın Kilis'e gitmesi için taksi çağırdığını ve bu sırada askere haber verdiğini ama kimsenin gelmediğini söyledi. Kurt daha sonra bu kişiyi jandarmaya söylediğinde "Lazım olursa buluruz" yanıtı aldığını dile getirdi.

5 ay tutuklu kaldığı Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava sürecinde Furkan ismi ile bildiği bu kişinin adının Abdülkadir Ercan olduğunu öğrendiğini belirten Kurt, aynı şahsın taksiciden numarasını alarak kendisini aradığını söyledi.

SURİYE'YE KAÇAN KADIN VE ÇOCUKLARI İÇİN PAZARLIK

Bir polisin eşinin çocuklarıyla birlikte Suriye'ye geçmesi ile ilgili görüşmeler hakkında da konuşan Kurt, daha önce kendisini Furkan diye tanıtan kişinin IŞİD yetkilisi olarak kendisini aradığını söyledi.

Kurt, "Yüzbaşı gelip 'Bunları mümkünse buldurur musun' dedi. Ben El Beyli Türkmen aşiretindenim, Suriye'deki akrabalarıma bu kadını bulmasını söyledim. Kadın ve çocukları Kilis Taburuna bağlı İkinci Hudut Komutanlığına getirildi" dedi.

"DEVLET BİR ŞEY YAPMAYINCA SERBEST BIRAKTIM"

İlhami Balı'nın numarasını Suriye'deki akrabalarından aldığını ve görüşürken yanında İl Jandarma Şubeden gelenler olduğunu söyleyen Kurt, bir grup kaçakçı ve IŞİD'liyi yakaladığı için Balı'nın kendisini tehdit ettiğini anlattı: "Bana senin kafanı oraya asacağım dedi. Ben buna bağırınca istihbaratçılar ağzımı tutuyordu. IŞİD benim akrabalarımı içeri attı. Ben de baktım başım belada, devlet de gelmiyor, elimde tutuğum adamları serbest bıraktım. Ben bıraktıktan iki gün sonra benim akrabalarımı bıraktılar" dedi.

TANIĞA İKİNCİ MÜDAHALE

Avukatların IŞİD'lilere yardım edeceği yönündeki sözleri sorulduğunda Mahkeme Başkanı bunu ceza kovuşturmasına neden olabileceği için yanıt vermeme hakkı olduğunu söyledi. Bunun üzerine oğlu da soruları tanığa iletmeyerek cevap vermeyeceklerini söyledi. Mahkeme Başkanı'nın tanığı ikinci kez uyarması salondaki tansiyonun yükseltti. Mahkeme başkanı duruşmaya 15 dakika ara verdi.

Ailelerden Mustafa Özdağ ve Ayşegül Duman, duruşmada yaşananlara ilişkin değerlendirmelerini ve duygularını Evrensel ile paylaştı.

İKİNCİ TANIK TANIMADIĞINI İDDİA ETTİ

İkinci tanık Walentina Slobodjanjuk ile herhangi bir iletişimi olmadığını ve kimlik bilgilerinin nasıl alındığını bilmediği savundu. Ancak Walentina Slobodjanjuk'un ile kendi telefonu arasında çok sayıda telefon görüşmesi olduğu sorulunca Bozkurt, yabancılarla görüşmediğini  ve telefonunu başkasının da kullanmadığnı söyledi. Kimliğini hiç kaybetmediğini iddia etmesine rağmen 2011'de kayıp gerekçesiyle kimliği değiştirdiği sorulduğunda sadecec kimliğini yenilettiğini söyledi.

"6 YILDIR ADALET İSTİYORUZ"

Ardından dava avukatlarından İlke Işık söz aldı. Katliamın 6. yılına gelindiğini hatırlatan Işık, "6 yıldır ülkenin en büyük katliamında adaletin tesis edilmesini istiyoruz. IŞİD’in tüm sorumluluğunun ortaya çıkarılmasını ve Ankara’da insanların katledilmesinde kimlerin sorumluluklarının olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. En büyük gayemiz bu. Umarım 2015 bir daha bu ülkede yaşanmaz. Ülkenin en büyük katliamın tüm sorumluluklar açığa çıkarılmazsa doğal olarak böylesi suçlar devam eder, katliamlar sürer" diye konuştu.

Ankara Emniyeti’nin katliamdaki sorumluluğuna işaret eden Işık, müfettiş raporlarının dosyaya ısrarlı taleplerine rağmen alınmadığını söyledi. Işık, “Emniyettekileri neden dinleyemiyoruz. Biz bu taleplerimizi sunmaya devam edeceğiz. Bu katliamın aydınlatılması bizim boynumuzun borcu aynı zamanda Türkiye yargısının da boynunun borcu. Bize sunulan tabloyu asla kabul etmeyeceğiz" dedi.

TANIK BOZKURT HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ

Avukat Senem Doğanoğlu da “Yıldız Bozkurt hem telefon numarasını reddetmedi hem de başkası tarafından kullanılmadığını söyledi. Diğer iki telefon numarasının da telefon kendisiyle doğru görülen biçimiyle bize bir şey anlatmadı. Adli makamları yanılttığını gördük. Bu nedenle Bozkurt hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz” dedi.

"HAMMET'İN MİT'E VERDİĞİ BİLGİLER GETİRİLSİN"

IŞİD'lilerle ilgili istihbarat örgütlerine bilgi sattığını iddia eden Kuteybe Hammet’in tanık olarak getirilmesini talep etti.

Doğanoğlu, “Hammet’in Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir dosyasında mevcut firari sanıklar hakkında ve isimlerini bilmediğimiz kişiler hakkında kimler olduğuna dair bilgileri MİT’le paylaştığına dair notlar, raporlar var. Bunların da istenmesini istiyoruz” dedi.

Duruşmaya 1 saat ara verildi.

ARA KARAR

Aradan sonra mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.

Mahkeme, firari sanıkların yakalama kararının devamına, Kırmızı Bülten ile aranması yönünde Adalet Bakanlığı’na gönderilen müzakereye cevabın beklenmesine, tape kayıtları için Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, tanık Muhammed Kasım Kurt’un huzurda dinlenmesi yönündeki talebin reddine, Kurt’un ifadesinde geçen askerlerin tespit edilerek dinlenmesi yönündeki talebin reddine, IŞİD'in medya ve propaganda sorumlusu olarak bilinen Ömer Yetek'in tanık olarak dinlenmesine, Kuteybe Hammet hakkında dijital inceleme raporların istenmesine ve kovuşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerin reddine karar verdi.

Bir sonraki duruşmanın 24 Kasım'da yapılmasına karar verildi.

SELMA GÜRKAN: "10 EKİM GAR KATLİAMINDA YARGI SORUMLULULARI KORUMAYA DEVAM EDİYOR"

10 Ekim davasına ilişkin açıklama yapan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı (EMEP) Selma Gürkan şu değerlendirmelerde bulundu:

"103 insanın yaşamını yitirdiği Ankara Gar katliamının sonradan yakalanan sanıkların yargılandığı davaya bugün devam edildi. Ancak katliamın 6. yılına girilen bu günlerde görülen davada mahkeme heyeti yine bildiğini okudu. Tanık olarak ifade veren Kasım Kurt istihbaratçılar nezaretinde IŞİD militanı İlhami Balı ile görüştüğünü söyledi, mahkeme heyeti görüşmeye dahil olan kamu görevlilerinin kimliğinin tespitine izin vermedi. Avukatların davanın genişletilmesine dair talepleri reddedilirken, kritik bilgiler veren tanıkların konuşması heyet tarafından araya girilerek engellendi. Başından beri söylüyorduk, 10 Ekim katliamı sadece 2 bombacının sorumlu olduğu bir katliam değildi, pek çok sorumlusu vardı ve kamu görevlileri de bu sorumluların içindeydi. AKP hükümetinin hem yayılmacı dış politikası hem de iktidarını tahkim etmek üzere iç politikadaki tercihleri ve uygulamaları nedeniyle siyasi sorumluluğu vardır. Bugün tanıkların ifadelerinde de bahsettikleri, sınırları IŞİD teröristlerinin ellerinin sallayarak geçmelerini sağlayanların, hatta esir alınan askerler için IŞİD ile yapılan görüşmede istihbaratçının hatırlattığı gibi “güzellikler yapılarak” memleketi teröristler için yolgeçen hanı haline getirenlerin sorumluluğu vardır. Bomba yüklü aracın Gaziantep’ten kalkıp Ankara’ya kadar engelsiz gelmesine göz yumanların, ihmali olanların, yol verenlerin sorumluluğu vardır. Dolayısı ile 10 Ekim davası karanlıkta bırakılmak istenen tüm ilişkiler ağının, tüm gerçeklerin olanca açıklığı ile ortaya çıkarılma davasıdır. Yargının katliamın karanlık unsurlarını koruma tutumlarındaki ısrara karşı 10 Ekim davasındaki müşteki tarafın, emek ve demokrasi güçlerinin de adalet arayışında ısrarı vardır ve bu kararlılık devam edecektir. 1 Mayıs 77, Maraş, Sivas, Çorum, Madımak, Suruç, Diyarbakır, Ankara Gar…Dünden bugüne yaşanan tüm katliamların arkalarındaki gerçeklerin açığa çıkarılması, yüzleşme, hesaplaşma ve adalet mücadelesi aynı zamanda demokrasi mücadelesidir."

ÖNCEKİ HABER

2020 Tokyo Paralimpik Oyunları | Golbol Kadın Milli Takımı altın madalya kazandı

SONRAKİ HABER

İstanbul'un aşı raporu açıklandı: En fazla Kadıköy, en az Sultanbeyli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa