Aşı karşıtlığı ya da mayın tarlasında yürümek…
Aşı karşıtlığı, pandeminin ciddiyetini anlamama, hatta hastalığı tümüyle inkara varan bir yanılsama ile sürüyor. Bu durum çıplak ayakla mayın tarlasında gezmeye benziyor.
Fotoğraf: DHA
Dünyada bir İzmir yok oldu! Pandemi nedeniyle dünyada bugüne kadar gerçekleşen yaklaşık 4.5 milyon can kaybıyla, ölüm sayısı İzmir nüfusuna ulaştı. Halen pandemi nedeniyle dünyadaki günlük 10 bin ölümün 250’den fazlası da ülkemizde gerçekleşmektedir. Covid-19’un kesin tedavisi henüz bulunamasa da etkili aşıların erkenden geliştirilmiş olması bilim insanlarının başarısı olduğu kadar, insanlığın da büyük bir şansıdır. Ancak bir yandan aşı adaletsizliği nedeniyle dünya nüfusunun neredeyse yarısı aşıya ulaşamazken, diğer yandan aşıyı bulmasına rağmen aşı yaptırmayan ve aşıya ulaşamayanlarla aynı kaderi yaşayan milyonların varlığı hastalıkla baş etmede en önemli iki sorun olarak görünüyor.
Aşı karşıtlığı veya kararsızlığı, günümüzdeki geçerli bilimsel bilgiye dayanmayan bazı söylem, önyargı ve inanışlar nedeniyle hiç aşı olmama veya erteleme davranışıyla sonuçlanan tutumlardır. Tabi bu tutumun virüsün ekmeğine yağ sürdüğü, önlenebilir ölümlerin artması, hasta sayısının yükselmesi, hastanelere başvuruların çoğalması ve gereksiz sağlık harcamalarının artması gibi katastrofik sonuçları olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre, aşı karşıtlığı en önemli 10 sağlık tehdidinden biridir. Peki, kimlerdir bu aşı karşıtları ve ne gibi gerekçeleri vardır? Genel olarak aşı karşıtı grupların sosyokültürel özellikleri ve karşıtlık gerekçeleri açısından homojen olmadığı açıktır. İçlerinde Türk Tabipleri Birliği (TTB)’den ceza almış tıp profesörleri, hekimler gibi az sayıda sağlık çalışanları bulunduğu gibi, hemen her meslek ve eğitim düzeyinden kişiler bulunmaktadır. Böylesine büyük bir farklılığın, adeta bir futbol takımı taraftarlığı gibi, aşı karşıtlığında buluşması oldukça ilginçtir.
Aşı karşıtlığının gerekçeleri de hayal gücünün sınırlarını zorlayan komplo teorileriyle dolu, tutarsız, ilişkisiz, bazen eğlenceli veya ıstırap verici olabilmektedir. Dünya nüfusunun azaltılması programları, Rockefeller ailesinin yüzyıllık planları, Bill Gates’in gizli emelleri, chip takılıp izlenme, emperyalizmin oyunu gibi politik ve sosyal gerekçeler yanında; genetiğimizin değiştirilmesi, kobay olarak kullanılmamız, ilaç endüstrisinin kâr motivasyonu, gelecekteki yan etkiler, üreme yeteneğinin kaybı, şimdiden bilinemeyecek hastalıklara yol açması, enjektörde ne olduğu belirsiz, etkisiz, hatta zararlı sıvının varlığı gibi tıbbi ve nispeten tartışılabilir gerekçeler bunlardan bazılarıdır. Aşı karşıtları aslında bu iddialarıyla mevcut hükümeti de dolaylı olarak suçlamış oluyorlar. Çünkü aşı karşıtlığının gerekçesi olan bu “kötülükler” halkımıza reva görülüyorsa, bunları engelleyecek olan hükümet de ya göz yumuyor ya da görevini yapmıyor demektir. Üstelik de bu gruplar aylardır hükümeti uyardıkları halde. Dolayısıyla farkında olmasalar da aşı karşıtları aslında hükümet karşıtı bir pozisyondadırlar. Kaldı ki TTB’ye sürekli muhalefet eden Sağlık Bakanlığı bile, aşı konusunda TTB saflarına geçmişken, aşı karşıtları sadece hükümetin değil TTB’nin de karşısında yer almaktadırlar.
Aşı karşıtlarının iddialarında kullandıkları bilgiler, kendi araştırmalarıyla ürettikleri bilgi değil, tam tersi, aşıyı bulan günümüz tıbbının ürettikleri bilgilerdir. Böylece bilimselliğe ve dürüstlüğe aykırı biçimde, günümüz tıbbının araştırma sonuçlarını manipüle ederek kendilerine gerekçe yaratmaktadırlar.
Günümüzde infodemi (yanlış bilgi salgını) etkisindeki bireyler, pek çok temelsiz iddiaya kolayca inanmakta, doğruluğunu araştırmamaktadır. İnanmak temel ölçüt olmuştur ve “doğru”, gerçeği temsil eden şey değil, inanılan şeydir. Kısaca “İnandığım şey doğrudur” yaklaşımı ile farkında olmadan bilgi alanından çıkıp, inanç alanına girmektedirler. Bu durum işleri daha da karmaşık hale getirmekte ve bireyin aşı karşıtı inancını değiştirmek zorlaşmaktadır. Devlet ricalinin sıkça aldatılma hikayeleri varken, ya da bir partiye verilen 6 milyon oy, 6 milyon kandırılma olgusuyla açıklanırken, bir aşı karşıtı bireyin, gerçekte temelsiz olan bu fikrini bile değiştirmenin bu denli zor olması, sorunu daha da çarpıcı kılmaktadır.
Aşı karşıtları için pratik bir öneri;
Aşının etkili olup olmadığını, yan etkilerini, risklerini hiçbir teknik bilgiye gerek olmadan, gayet ikna edici bir şekilde hayatın içinden alabiliriz. Nasıl mı? “Hekimlerin, aşı olma davranışları ve sonuçlarını izleyerek”. Aşıların riski, zararı olsa, bunu ilk bilecek ve aşıdan kaçınacak olanlar hekimlerdir. Kimse, hekimlerin zararını bile bile kendilerine ve ailesine aşı yaptırdığını iddia edemez. Pandemi nedeniyle hayatını kaybeden 450 sağlık çalışanından 179’u hekimdi. Aşılamanın başlamasıyla hekim ölümleri tamamen durmuştur. Çünkü hekimler hızla aşı olmuşlardır. Özellikle 3. doz aşının başladığı temmuz ayından sonra, ölen 7 hekimin ortak özelliği, maalesef aşısız veya eksik aşılı oluşlarıdır. Temmuzdan sonra tam aşılı olup da ölen hekim yoktur. Karar sizin!
Sonuç olarak;
İyi yönetilmeyen bir pandemi dönemindeyiz, hastalığa yakalanan her 100 kişiden 2-3’ü ölüme gidiyor. Aşı karşıtlığı, pandeminin ciddiyetini anlamama, hatta hastalığı tümüyle inkara varan bir yanılsama ile sürüyor. Bu durum çıplak ayakla mayın tarlasında gezmeye benziyor, bir süre mayına basmadan yürüme şansınız olabilir, ama orada mayın olmadığı anlamına gelmiyor. Yaşam, riske edilmeyecek kadar güzel ve değerli. Hastalanınca hekimlere başvurup, önerilen ilaçları gerektiğinde aylarca, yıllarca kullananların, aşı konusunda hekim tavsiyesine uymamaları, kendilerini bir güvensizlik çemberine hapsetmeleri gerçekten acı bir çelişkidir. Aşıyı üreten firmaların, Türkiye’de satılan ve devletin bedelini karşıladığı onlarca ilacı var ve her gün binlerce kutu ilacı hastalar alıp kullanıyor.
Akılcı ve bilimsel gerekçesi olmayan aşı karşıtlığı ölümlere yol açarken, her yıl 6 milyon çocuğun hayatı aşılar nedeniyle kurtarılmakta, fıtrat bozulmaktadır.
Sevgili aşı kararsızı, tarafsızı, erteleyeni, çekingeni, tereddütlüsü ve de aşı karşıtı;
Karşıt olmak için, dünyada öyle kötülükler var ki, aşıya karşı olmaktansa;
Sömürüye, adaletsizliğe karşı ol, savaşa, şiddete karşı ol, faşizme karşı ol…
- Suç ve ceza ekseninde hastalar 12 Ekim 2022 09:07
- Hekimliğin “gelir” ile imtihanı 21 Eylül 2022 09:27
- Köprü 08 Eylül 2022 09:30
- Diktatörlüğe tarihsel ve “tıbbi” bakış 02 Eylül 2022 09:02
- Süpermenlik ile Don Kişotluk arasında bir tıp uzmanlığı 25 Ağustos 2022 11:03
- Cadı avı 17 Ağustos 2022 11:23
- Siyah mantar 10 Ağustos 2022 11:29
- Komünist Ali 05 Ağustos 2022 13:08
- Sağlıkta şiddet ve yanlışlar 27 Temmuz 2022 11:52
- Adli tabip 20 Temmuz 2022 13:13
- Asacaksın bu doktorları! 13 Temmuz 2022 04:16
- Bedo - Hamido sarkacında çocukluk 06 Temmuz 2022 10:43
- Bedenin külleri 29 Haziran 2022 11:07
- Sifilis: Siyasallaşmış bir hastalık 22 Haziran 2022 11:45
- Radyum kızları, silikozis erkekleri 15 Haziran 2022 09:15
- Ahlak, Vicdan ve Umut 01 Haziran 2022 12:25
- Üç darbe, üç yasa 25 Mayıs 2022 03:50
- Azaplık, memuriyet, 23 sentlik askerlik 17 Mayıs 2022 23:38
- Topal Koca 11 Mayıs 2022 07:50
- Ölüm cezası: Organize kötülük 04 Mayıs 2022 07:55
- Hitler’in Mirası 27 Nisan 2022 06:39
- Kır Çiçekleri 20 Nisan 2022 06:49
- Hekimlik kutsal mıdır? 13 Nisan 2022 04:44
- Vebanın düşündürdükleri… 06 Nisan 2022 05:54
- Diyarbakır-Frankfurt hattı 30 Mart 2022 05:27
- Hekimbaşı 23 Mart 2022 07:15
- Derdini Marko Paşa’ya anlatmak… 16 Mart 2022 07:45
- Hekim sorumluluğu ve Pastör 09 Mart 2022 07:33
- Gerçeğin çokluğu, hakikatin tekliği 02 Mart 2022 06:19
- Tıbbın dönüşümünden notlar 23 Şubat 2022 04:45
- Sürek avı 16 Şubat 2022 06:42
- Ölümsüzlüğe dair… 09 Şubat 2022 06:06
- Toplumsal eşitsizlik ve ölü bebekler 02 Şubat 2022 04:44
- Zakkumun kökü 26 Ocak 2022 04:12
- Çukurova 19 Ocak 2022 07:03
- Diyardan gitmek 12 Ocak 2022 04:47
- Robot hakları 29 Aralık 2021 04:54
- Sinan 22 Aralık 2021 05:37
- Stetoskop ve G(ö)rev 15 Aralık 2021 05:06
- Her göç bir hikayedir! 08 Aralık 2021 03:58
- Futbol, faşizm, felsefe 01 Aralık 2021 08:39
- Neşter, yaşam ve ayak üstü karşılaşmalar… 24 Kasım 2021 04:30
- Cemile 17 Kasım 2021 03:43
- Gerçeğin şamarı 10 Kasım 2021 06:08
- Güvenin kırılgan tarihi 03 Kasım 2021 07:11
- Mutluluğun zor halleri 27 Ekim 2021 06:04
- Kuş gribi, kötü yönetim, Bulut… 20 Ekim 2021 05:52
- Sağlığım sermayemdir 13 Ekim 2021 02:30
- Tıbbın evrimi, Hipokrat ve hekimlik 06 Ekim 2021 05:49
- Yeşil Kart, küçük Amerika 28 Eylül 2021 23:30
- Havuz problemi 21 Eylül 2021 23:35
- 12 Eylül, iki çocuk, bir doktor… 14 Eylül 2021 23:19