06 Eylül 2021 00:59

Afganistanlı Devrimci Kadınlar Derneği RAWA: Baskı varsa direniş de var, kız kardeşlerinizi unutmayın

RAWA: ‘Düşmanımız ortak. Afgan kadınlar ve dünyanın geri kalanındaki diğer kadınlar, Afganistan’da köleleştirilmiş kız kardeşlerini unutmamalı. Bizim kuvvetli sesimiz haline gelebilirler.’

Fotoğraf: Muhammed Semih Uğurlu/AA

Paylaş

Elif TURGUT
Bilge Su YILDIRIM

Afganistan topraklarını işgal eden ABD’nin Afganistan’dan çekildiğini duyurmasıyla birlikte Taliban Kabil’e girerek yönetimi ele geçirdi. Taliban’ın yönetime gelmesi ise ülkede yeniden karanlık bir döneme gireceğinin işareti oldu. En çok da kadınların hayatını karartan uygulamalarla bilinen Taliban’ın Afganistan'da müziği ve kadın sesini tamamen yasakladığı haberleri geliyor. Kadınların burka ile örtünmesi, yanlarında bir erkek olmadan sokağa çıkmalarının engellenmesi, eğitim ve meslek edinme, çalışma haklarının ellerinden alınması ise kadınları tümüyle hapsetme girişimleri olarak karşımızda. Afgan kadınlar ise korkunç Taliban uygulamaları karşısında mücadeleyi kolay kolay bırakacağa benzemiyor. Ülkenin çeşitli kentlerinde irili ufaklı eylemler yapan, seslerini dünyaya duyurma çabasını bırakmayan Afgan kadınlar var.

1972’den bu yana kadınların hakları için mücadelesi eden Afganistan Devrimci Kadınlar Derneği (RAWA) ABD’nin ülkeden çekilişiyle birlikte ülkede yaşanan tabloyu Ekmek ve Gül’e anlattı. Ekmek ve Gül’ün sorularını yanıtlayan RAWA, ABD/NATO hükümetlerinin Afganistan’ı “demokrasi”, “kadın hakları” ve “teröre karşı savaş” gibi güzel sloganların maskesi arkasında işgal ettiğini dile getirirken, Afganistanlı kadınların son 20 yılda haklar elde ettiği söylemlerine tepki gösteriyor. Kadınların 100 yıldır hakları için mücadele ettiğini dile getiren RAWA, hem dünya kadınlarına hem de Türkiyeli kadınlara çağrı yaparak, “Düşmanımız ortak. Afgan kadınlar ve dünyanın geri kalanındaki diğer kadınlar, Afganistan’da köleleştirilmiş kız kardeşlerini unutmamalı. Bizim kuvvetli sesimiz haline gelebilirler” diyor.

Bugün Afganistan’da yaşananlardan sorumlu olarak kimi görüyorsunuz?

Afganistan trajedisinin başlıca suçluları, Afganistan’ın cehennemine odun atan Pakistan, İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölge ülkelerinin yanı sıra ABD ve NATO’nun savaş çığırtkanlığını yapan emperyalist hükümetidir. Elbette ki yerel köktendincilerin kirli ve cani tabiatlarını, cihatçılardan oluşan kukla Afgan hükümetini, savaş ağalarını, savaş suçlularını, uyuşturucu baronlarını, insan kaçakçılarını, tecavüzcüleri ve bölge ülkelerinin ve emperyalist ülkelerin paralı askerleri olan Orta Çağ zihniyetli Taliban teröristlerini de görmezden gelemeyiz.

ABD/NATO hükümetleri Afganistan’ı “demokrasi”, “kadın hakları” ve “teröre karşı savaş” gibi güzel sloganların maskesi arkasında işgal etti, daha sonra da “ulus inşası” ve “aşırılıkla mücadele” gibi daha da güzel terimler ekledi. Ancak 11 Eylül’den sonra, her emperyalist hükümet gibi, iktidara en sevilmeyen, en yozlaşmış, en kadın düşmanı unsurlar olan Kuzey İttifakı’nı yerleştirdiler. Diğer yandan da Taliban’la bir kedi-fare oyunu oynadılar ve en nihayetinde talihsiz insanlarımızın kaderlerini bu vahşilere hediye ettiler.

AFGAN KADINLAR TALİBAN’IN VAHŞETİNİ UNUTMADI

Taliban “ılımlı” mesajlar vermeyi denediğinde her zaman kadınları bir paravan gibi kullanmaya çalışıyor. Çeşitli ülkeler ve UNICEF gibi sivil toplum kuruluşları Taliban’ın ılımlı olduğunu iddia eden açıklamalarına “iyimser” yaklaştıklarını duyuruyorlar. Bu yaklaşım Afganistan’daki kadınları nasıl etkileyecek?

Taliban değişmiş gibi davranıyor ve “ılımlı” bir yüz gösteriyor. Kadın haklarından bahsediyorlar, ancak şeri kanunlara göre kısıtlanmış kadın haklarından. Afganistan’ın terörizmin merkezi haline gelmesine izin veremeyeceklerinden bahsediyorlar. Hatta IŞİD’in Kabil Havaalanına son saldırılarını bile kınadılar. Taliban’ın sözde değişen yüzünü ve intihar saldırılarını kınadığını görmek ironik, çünkü bizzat kendileri son yıllarda intihar saldırıları, patlamalar, suikast girişimleri, mayınlar ve benzerleri ile binlerce Afgan sivili öldürdüler ve resmi olarak sorumluluğu üstlendiler.

Taliban sözcüleri, dünya medyasına gelecekteki rejimlerinde kadınların İslami yasalara uyarak çalışabileceklerini, okuyabileceklerini veya seyahat edebileceklerini -ancak seyahat üç günden fazla sürecekse tek başına değil- defalarca dile getirdiler. Şu anda ılımlı davranmaya, uluslararası toplum tarafından tanınmaya ve Afgan vatandaşları tarafından kabul görmeye çalışıyorlar. Fakat Afgan halkı, özellikle de kadınlar, onlara güvenmiyor çünkü onların kadınlara yönelik vahşetlerle dolu karanlık tarihlerini ve tabiatlarını biliyorlar. Afgan kadınlar, Taliban yönetiminin ilk dönemlerinde Zarmina’nın Kabil Spor Stadyumunda vurulmasını da, getirilen diğer kısıtlamaları da unutmadılar. Afgan kadınlar; Taliban’ın, yönetiminde olan bölgelerdeki bütün kız çocuğu okullarını, hatta bazı bölgelerde erkek çocuğu okullarını da kapattığını ve çoğu kız çocuğunun okulunu yaktığını çok iyi biliyorlar. Biliyorlar ki Taliban pek çok kadın hakları savunucusunu hatta hemşireleri ve aşı yapan hastane çalışanlarını öldürdü. Gördüler ki Taliban, kontrolü altında olan alanlarda kadınları öldürdü, kırbaçladı.

Şu anda hem kadınlar hem de erkekler için tüm okullar, üniversiteler ve eğitim merkezleri kapalı. Kadın hükümet çalışanları ofislerine geri döndüler ancak kapıdaki Taliban milisleri içeri girmelerine izin vermedi. Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’e bu konu sorulduğunda ise kadınların ofislerine gitmelerinin güvenli olmadığını çünkü militanlarının kadınlara düzgün davranacak kadar eğitimli olmadıklarını söyledi! Bugünlerde sokaklarda çok az kadın görülüyor, onlar da dar veya parlak kıyafetler giymekten kaçınıyor. Kara çarşaf hepsini tepeden tırnağa örtüyor. Özellikle genç kadınlar ise eve hapsedilmiş durumda.

Bizler, Taliban’ın “ılımlı” yüzünün kısa bir süre için olduğunu ve önünde sonunda Orta Çağ’dan kalma suç yöntemlerine geri döneceklerini biliyoruz.

Birkaç kelimeyle özetlemek gerekirse, herhangi bir hükümet Taliban İslam Emirliği’ni resmi olarak tanır ve meşrulaştırırsa Afgan kadınlar bunu affedilemez bir ihanet sayar.

Afganistan’ın Taliban tarafından ele geçirilmesiyle kadınlar ne gibi risklerle karşı karşıya?

Kadınların işyerlerinden evlerine gönderildiğinin, gazeteciler ve mücadele veren kadınlar için infaz listelerinin hazırlandığının ve kadınların zorla evlendirildiğinin haberlerini alıyoruz.

Eğer şeri yasalar uygulanırsa bu, mahkemelerde pek çok alanda bir erkeğe ancak iki kadının eşit olacağı anlamına gelir. Kadınların yüksek öğrenimlerinde, ekonomi ve politikadaki rollerinde, hatta seyahat etme, çocuklarını gezdirmek için bir yerlere götürme veya aile planlaması gibi kişisel kararlarında bile birçok kısıtlama olacaktır.

"KADINLAR REFAH VE BARIŞ İÇİNDE, ÖZGÜRCE YAŞAMAK İSTİYOR"

Mevcut durumu sizden duymak isteriz, kadınların genel eğilimleri nedir? Afgan kadınları ne düşünüyor, ne yapmak istiyorlar? Taliban yanlısı kadın kitleleri var mı? Taliban yönetiminde ne gibi bir rolleri var?

Afganistan, Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden önce de kadınların yaşaması için en tehlikeli yer olarak gösteriliyordu. Şimdi Taliban’a iktidar bahşedildiğine göre Afgan kadınların hayatı çok daha karanlık ve tehlikeli. Evet, kadın hükümet çalışanlarının ofislerine girmelerine izin verilmedi ve Taliban sözcüsü dahi bunu dünya basının önünde doğruladı. Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinin ilk iki veya üç gününde medyada çok az TV sunucusu ve gazeteci görüldü, o zamandan beri de birçoğu ülkeden kaçtı. Vilayetlerdeki bazı kadın gazeteciler Taliban tarafından ölüm tehditleri aldılar, sonra da ya Kabil şehrine kaçtılar ya da ülkeyi terk ettiler. Kadın aktivistlerin tamamı ya ülkeden kaçtılar ya da yeraltında yaşıyorlar. Doha Görüşmeleri’nin birer parçası olan ve daha sonra da Taliban lehinde konuşan Habiba Sarabi, Jamila Afghani, Malala Shinwari gibi gerici kadınlar bile ülkeyi terk ettiler ya da kılık değiştirdiler.

Afgan kadınları da yeryüzündeki her kadın ve her insan gibi refah ve barış içinde, özgürce yaşamak istiyor. İstiyorlar ki okula gitsinler, çalışsınlar, hayatın tadını çıkarsınlar. Taliban’ın Afganistan halkında, özellikle kadınlar arasında güçlü bir dayanağı mevcut değil. Eğer halk tarafından benimsenselerdi hükümetleri 2001’de bir haftada devrilmezdi. Afgan halkı onların yanında durur ve savaşırdı. Lütfen bunun yine mümkün olduğunu da unutmayın. Taliban yanlısı bir kadın kitlesi yok. Kadınların gelecekteki Taliban rejiminde hiçbir rol oynamayacağı kesin. Son iki haftadır toplantılarında tek bir kadın bile görülmedi.

Ama rejimlerini sürdürmek için kadın çalışanlara ihtiyaçları olabilir. Ve o zaman bile Taliban, kadınların yönetim dışında olduğunu iddia edebilir.

"BATILI ÜLKELER KİRLİ KAZANÇLARI İÇİN BURADALAR"

Afgan kadınların son 20 yılda kısmi haklar elde ettiğine dair değerlendirmeler var. Buna katılıyor musunuz? Özellikle Batılı ülkelerin kadın haklarıyla ilgili birçok STK aracılığıyla Afganistan’da bölgeyi etkilemeye çalıştığını biliyoruz. Bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tarih boyunca, her ülkedeki kadınlar gibi, Afgan kadınlar da bireysel ve kolektif biçimlerde rollerini oynamışlardır. Tarihimizde Malala Maiwand ve Meena var. Açık sözlü kadın Milletvekili Belkıs Roshan örneğine sahibiz. Ve ataerkil düzen ile köktendinci fraksiyon ve rejimler karşısında; okula gitmek, ev dışında çalışmak gibi temel hakları uğruna savaşan, adı bilinmeyen pek çok kadın ve kız çocuğuna…

Afgan kadınları için hayat son 20 yılda başlamadı. Afganistan’ın 1919’da İngiliz İmparatorluğu’ndan ilk bağımsızlığını kazanmasının ardından peçesini çıkaran ve kadınların eğitimi için canla başla çabalayan, ilerici Kral Amanullah Khan’ın eşi Soraya Tarzi olmuştu. Sonrasında kadın haklarının elde edilmesi için verilen mücadele, 1992-1996 arası Cihatçıların iktidarındaki kanlı yıllarda ve Taliban’ın 1996’dan 2001’e kadarki orta çağ iktidarında bile farklı biçimlerde sürmeye devam etti, günümüze kadar da sürdü.

“Batılı ülkelerin kadın haklarıyla ilgili birçok STK aracılığıyla Afganistan’da bölgeyi etkilemeye çalışıyor” kısmına katılmıyoruz. Batılı ülkeler stratejik ve jeopolitik kirli kazançları için buradalar. Elbette, Afganistan’daki varlıklarını haklı çıkarmak için cazip “kadın hakları” şiarını suistimal ettiler. Bu, onların kendi planlarını hayata geçirmeleri için kullandıkları bir araç sadece.

Her ne kadar birçok ülke Taliban ülkeyi ele geçirdikten sonra Afganistan’ı terk etse de Afganistan ile ilgili planları devam ediyor. Afganistan’ın gelecekteki seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, görünüşe göre işgalcilerin tamamı Afganistan’ı terk etti, ancak Afganistan’ın iç işlerine burunlarını sokmaya da devam edecekler. Cihatçılar da Taliban ve IŞİD olarak bilinen vekil güçleri aracılığıyla rekabetlerini sürdürecekler.

ABD hükümeti, Taliban ile barış görüşmelerini başlattığında ABD için Taliban projesinin sona erdiğini ve yerini IŞİD’in alacağını belirtmiştik. ABD hükümeti, el değneklerinden beyaz türbanları (Taliban’ın kıyafeti) siyah türbanlarla (IŞİD kıyafeti) değiştirmesini isteyecek. Biz bunu şimdiden görebiliyoruz. Sözde DEAŞ-H güçleri, iki intihar saldırısı düzenleyerek 13’ü ABD askeri olmak üzere 200’den fazla kişiyi öldürdü. ABD Hükümeti de Kabil ve Nangarhar’da DEAŞ-H üyelerini öldürdüğünü iddia eden iki insansız hava saldırısı düzenledi. ABD’nin Afganistan’ı terk edeceği ve sözde barış görüşmeleri aracılığıyla iktidarın Taliban’a verildiği kesin, ancak Afganistan’daki kan ve savaş sürecek, gerçek kurbanlar da savunmasız halkımız olmaya devam edecek.

"TEHDİTLERE RAĞMEN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ"

RAWA olarak uzun yıllardır büyük baskı altında çalışıyorsunuz, bu süreç size yönelik tehditleri artırıyor mu? Hayatta kalmak ve mücadele edip savaşmaya devam etmek için neler yapıyorsunuz?

Evet, RAWA her zaman Afganistan’daki egemen güçlerin ve diğer dini ve dini olmayan suçlu fanatiklerin sözünü esirgemeyen muhalifi olmuştur. ABD/NATO işgaline karşı duran azınlık arasında da biz vardık. Bu yüzden her zaman risk altındayız. Üyelerimiz ve destekçilerimiz farklı rejimler altında da hep tutuklandı, işkence gördü, başka tehditlerle karşı karşıya kaldı. Çalışmalarımızı ve faaliyetlerimizi yarı gizli bir şekilde yürüttük, yürütüyoruz. Mücadelemize devam edeceğiz, ancak güvenlik nedeniyle ayrıntılara giremiyoruz.

"AFGAN KADINLAR HAKLARINDAN VAZGEÇMEYECEK"

Hem kalabalık hem küçük gruplar halinde Taliban’ı protesto eden kadınlar görüyoruz. Kadınlar bir araya gelmeyi nasıl başarıyor? Bu eylemlerin devam edeceğini düşünüyor musunuz?

Protestoların bazıları bireysel olarak, bazıları ise birtakım sivil toplum aktivistleri tarafından organize edildi. Baskının olduğu yerde direnişin de olduğuna inanıyoruz. Evet, Afgan kadınlar farklı biçimlerde direniş ve protestolarına devam edecekler.

Taliban’ın Kabil’e girdiği ilk gece bir grup kadın, Kabil’in duvarlarına “Taliban’a ölüm!” sloganları yazdı!

Afgan kadınları hem Taliban’a karşı sessiz kalamayacak kadar çok şey öğrendi hem de ne pahasına olursa olsun her bir temel insan hakkı için ayağa kalkacak kadar.

"DÜNYA KADINLARI AFGAN KADINLARI UNUTMAMALI"

Afganistan’dan ve dünyanın her yerinden kadınlar ne yapmalı? Afgan kadınlara çağrınız nedir?

Her şeyden önce, ABD hükümetinin geri çekilmesinin ve Taliban ile anlaşmasının karşısında, dünyanın her yerinden Afgan halkıyla dayanışma gösteren, özgürlüğü savunan insanlara şükranlarımızı sunmak istiyoruz.

Afgan kadınlar ve dünyanın geri kalanındaki diğer kadınlar, Afganistan’da köleleştirilmiş kız kardeşlerini unutmamalı. Dünyanın diğer yerlerindeki kadınlar bizim kuvvetli sesimiz haline gelebilirler çünkü Taliban şimdiden kadınların ve medyanın sesini bastırmaya başladı. Taliban vahşileriyle yaptıkları kirli anlaşmalara devam etmemeleri için hükümetlerine baskı yapabilirler.

"DÜŞMANIMIZ ORTAK"

Türkiye de ABD ile havaalanı kontrolü konusunda anlaştı, şimdi bölgedeki kendi çıkarları için Afganistan’da varlık yaratmaya çalışıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı da Taliban liderlerinin açıklamalarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. Türkiye’deki kadınlara bir çağrınız var mı?

Elbette ki Türkiye, Afgan oyununda ana oyuncu haline geliyor. Türkiye hükümetinin, özellikle Erdoğan’ın, Taliban’ın Godfather’ı (vaftiz babası) gibi davrandığı kesin. Ayrıca Erdoğan hükümeti, neo-Osmanlı İmparatorluğu’nu Afganistan’da da yaymak istiyor. ABD projesinin ikinci aşaması da Afganistan’daki IŞİD güçlerini Çin, Rusya ve İran gibi rakip ülkelere karşı güçlendirmek. Türkiye hükümeti de IŞİD savaşçılarının Orta Doğu’dan Afganistan’a taşınması konusunda ABD’ye güçlü bir el verecek.

Bu nedenle, başta kadınlar olmak üzere, Türkiye’nin ve Afganistan’ın özgürlüğü savunan halklarına seslerimizi ve mücadelelerimizi birleştirme çağrısında bulunuyoruz, çünkü sahip olduğumuz düşman ortak.

ÖNCEKİ HABER

İllere göre haftalık vaka sayıları açıklandı (21-27 Ağustos)

SONRAKİ HABER

Baş temsilciyi ölümle tehdit eden Teknik İplik patronu gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa