CHP İstanbul İl Örgütü: Temizlik personelini veliler tedarik etmek zorunda bırakıldı
CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, partisinin okulların fiziki koşullarına dair yerinde gözlem ve tespitlerini yaptıkları basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.
Fotoğraf: CHP
CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu Bayrampaşa Cevatpaşa Ortaokulu önünde okullardaki duruma dair basın açıklaması gerçekleştirdi. 6 Eylül'de başlayacak yüz yüze eğitime ilişkin 1 ay boyunca yapılan çalışmayı kamuoyuyla paylaşan Kaftancıoğlu, "Eğitim hakkı en temel insan haklarından biri olarak kabul edilen sosyal bir haktır. Devletin ve devleti yönetenlerin bu hakkın gerçekleştirilmesi için yükümlülükleri vardır. Eğitim hakkının tanınması ve teminat altına alınması yetmez, devletin bu hakkın kullanımını garanti edecek diğer koşulları sağlamakla da yükümlülükleri vardır’’ dedi.
‘’İSTANBUL’DA 1 AY BOYUNCA 3 AYAKLI KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA YÜRÜTTÜK’’
CHP İstanbul Eğitim Komisyonu’nun konunun uzmanlarıyla görüşerek bizzat sahada tespitler yapıldığını belirten CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, çalışmalar ve araştırmalara ilişkin şunları söyledi:
"İstanbul’da bir ay boyunca 3 ayaklı kapsamlı bir çalışma yürüttük. Bu ayaklardan birincisi il başkanlığı eğitim komisyonu olarak konunun uzmanlarıyla, eğitim konusunda uzman akademisyenlerle veli dernekleri sendika temsilcileriyle birebir görüşmeler, toplantılar ve bilimsel okumalar yapıldı. Çalışmamızın ikinci ayağında ise eş zamanlı olarak İstanbul’un 39 ilçesinde ilçe başkanlarımız ve ilçe eğitim sekreterlerimizin koordinasyonunda ilçe mahalle birim sorumlularımız ve üyelerimiz ile birlikte ilçelerinde bulunan okulları ziyaret ettiler. Okulların fiziki koşullarına dair yerinde gözlem ve tespit yaptılar. Okul müdürleriyle, öğretmenlerle, velilerle, okul temizlik personelleriyle-bulabildikleri-, kantinci esnafıyla-ulaşabildikleri- ve birkaç ilçede ilçe milli eğitim müdürleriyle görüşerek notlar aldılar. Bu çalışmada 39 ilçede yaklaşık 4.000 okula birebir gidilerek yerinde tespit ve gözlem yapıldı ve yine yaklaşık 12.000 eğitimci, yönetici, okul çalışanı ve veli ile görüşüldü. Bu tespit ve görüşme notları sonrasında il başkanlığımıza raporlandı. Çalışmamızın üçüncü ayasında ise İstanbul’da yaşayan lise ve altı okul çağında çocuğu bulunan 1067 veli ile %95 güven aralığında %3 hata payı bir kamuoyu araştırması yaptırdık’’ dedi.
170 BİN ÖĞRENCİ HANGİ KOŞULLARDA EĞİTİME BAŞLAYACAK?
Eğitim çağındaki öğrenci sayısı olarak İstanbul’un en fazla sayıyı barındırdığını belirten Kaftancıoğlu şunları kaydetti:
"İstanbul’da ilk ve orta öğretim düzeyinde 3 milyonun üzerinde öğrencimizin 7 binin üzerinde okulda, 170 bin civarında öğretmen tarafından eğitim aldığını söyleyebiliriz ve bu kadar öğrenci hangi koşullarda yüz yüze eğitime başlayacak?’’ dedi. Devletin veri paylaşımını kapattığını belirten Kaftancıoğlu, ‘’2019 yılına kadar MEB resmi sayfalarından ulaşabildiğimiz birçok veriye 2019 yılından itibaren ne yazık ki ulaşamıyoruz. MEB de artık vatandaşın, bizlerin bilmesi gereken verileri resmi olarak paylaşmıyor. Umarım bizlerin ulaşamadıkları verilere kendileri hakimdir’’
"YETKİLİLER, OKUL MÜDÜRLERİNİ VE ÖĞRENCİLERİ ZİYARET EDİP ACI GERÇEKLERİ GÖRSÜNLER"
Pandemi koşulları ve sosyal mesafeye uygun olarak ek dersliklerin MEB tarafından oluşturulmadığını ve oluşturulması için yeterli imkanın sağlanmadığını belirten Kaftancıoğlu şunları kaydetti:
1- Pandemi gerçekliğinde uzmanlar ne demişti? ‘’Yüz yüze eğitim şart’’ Çünkü çocuklarımızın geleceği, bir neslin geleceğini kurtarmak için yüz yüze eğitim yapmak zorundasınız. Yüz yüze eğitim online eğitime alternatif değilken pandemi gerçekliğinde yüz yüze eğitime hazırlanmak için bir planlama programlama ve takdir edersiniz ki bir ek bütçe şart. MEB’e sormak lazım. Yüz yüze eğitim için ne kadar ek bütçe ayırdınız? Okullarımıza iletilmek üzere. Biz bilmiyoruz. Madem bize söylemiyorsunuz ama bunu en azından müdürlerimize okul yöneticilerimize söyleyin ki müdürlerimiz çaresiz, bir şey yapmak için çabalayan ve yalnız hissetmesinler. Bu görüşmeler sırasında çaresizlikten ne yapacağını bilememezlikten ve iyi niyetten ağlayan okul müdürlerimiz var. Ağlayandan kastım sızlanan gibi algılanmasın. Gerçekten çocuklarına, öğrencilerine gerektiği gibi koşulları sağlayamadığı için hüngür hüngür ağlayan ilkokul müdürlerimiz var. Pandemi gerçekliğinde sen ek bütçeyi oluşturmak zorundasın. Ek bütçeyi kullanıp okullarımızın olması gerektiği koşula getirmek durumundasın. Okul yöneticilerimizi, velilerimizi, ve elbette öğrencilerimizi bu yalnızlık ve çaresizlik duygusundan kurtarmak zorundasın.
2- Yeni ek derslikler oluşturuldu mu? Bakıyoruz müdürlerimiz çabalıyor. Öğretmenlerimiz çaresiz çabalıyor, velilerimiz kaygılı. Ek derslikler oluşturulamadığı için Sancaktepe Sarıgazi Ahmet Keleşoğlu İlkokulu’nun 1-H sınıfını lütfen gidin gazeteciler sorun. Kaç kişi? Bu çocuklar kaç m2 sınıfta kaç kişi eğitim görecekler öğrenin. 49 kişi. Pazartesi günü başlayacak yüz yüze eğitimde 49 kişi. Sadece Sancaktepe Ahmet Keleşoğlu İlkokulu 1-H sınıfında değil, İstanbul’un bütün okullarında genel olarak sınıflar 30 kişinin üzerinde, 40 kişinin üzerinde olan sınıf mevcutları var. İdelaller metninde yazmışsın 1,5 metre öğrenciler arası sosyal mesafe koyacaksın demişsin. Nasıl yapılsın? Yapılamıyor. Çünkü sadece söylemişsin, yapılması için gerekli koşulları oluşturmamışsın, takip etmiyorsun, oturduğun yerden haydi okulları denetleyemiyorsun öyle bir umurun yok ama bari Milli Eğitim Bakanı bari yetkililer okul müdürlerini, öğrencileri bir ziyaret etsinler de acı gerçeklerini görsünler diyorum.
3- Yine idealler metninde okulların hijyeni ve temizlik koşullarının sağlanması için 6000 ek personel çoğu da temizlik personeli olmak üzere alınacağı söylenmiş. Bakın velilerle görüşüldü, okul müdürleriyle görüşüldü, öğretmenlerle görüşüldü. 6.000 tane ek personel alınmamış, alındıysa bile okullarda kimsenin haberi yok. Şuan da veliler, öğretmenler, okul yöneticileri temizlik personelinin tedarik etmek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama yetmez. Bakın bir okul müdürümüzün notunu aktarıyorum size. ‘’Benim okulumda normalde de 1 temizlik personeli var. Pandemi koşullarında MEB’in bize gönderdiği koşulları sağlayabilmek için okulumun m2 ve öğrenci sayısı dikkate alındığında en az 5 tane temizlik personeline ihtiyaç var. Haydi bunun birini ikisin velilerle biz tedarik ettik. Kalanı ne olacak sorusunun cevabı yok, ama çözüm bulunması gereken bir soru.’’ Okullarımızda yaklaşık ve ortalama durum aynen bu müdürümüzün ifade ettiği gibi.
4- Pandemiyle hijyenin ne kadar önemli olduğunu tekrar etmeye gerek yok. Okullarımızda yüz yüze eğitime devam edilirken, bir yıldır okullarımız kapalı. Hijyen koşullarının planlanması, bu hijyeni sağlayacak görevlilerin önceden alınması, bu kişilere pandemiye göre eğitim verilmesi, işlerini nasıl yapacaklarını anlatılması bu kadar mı zordu? Şu anda personel yok, alınsa bile bulunacak personel kervan yolda düzülür misali oradaki süreci öğrenerek uygulamaya çalışacak. Olmaz. Çocuklarımızın eğitimi tesadüfe şanslara bırakılamayacak kadar, kervan yolda düzülür mantığıyla ele alınamayacak kadar önemli. Okulun m2’sine bakılmadan, öğrenci sayısına bakılmadan hemen hemen her okula standart olarak 20 kutu maske 10 litre dezenfektan bırakılmış ‘’Haydi başınızız çaresine bakın’’ denilmiş. Veliler haklı olarak diyor ki, ‘’ben yıllarca vergimi verdim, benim vergim hazineye gelir giderken bu okulun temizlik personelini temizlik giderini ben sağlayacaksam o zaman eğitimde fırsat eşitliği nerede kaldı?’’ diye çok doğru bir soru soruyor.
5. Genelgede diyor ki okula girişlerde çıkışlarda HES kodu uygulaması zorunlu. Güzel kıymetli de bir iş. Örnek veriyorum. Üsküdar'da örgütümüz okullara görüşme için giderken, giden bütün arkadaşımıza HES kodu sorulmuş ve gitmiş. Kıymetli ama örneğin Küçükçekmece'de ve Avcılar'daki örgütümüzden arkadaşlar okullara giderken hiç kimse ne HES kodunu sormuş, ne niye geldin demiş. Arkadaşlarımız ellerini kollarını sallayarak okullara girmişler. Bunu okulların ya da ilçeler inisiyatifi ile değil Milli Eğitim'in söylediği şeyin merkezi bir şekilde bütün okullarda uygulanabilir olmasına dikkat etmek lazımdır ve zorunludur. Kişilerin iradesine bırakılacak bir durum değildir bu uygulamalar.
6- Yine HES kodundan sonra okullarda kantinler açılacak kantinci arkadaşlarımızla görüştük, Kantinci ilçe başkanımız da var. Kantin açılacak okulda pandemi koşullarına göre nasıl ve ne koşulda satış yapılacağının tarifi yapılmamış. Yapılsa bile kantincilerin haberi yok. Bunları özellikle Milli Eğitim Bakanı duysun diye söylüyorum ki bir an önce düzeltmek zorunda olduğu durumlar. Artı kronik hastalığı olan öğrenciler tespit edilmediği gibi bu çocukların ihtiyaç duyacağı ekipmanlar da yok ve bu olmadığı gibi okullarda revirleri olmayan devlet okulları çoğunlukta olan devlet okullarında da sağlık görevlisi, eğitimli bir sağlık görevlisi ne yazık ki yok.
7- Pandemi nedeniyle özel okullar telafi eğitimlerini yapmışlar. Buna rağmen devlet okullarında telafi eğitimi yok denecek kadar az yapılmış. Yani ailesinin durumu iyi olan öğrencilerin eksiklikleri giderilirken durumu iyi olmayan ve yoksul ailelerin çocukları bu haklarından mahrum bırakılmışlar. Eğitimde eşitlik yoksa hayatın her alanında ve çocuklarımızın geleceğini de eşitsizlikler artarak devam edecek demektir.
8- Öğretmenlerimizin aşı olmasını tavsiye ediyoruz. Ben buradan öğretmenlerimize bir kez daha teşekkür ederim. Saha çalışmalarından bize gelen geri bildirimlere göre öğretmenlerimizin bir çoğu aşılı. Bu çok kıymetli bir şey. Ancak aşı tereddütü yaşayan varsa öğretmenlerimiz varsa okulda çalışanları belirleyip aylar yıllar öncesinden aşı tereddütü gidermeye dönük kampanyalar, eğitimler, çalışmalar yapılabilir miydi? Yapılabilirdi. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullar üzerinde ya da İstanbul’da bunu da olmadığını görüyoruz.
9- Değerli basın emekçileri, okul yöneticileri, kimi ilçelerde ilçe milli eğitim müdürleri; Okullardaki eksiklikleri kendilerince tespit etmişler. İlçe belediyelerinden, Büyükşehir Belediyemizden talep etmişler ve bu talepler neticesinde bu koşulları yerine getirmeye çalışan okullarımız da var. Örneğin İstanbul'da 7.000’in üzerinde okul var dedim. Bu okulların 640 tanesi İstanbul Büyükşehir belediyemizden bu talepte bulunmuş ve bu taleplerin büyük bir kısmı yapılıyor. Hala devam eden tadilatlar işler var. İlçe belediyelerimizde de bu durum böyle. Şundan dolayı bunu söylüyorum. Bakın; okul meselesi, yüz yüze eğitim meselesi, bütünlüklü bir şekilde ele alınması gereken bir konu. Yıllar öncesinden aylar öncesinden planlamasını yapılmasının, öğretmen atamalarının düşünülmesi, öğretmenlerin atanması, temizlik personelini düşünmesi, hijyen ve tadilat koşullarını yapılması. Milli Eğitim bakanı en azından hijyen ile ilgili belediyeler sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeler demiyorum, bütün belediyeler eminim ki sizinle işbirliği yapmaya hazır. Çünkü burada çocuklarımızın eğitimi
söz konusu. Bunu müdürün ya da herhangi iyi niyetli bir öğretmenin inisiyatifine bırakmak yerine en azından hijyen ile ilgili planlama ya da en azından okulların ihtiyacını merkezi bir şekilde planlasaydınız ve bu plan dahilinde belediyelerimize iletseydiniz şu ana kadar bu sorunların tamamı çözülmüş olurdu. Eğitim konusunda bizden çocuklarımızın yüksek menfaati söz konusu olunca işbirliğinden hiçbir şekilde geri kalmayacağımızı sürekli ifade ediyoruz. Biz bunu söylüyoruz ama görünen o ki eğitim konusunda da sizin planlı programlı bir süreç yürütmeye niyetiniz yok."
Kaftancıoğlu, "iyiye gidiş olsun, iyiye gidiş olması için sorumlulara sorumluluklarını hatırlatmaya devam edeceğiz ve biz de çocuklarımızın yüz yüze eğitiminin devam edebilmesi için hep birlikte elimizden geleni yapacağız" diye belirtti. (HABER MERKEZİ)