Barajsız seçim demokratik temsil
İktidar, seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi ve seçim sisteminin değiştirilmesi çalışmalarını hızlandırdı. Muhalefet, ‘İktidarın çıkarını değil demokratik temsili sağlayacak değişiklik’ istedi.
fotoğraf:pexels
Birkan BULUT
Ankara
AKP-MHP ittifakı seçim barajının yüzde 7 olması konusunda anlaştığını duyururken, oylama ve sayım yöntemlerine ilişkin de bazı değişiklikler üzerine de çalışıyor. Seçim yasası tartışmalarını konuştuğumuz muhalefet partileri ise Cumhur İttifakının yeniden seçilmenin yollarını aradığına dikkat çekiyor.
CHP “iktidarlar seçim yasalarıyla oynamaya başlıyorsa kendini kurtarmaya çalışıyor demektir” derken, İYİ Parti ise en fazla yüzde 5 baraj ve Türkiye milletvekilliği öneriyor. HDP, EMEP ve Sol Parti ise 12 Eylül darbesinin kalıntısı seçim barajının tamamen kaldırılması gerektiğini vurguluyor.
‘REFERANDUMDA BARAJI KALDIRMAYI SAVUNUYORLARDI’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek seçim barajı tartışmalarına şöyle yanıt verdi: “Güya demokrasiyi dilinden düşürmeyen iktidar 20 yıldır 12 Eylül darbesinin kalıntısıdır. Demokrasi ayıbı seçim barajını kullanıyor. Neden? Üstelik seçim barajı Anayasa sorunu da değil. Yasayla değiştirilebiliyor. Cumhur İttifakı, 2017 yılında yapılan referandum öncesinde tek adam rejimini nasıl savunmuştu: ‘Barajı kaldıracağız!’ Şimdi yapılan açıklamalar şaka gibi. Yüzde 7 diye barajı lütuf gibi sunuyorlar. Hükümet Meclis içinden çıkmıyorsa istikrar gerekçesiyle baraja ihtiyaç yoktur. Hükümet, bakanlar, Meclise karşı sorumlu değil. Meclisten güvenoyu alma zorunluluğu da yok. O zaman neden barajı savunuyorlar? Seçmen tercihi Meclise en yüksek oranda yansımalı. Bir de iktidarlar seçim yasalarıyla oynamaya başlıyorsa kendini kurtarmaya çalışıyor demektir. Yani gidicidir aslında. Ama ne yaparlarsa yapsınlar yasaların üzerinde kalem oynatarak kendilerini kurtaramazlar. Ama erken ama zamanında ilk seçimde biz iktidara geleceğiz. 12 Eylül darbe hukukunu mevzuattan arındıracağız.”
İYİ PARTİ: EN FAZLA YÜZDE 5 OLMALI
İYİ Parti ise seçim barajının en fazla yüzde 5 olması ve Türkiye milletvekilliği uygulamasını öneriyor. İYİ Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, her görüşün Mecliste temsil edilmesini istediklerini belirterek, “Bunun için yüzde 5’lik bir baraj olacaksa yanında Türkiye milletvekilliği olmalıdır. Yani 100 milletvekilini Türkiye milletvekili olarak ayıracaksınız. 100 milletvekili her partinin aldığı oy oranında belirlenecek. Yüzde 1 oy alan bir partinin bir milletvekili olabilecek. Baraj yüzde 7 olursa mesela yüzde 4 oy alan partinin milletvekili olmaz ama bu yolla parlamentoda temsil edilebilecek” dedi. Seçim sisteminin değişmesi durumunda adil bir seçim için dikkat edeceklerini söyleyen Paçacı, seçim kurullarında her şeyin usule uygun olarak yapılması konusunda çaba harcayacaklarını söyledi. Seçim Yasası’nda bir değişiklik için bütün partilerin çalışmanın içinde yer alması gerektiğini belirten Paçacı, “Maalesef Cumhur İttifakı kendi arasında paslaşarak bir yasa çıkarmaya çalışıyor. Sanıyorum Seçim Yasası’nı da kendi konumlarına avantaj sağlamak için değiştirmek istiyorlar ama boşuna bir çaba. Geçmişte Anavatan Partisi de bunu yapmış ama sonuç alamamıştı” dedi.
HDP: SEÇMENİMİZE GÜVENİYORUZ
HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, “Biz aslında barajsız bir seçim istiyoruz” dedi. Eğer baraj olacaksa da Avrupa Birliği standartlarında olması gerektiğini belirten Oluç, “Barajsız seçimin temsilde en adaletli yöntem olacağını düşünüyoruz. Bizim HDP olarak baraj tartışmamız yok ve bu konuda söylenenleri ‘Cambaza bak’ tartışması olarak görüyoruz İktidar, Mecliste çoğunluğu sağlayabilmek için kendi ihtiyaçları üzerinden tartışıyor. Bu iktidar 12 Eylül darbesiyle birlikte seçim yasası ve siyasi partiler yasasını demokratikleştirmek için bu tartışmayı yapmıyor. O yüzden diğer maddeleri görmek gerekiyor. İktidarın ihtiyacı doğrultusunda bir değişiklik hazırlanıyor. Ancak iktidarlar ne zaman yasalarla oynasa kaybetmişlerdir” dedi. HDP üzerine sürdürülen tartışmalara cevap verme ihtiyacı duymadıklarını ve baraj sorunları olmadığı belirten Oluç, “Seçmene güveniyoruz. Seçmen, HDP’yi demokratik siyasetin önemli bir parçası olarak gördüğü ve Mecliste olmasını istediği için oy kullanıyor” dedi.
İl seçim kurulu başkanının YSK tarafından belirlenmesi yönündeki çalışmanın seçim güvenliğini etkileyeceğini ifade eden Oluç, iktidarın YSK atamalarıyla çoğunluğu elinde tuttuğunu ve sandık güvenliğini tartışmaya açacak adımlar peşinde olduğunu söyledi. İktidarın oyları düşmesine rağmen parlamentoda çoğunluğu sağlama arayışında olduğunu belirten Oluç, “Seçim güvenliği açısından muhalefetin ortak davranması, Meclis dışında da partiler, STK’ler, yurttaş girişimleriyle uyanık olması gerekiyor. Umarız muhalefet bir bütün olarak yapılanın farkındadır” dedi.
EMEP: SEÇİME NORMAL KOŞULLARDA GİRMEK İSTEMİYORLAR
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, tek adam yönetiminin normal koşullarda bir seçim sürecine girmeyeceğinin ortada olduğuna dikkat çekerek, iktidarın faşist rejimin inşası yolunda ilerlediğini dile getirdi. Akdeniz, “Seçim yasası ve barajın değiştirilmesi, buna müteakip yeni anayasa taslağının belki de referanduma sunulması yoluyla halkın değişim beklentisi gericiliğe yedeklenmek isteniyor. Şu ana kadar en somut adım barajın yüzde 7’ye indirilmesi teklifinde görüldü. Burada bir yandan MHP’yi baraj altında bırakmama kaygısı var; diğer yandan da HDP’nin yüksek oranda oy almamasını ve mümkünse baraj altında bırakmayı hedefliyorlar” dedi. EMEP’in darbelere de darbe yasalarına da sonuna kadar karşı olduğunu kaydeden Akdeniz, 12 Eylül’ün kalıntısı olan yüzde 10 baraj sisteminin tamamen kaldırılması gerektiğini söyledi. Seçmen iradesinin önündeki tüm engellerin kaldırılarak barajın sıfırlanması gerektiğini belirten EMEP, gerçek demokrasi ve halk egemenliği için demokratik anayasa ve kurucu meclis vurgusu yaptı.
İl seçim kurulu başkanı atamasında konuşulan değişikliğin seçim güvenliğini etkileyeceğini ifade eden Akdeniz, mühürsüz oyların sayılması, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi gibi olayların seçim güvenliğine dair kaygıları da artıran gelişmeler olduğunu söyledi. Ancak seçimin güvenliğinin halkın en geniş örgütlülüğünden geçtiğini dile getiren Akdeniz, “Biz adil seçim platformu gibi girişimlerin olumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu çalışmalara da katılacağız. Ayrıca iktidar için ‘İlk seçimlerde gidecekler’, ‘Aman sokağa inmeyin, ‘Provokasyona gelmeyin’ diyenler; özellikle Millet İttifakından gelen bu yaklaşımın da aslında seçim ve sandığı denetleyecek olan halkın iradesini geri çektiğini düşünüyoruz. Sokakta ,fabrikada, üniversitede ve emekçi mahallelerinde halkın mücadelesiyle birleşmiş bir seçim hazırlığı için; partimizin örgütlenme çalışması bu doğrultadır” dedi.
SOL PARTİ: BARAJIN YÜZDE 7’YE DÜŞMESİNİN DEMOKRATİK BİR ANLAMI YOK
Sol Parti Başkanlar Kurulundan Önder İşleyen de iktidarın en az oyla en yüksek orana ulaşabilecek ve seçim sonuçlarını önceden tayin edebilecek çok yönlü bir arayışları olduğunu belirterek, “Mücadelede hesaba katılması gereken hamleler olmakla birlikte toplumdaki AKP’ye karşı dalganın matematik hesabına sıkıştırılamayacağını da akılda tutmak gerekir. Yüzde 7 barajı ilk olarak MHP’ye yönelik bir tasarruf olarak gözüküyor. Aslında son kertede iktidara yararı artık tartışılır bir ittifakın kendi içerisinde bir pazarlığının sonucu olarak görülse de bu çözümü de seçimi kazanmaya yönelik yegane bir hamle olarak yorumlamak anlamlı olmaz. Saray rejimini, bugün artık her krize muktedir, cebinde onlarca çözüm olan bir parti olarak değil, kendi çıkarı için bile güçlü bir çözüm üretebilme kabiliyeti bulunmayan, ittifak gerilimleri arasında politika ve strateji üretme krizi yaşayan bir aktör olarak görmek gerekir” dedi. Barajın 10’dan 7’ye düşmesinin demokrasi açısından bir anlamı olmadığını ifade eden İşleyen, şu anda güya başkanlık sistemine karşı olan siyasi partilerin kendilerinin de bir tür başkanlık sistemiyle yönetildiğini söyledi. Parti başkanlarının ‘İktidara gelince şunu yapacağım, bunu yapacağım’ diyerek Erdoğan gibi konuşmaktan kendisini alamadığını belirten İşleyen, “O nedenle bu tartışmanın barajın sınırının ötesinde, barajın sıfırlanmasından başlayarak tüm seçim ve Siyasi Partiler Yasası’nın tutarlı bir demokratikleşmeye, halkın inisiyatif ve katılımına dayanan bir anlayışla değiştirilmesi gerekiyor. Bizce, 12 Eylül’ün ürünü olan seçim barajı bütünüyle kaldırılarak halkın doğrudan temsili sağlanmalıdır” dedi.
YSK’nın referandumda mühürsüz oylar, yerel seçimleri İstanbul’da tekrar ettirmesinin Türkiye’de seçim sisteminin ne raddeye kadar tehlikeye atılabileceğinin göstergeleri olduğunu anlatan İşleyen, “Seçim güvenliğinin sağlanabilmesinin yolu bu yüzden geçmişte de bugün de halkın seferberliğinden geçiyor. Oyunu verecek olan halkın, oyuna sahip çıkmasıyla, YSK üzerinden gerçekleşebilecek bir müdahalenin önüne geçilebilir. Türkiye’de toplumsal muhalefet artık seçim güvenliği konusunda tecrübeli” dedi.