Eğlencenin ortasındayız, eğlenmeye ne paramız ne de zamanımız var!
İnsan sirkülasyonun oldukça yoğun olduğunu belirten emekçiler hem Kadıköy’ü hem de yaşamlarını anlattı.
Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul
Kadıköy’ün dolambaçlı sokaklarındaki rengarenk sokak sanatlarıyla süslü binalarda butikler, popüler kafeler ve restoranlar bulunur. Sokaklara atılan masalarda yemekler yenilir, içkiler içilir. Kimileri için eğlence merkezi olan Kadıköy, işçiler için ‘iş yeri’. Gün doğumuyla birlikte emekçi semtlerinden Kadıköy’ün yolunu tutan işçiler, gece boyunca yenilip içilen mekanların çöplerini toplayıp temizleyecek, sokak ve caddeleri tekrar en temiz hale getirecek. İnsan sirkülasyonun oldukça yoğun olduğunu belirten emekçiler, Kadıköy’ü sabahları hayalet şehre benzetiyor.
Sonbahar kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Kapıdan çıkmasıyla gömleğinin açık düğmelerinden giren rüzgar, boynuna sarılmış uykuyu aldı götürdü. Sokakta kendinden başka üç beş insan ya var ya yok. Yandaki arsada uyuyan köpekler sıra sıra dizilmiş kayaları andırıyor. İndiği minibüs durağı kalabalık. Yeni yeni uyananlar ve henüz uyanamamış olanlar, günün ilk sigaraları Kadıköy arabasının durağa yanaşmasıyla söndürülüyor. Sıkış tepiş doldurulmuş minibüsteki yolculuğu Kadıköy’ün en işlek caddelerinden birinin başına gelince sonlanıyor. Elinde süpürgesi, küreği, karşısında deniz ve rıhtım. Geceyi bitiremeyenler köşe başlarında, bir eli karnında, bir eli duvarda, midesindekiler kaldırım kenarında. Kendi gibi sabahların müdavimi şarapçılar, berduşlar, bir tek onlar dışarıda. Saatler geçti, güneş alnına vurmadı süpürgecinin. O yürürken gün, arkasından doğacak, sırtında taşır gibi indirecek güneşi, rıhtıma.
"EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN OLDUĞU YERDE BU İŞİ YAPMAK ZOR"
Gün boyu eğlencenin süreceği sokakları aklayıp paklayan, 12 yıldır Kadıköy Belediyesinde çalışan süpürgeci, Kadıköy’ün derdi bitmez diyerek başlıyor anlatmaya:
“Burada gün boyu eğlence var, her yer bira, rakı şişeleri… Tamam insanlar eğlenecek ama sağda solda kırılan şişeleri, etrafa saçılan pislikleri biz temizliyoruz. Sabah 6’da iş başı yapıyoruz, kimisi masada sızıp kalmış, bizim gürültümüze uyanıyorlar. Bu saatte ne temizliği deyip laf atabiliyor. Esnaf belli saatlerde 'Benim müşterim oturuyor, bu saatte temizlik olur mu' diyor. Vatandaş 'Bu saatte olur mu' diyor. Biz hangi ara temizleyeceğiz. 2 dakika önce temizlediğin yeri 2 dakika sonra temiz bulamazsın Kadıköy’de, iş yükü çok fazla. Derdimizi anlıyor insanlar genelde ama elindeki bira şişelerini duvarın dibine dizip, 'Siz nasıl temizlik yapıyorsunuz, her yer şişe' dolu deyip azarlayan da çıkıyor. Eğlence sektörünün olduğu yerde bu işi yapmak çok zor, kavgası gürültüsü hiç bitmiyor. Başından sonuna kadar toplasan 200 metrelik bir sokak normalde 5 dakika da temizlersin ama Kadıköy’de orayı temizlemek 2 saat sürüyor.”
Esnafın sokağa attığı masaların altını bile temizlemediğini söyleyen süpürgeci, “Normalde orası mekana aittir temizliğini kendi yapar. Neden böyle yapıyorsunuz diye sorunca da ‘Temizlik vergisi veriyoruz’ diyorlar” diye konuşuyor.
"KÜFÜR EDER GİBİ ÖNÜMÜZE ÇÖP ATIYOR"
Çalışma koşullarının zorluğuna dikkat çeken süpürgeciler, “Mesela kimisi geliyor ‘İki süpürge sallıyorsunuz, 5 bin lira para alıyorsunuz’ diyor. Buyur diyorum sen süpür. Dışarıdan göründüğü gibi değil, gelsinler bordromu göstereyim, net ücret 3 bin 440 lira. Herkes bu işi yapmaz, yapamaz yani. Balkondaki bakıyor, sanıyor ki ben sadece burayı temizliyorum. Oysa öyle değil, her bir arkadaşımız Kadıköy’ü dört dönüyor. Ta rıhtıma kadar yürüyüp geri döndüğümüzün kimse farkında değil. Adamın canı sıkılıyor, eşiyle kavga etmiş, çalışırken bir sıkıntı olmuş, sana sataşıyor. Öbürü çıkıp diyor ki ‘Sen bizim sokaktan geçmedin, ben seni görmedim’. Kendisi kalkıyor 9’da, ben kapısından geçiyorum 6’da. Nasıl göreceksin? Çoğu zaman sokakta yürüyen insanlar önünüze küfür eder gibi çöp atıyor, kolay değil. İnsanlar öfkeli bize karşı, balkondan oturduğu yerden şurayı burayı süpür diyen, elinde fotoğraf makinesiyle çay içerken kahvehaneye gelip fotoğrafımızı çekip belediyeye şikayet edenleri de görmek mümkün. Herkes de böyle değil tabii, destek olup yardım eden de var” diyor.
Başka bir süpürgeci ise sabahın ilk saatlerini, “Yazın iyi de kışın karanlık. İşe erken başlıyoruz, silah çeken mi bıçak sallayan mı ne dersen var. Alttan alıyoruz, sigara uzatıyoruz, bir şeye ihtiyacınız var mı diye soruyoruz, yoksa gerginlik oluyor. Adam sarhoş mesela, yere gül dizmiş, aşkını yazmış, beni görüyor, süpürmeyeceksin burayı diyor. Ben de süpürgeyi kovayı bırakıp gidiyorum” diyor.
"150 İŞÇİ EKSİK, ONLARIN İŞİNİ DE BİZ YAPIYORUZ"
Yoksulluk sınırının altında çalıştığını belirten belediye işçileri, “Burası Kadıköy, buranın derdi biter mi? Başkaları olsa buradaki koşullara dayanamaz, başka belediyelere de benzemiyor burası. Temizlediğin yerde arkanı dönüyorsun yine aynı. İşi bilmezsen bir hafta dayanamazsın, iş yoğunluğuna bakarsan burada bizim daha iyi ücretler almamız lazım. Şu an 150 işçi eksik, üç kişinin yaptığı işi tek başıma yapıyorum. 650 temizlik işçisi vardı, şimdi 500’e kadar düştü. Biz işçiyiz, alın teriyle, kol kuvvetiyle çalışırız, dinlenmek isteriz. 1 günlük izin var. 1 günde vücut mu dinlenir? İşçi yatacak, 10 gün, 15 gün dinlenecek ama adam yok, dinlenemiyoruz. Ameliyat oldu, rapor aldı, ne oldu? Gidenin işi de bize kaldı. 1 aylık iznim duruyor içeride. Şefe söylüyorum, izin kullanayım diyorum, adam yok diyor. 1,5 senedir izin yapamıyorum. Ne yapalım adam yoksa, benim sorunum mu? Vücut dinlenmek istiyor artık. Sadece vücut değil kafanın da dinlenmesi lazım” diye konuşuyor.
BİR TATİLİN BEDELİ 6 AYDA ÇIKIYOR
Haftanın 6 günü çalışan temizlik işçileri bir gün izin yapabiliyor. İşçilerin büyük çoğunluğu izin günlerini ek işlere giderek dolduruyor. Temizledikleri sokaklarda eğlenemeyeceklerini söyleyen işçiler, “Eğlencenin içerisindeyiz, eğlenmeye ne paramız ne zamanımız var. Temizliyoruz, yoruluyoruz, izin günümüzde gelip oturalım desek çok pahalı. En fazla elimize iki bira alıp mekanların önünden geçerek sahile yürürüz. İzinler hafta içi. Bırakın eğlenmeyi, belediyenin verdiği yemek fişlerini bile kendimize harcamıyoruz. Yemek fişlerinin geçtiği marketler var, aylık alışverişimizi yapıyoruz onlarla. Gün içerisinde de işte ne bulursak, daha ucuz yollu yemekler yemeye çalışıyoruz. Tatile arada çıkıyorum, tatlı tatlı yiyip acı acı çilesini çekiyorum. Kredi kartından harcayıp sonra bilmem kaç vadede ödüyoruz” diyor.
Bir başka işçi ise tatilini şöyle anlatıyor: “Yıllar sonra Marmaris’e ailecek tatile gittik. 4 kişi 10 bin lira para harcadık. Ödemeleri kredi kartından yaptık, taksite böldüm, 2 ayını ödedim, daha 5-6 ay ödeyeceğim.”
"SENDİKALAR ORTAK HAREKET ETMELİ"
Diğer belediyelere göre koşullarının daha iyi olduğunu söyleyen işçiler, “Başka belediyelerde işçilere bizim aldıklarımızı örnek gösteriyorlarmış, Üsküdar Belediyesinde çalışan bir kuzenim var, yemek yol her şey dahil 4 bin 300 lira maaş alıyorlarmış” diyor.
Bir başka arkadaşı ise Üsküdar Belediyesi işçilerinin düşük ücret almasını örgütsüz olmalarına bağlayarak, “Çünkü işçiler örgütsüz. Sendika nedir, grev nedir bilmiyor. İstanbul’da belediye çalışanlarının sendikaları ortak hareket etmeli. Temizlik işçileri aynı işi yapıyor, farklı ücretler alıyor. Ortak hareket edilse örgütlenmek de kolay olur. Hep birlikte masaya yumruğu vurduk mu hakkımızı alırız. Düşünsene koca İstanbul’da bütün temizlik işçilerinin iş bıraktığını. Herkes ekmeğinin peşinde, başka belediyelerde görüyoruz; yok sendikanın adamı, yok belediye başkanının adamı… Bizde öyle değil, ya hep berabersin ya değilsin. İşçinin sağı solu olmaz, işçinin emeği olur, çoluğu çocuğu olur, mücadelesi olur” diyor.
Evrensel'i Takip Et