Bursa Tabip Odası Başkanı Türkkan: Veriler saklanarak pandemiyle mücadele edilmez
Pandemideki son durumu ve 18 ayın ardından okulların açılmasını Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan ile konuştuk.
Alpaslan Türkkan | Fotoğraf: Evrensel
Uğur ÖKDEMİR
BURSA
Pandemi nedeniyle 18 ay kapalı kalan okullar bugün açıldı. Okullarda alınan önlemleri ve pandemi ile yürütülen mücadeleyi Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan ile konuştuk.
Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, okulların açık tutulabilmesi için gerekli önlemleri sıralarken, son günlerde artan hekim istifalarına da değinerek, salgınla mücadelenin daha çok hastanelerde ve sağlık kurumlarında yürütüldüğü bir ortamda, iş yükü zaten fazla olan hekimlerin bu yüklerinin daha da arttığını ve hekimlerin tükenme noktasına geldiğini söyledi.
BURSA’DA HER GÜN BİR HEKİM İSTİFA EDİYOR
Türkiye’deki tabip odalarından aldıkları bilgiler doğrultusunda hekim istifalarında artış olduğunu gözlemlediklerini söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, “Bursa için bu sayı günde bir. Her gün bir arkadaşımız kamudan istifa ediyor ve mesleğine özel sektörde devam ediyor. Toplumda hekimlerin mesleği bıraktığı ve meslekten kaçtığına dair algı oluşmamalı. Hekimlik bir yaşam tarzıdır ve ömür boyunca sürer. 53 hekimin iki ayda istifa ettiği bir ortamda ve istifaların sürmesi durumunda özellikle az sayıda hekimin hizmet verdiği sağlık kurumlarında sıkıntıların olması beklendik bir durum.” dedi.
ARTAN İŞ YÜKÜ VE KÖTÜ YÖNETİM İSTİFALARIN NEDENLERİNDEN
Hekimlerin neden istifa ettiğine değinen Türkkan, “Hekimler artan iş yükü ve bu iş yükünün artışına karşın kötü yönetim nedeniyle kamudan ayrılıp özel sektöre geçiyorlar. Salgınla mücadelenin daha çok hastanelerde ve sağlık kurumlarında yürütüldüğü bir ortamda zaten iş yükü fazla olan hekimlerin iş yükü daha da arttı. Hekimler tükenme noktasına geldi. Salgınla sahada mücadele edilmesi gerekiyordu. Ne yazık ki hastanelerde hasta bireylerle mücadele edilmeye çalışıldı. Bu da hekimlerin kötü ve yoğun çalışma, uzun mesailerle tükenmesine neden oldu. Performansa dayalı ödemeler, maaşa yansımayan ödemelerin yanı sıra basında yansıdığının çok çok tersine çok daha düşük ücretlerle çalışan hekimlerin istifa ediyor olmasını anlıyoruz.” dedi.
PANDEMİDE YAPILMASI GEREKEN EN SON ŞEY OKULLARIN KAPATILMASI
Okulların kapatılmasının pandeminin yavaşlamasına ve olgu sayısının azalmasına neden olmadığını vurgulayan Türkkan, “Okullar en son kapatılan yer olmalıydı ama ilk kapatılan yer oldu. Pandemide çocukları okullarına göndermedik. Çocukları, gençleri ve yaşlıları eve kapattık ama çalışanları işlerine yolladık, üstelik aşısız. Pandemide yapılması gereken en son şey okulların kapatılmasıdır. Pandemi nedeniyle çocukların birçok sorun yaşadığını biliyoruz. Çocuklar bedensel zihinsel birçok sorun yaşadılar. Uyku sorunu yaşadıklarını, isteksizleştiklerini, kaygılarının arttığını ve çocukların yalnızlaştığını gördük. Bunun yanı sıra çocukların evde istismara uğradığını, şiddet gördüğünü ve bu olumsuzluğun aileye yansıdığını, kadına yönelik şiddetin arttığını, boşanmalara neden olduğunu gözledik.” şeklinde konuştu.
Okullar uygun koşullar sağlanarak açılmalı ve olabildiğince açık tutulmalı diyen Türkkan, “Ama altını çizerek söylüyorum uygun koşullar sağlanarak. Çocuklar okuldan uzak bırakıldığında zihinsel, bedensel ve sosyal etkilerin yanı sıra fiziksel sorunlar yaşadı. Zaten Türkiye’deki çocuklar için önemli bir sorun olan obezite artı. Gelecekteki yaşamlarını tehdit edecek metabolik hastalıkların temeli atılmış oldu bu sayede.” dedi.
SINIFLAR 15, 20 DAKİKADA BİR HAVALANDIRILMALI
Pandemide hastalanan ve hayatını kaybedenlerin yoğun bir biçimde toplumun belli bir kesiminde öbeklendiğini gördüklerini söyleyen Türkkan, “Çocuklar arasında da bir eşitsizlik olduğunu görüyoruz. Daha çok sosyoekonomik yapısı düşük toplum kesimlerin çocuklarının etkilendiğini gördük. Bu durum var olan eşitsizliği daha fazla derinleştirdi. Bu durum ülkenin geleceği için büyük bir tehlikedir. Ne yapılmalı? Okulların açık tutulması için pandeminin başından beri söylediğimiz maske, mesafe ve hijyen çok değerli bundan vazgeçemeyiz. Bunlara bir de havalandırma eklemeliyiz. Okullarda bu koşullar sağlanmalı ve çocuklar öbekleşeceği ortamlardan uzaklaştırılmalı. Sınıflar kalabalık olmamalı, özellikle devlet okulları için böyle bir risk olduğunu gözlüyoruz. Her 15, 20 dakikada sınıflar havalandırılmalı” dedi.
KOVİD-19’DAN AŞI İLE KORUNABİLİRİZ
Kovid-19 hastalığından aşı ile korunulabileceğini vurgulayan Türkkan, “Yüzyıllar boyunca çocuklarımızı kızamıktan aşı ile koruduk, ölmelerini engelledik. Su çiçeğinden, difteriden, boğmacadan aşıyla koruduk. Yüzyıllar boyunca aşılar sayesinde insanlık gelişti. Aşıyla korunulabilir bir hastalıktan, Kovid-19’dan bahsediyorum. Elimizde böyle bir araç varken okullarda öğretmenlerin ve çalışanların aşılanmış olması gerekiyor. 12 yaş üzerindeki çocukların aşılanmış olması gerekiyor. Okullar açıldı ama 12 yaş üzeri çocukların aşılı olmadığını biliyoruz. Bu bir tehlike, buna dikkat çekmek istiyoruz. Çocuklarımızın, öğretmenlerimizin ve okullarda çalışan personelin aşılanması bir an önce sağlanmalıdır” dedi.
AŞI KARŞITLIĞINA KARŞI YÖNETİCİLER SORU İŞARETLERİNİ GİDEREMEDİ
Aşıyla ilgili zaman zaman tereddütler konusunda kendisine de sorular geldiğini söyleyen Türkkan, “En son geleni şaşkınlıkla karşıladım ve cevap veremedim. Bilimle akılla örtüşmeyen bir durum aşı olanların 3 yıl sonra öleceği söylentisi. Bu yaygın bir söylentiymiş. Bunun ne akılla ne bilimle örtüşen yanı yok. Bilimsel çok sayıdaki çalışma aşının zararının olmadığını, Kovid-19 geçirenlerde çok daha büyük tehlikelerin yaşandığını, aşı olanlarda tehlikenin çok düşük olduğunu ya da olmadığını gösterdi bize. Aşı ile ölen hiç yok, kısır kalan yok, aşının içinde çip yok. Aşının zararlarını abartarak toplumda bir aşı karşıtlığı yaşanıyor. Burada şunun altını çizmek gerekiyor. Bu toplum aşı tereddüdü yaşamıyor olmalıydı. Yetkililer ve bilim insanları çok net bir şekilde bu tereddüdü yıkmış olmalıydı. İnsanlara anlatmış olmalıydık biz aşının zararının olmadığını. Kovid-19’un aşıdan çok daha zararlı olduğunu ne yazık ki yöneticilerin bunu beceremediğini” söyledi.
VERİLER BİLİM İNSANLARINDAN SAKLANDI
Bilim insanları olarak Kovid-19 ile ilgili mücadelede çok büyük sıkıntılar yaşadık ilk günden beri diyerek devam eden Türkkan, “Çünkü bilgi saklandı. Bir halk sağlıkçı olarak salgınla mücadelede mutlaka bilmek zorunda olduğum başlıkları öğrenmek istedim. Öncelikle kimin hasta olduğunu bilmek isteriz, yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, gelir durumu ne bunları bilmek zorundayız ama hiçbir zaman öğrenemedik. Bu kişi nerede hastalandı, hangi insan grupları hangi coğrafyada daha yoğun hastalanıyor? Harita yayınlanıyor maviler, kırmızılar bunu ben en ince ayrıntısına kadar sokak bazına apartman bazına kadar bilmem gerekiyor ki mücadele edebileyim. Zamanı mutlaka bilmek zorundaydık. Hangi gün hangi saat aralığında hasta oluyor insanlarımız? Yani biz kişi, yer, zaman değişkenliğini biliyor olabilsek çok daha iyi öngörerek yönlendirme yapabilirdik.” dedi.
BİLGİLER SAKLANDIKÇA PANDEMİYLE MÜCADELE KÖR DÖVÜŞÜNE DÖNER
Bilgiler kimde var bilmiyoruz diyen Türkkan, “Bu bilginin yöneticilerde olması gerekiyor. Ama Bilim Kurulu’nda bu bilgi yok. Bilim Kurulu’nda, bilim insanlarında bu bilgi yoksa pandemiyle mücadele kör dövüşüne döner. Bazen veri sundular bazen sunmadılar az önce söylediğim veriler sunulmadı. 23 Kasım’dan beri günlük rapor sunulmuyor. Haftalık rapor sunuyordu Bakanlık, Ekim 2020’den beri sunulmuyor. 3 Temmuz’dan itibaren de toplam test sayısı, toplam vefat sayısı, toplam vaka sayısını sunmuyor. Verileri bizimle tam paylaşmıyor. Bilim insanları bunu bilmezlerse geleceği öngöremez ve modelleme yapamaz. Ne yapıyoruz? Veri sunan ülkelerin verilerini toplayıp değerlendirip Türkiye için bir model oluşturup yol haritası çizmeye çalışıyoruz. Böyle pandemiyle mücadele olmaz. Tüm verilerin bilim insanlarıyla toplumla açık bir şekilde paylaşılması gerekiyor.” dedi.
2020 ve 2021 yılı günlük ölümler grafiğini çıkardıklarını ifade eden Türkkan, “Ölüm ve vaka sayılarında ciddi bir artış var. Ama ne yazık ki toplumda bu rakamları yalanlayan bir rahatlık görüyoruz. Hiç rahatlığa gerek yok. Korunma önlemlerini, özellikle aşıyı çok ciddiye alarak uygulamamız gerekiyor.” çağrısında bulundu. (Bursa/EVRENSEL)