Bahçeli, Ali Erbaş'ın adli yıl açılışı duasını "Türkiye Müslüman bir ülkedir" diyerek savundu
Devlet Bahçeli, Ali Erbaş'ın adli yıl açılışında dua okumasını "Türkiye Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir. Doğru bir iş yapmıştır" diye savundu. Tepkilere ise "İlkellik" dedi.
Mehmet Akarca, Tayyip Erdoğan ve Ali Erbaş adli yıl açılışında dua etti | Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/TCCB/AA
İktidarın küçük ortağı MHP'nin genel başkanı Devlet Bahçeli, yeni adli yılın açılışında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın dua okumasını savundu ve destekledi.
Bahçeli, "Diyanet İşleri Başkanı tarafından okunan duanın bazı çevrelerde şiddetli tepkiyle karşılanması kelimenin tam manasıyla ilkelliktir. Türkiye Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş doğru bir iş yapmıştır. Ve desteğimiz tamdır. Onun hedef alınması bir bakıma din ve vicdan hürriyetini hedef almaktır" iddialarını öne sürdü.
Tepkilerin "İlkellik" savunan Bahçeli, "Şeriat çığlığı, Anayasal suç, Talibanla aynı şey isteniyor” şeklinde yorumlar yapanların "Faşist ve despotik siyasi angajmanlarının kölesi haline geldiklerini" iddia etti.
Bahçeli, konuyla ilgili yazılı açıklamasında özetle şunları söyledi:
"Türkiye’de herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Bununla birlikte hiç kimsenin dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı açık bir Anayasa kuralıdır. Kaldı ki bunun aksini düşünmek bile mümkün değildir.
On yıllar boyunca nice badiresine maruz kaldığımız; laik-anti laik, inanan-inanmayan kamplaşması çok ağır sosyal maliyetlere, hatta duygu ve duyarlılık alanında vasat bulan yapay bölünmelere neden olmuştur.
Adli yılın başlaması münasebetiyle ve aynı zamanda yeni Yargıtay binasının açılışı esnasında bizzat Diyanet İşleri Başkanı tarafından okunan duanın bazı çevrelerde şiddetli tepkiyle karşılanması kelimenin tam manasıyla ilkelliktir.
Türkiye Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir.
Türk milleti Müslüman bir millettir. Bu yalın gerçek ihlal, ihmal ve inkar edilemeyecektir.
Kulaklarında çan sesi çınlayan fikri ve siyasi yobazların, son günlerde laiklik elden gidiyor feryadı koparmaları tahammülsüzlük, inanç ve insan haklarına kategorik bir başkaldırı olarak yorumlanmalıdır.
Günlerdir gazete köşeleriyle manşetlerde, haber ve tartışma programlarında felaket tellallığı ve provokasyon yapılmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler öyle bir noktaya gelmişlerdir ki, Atatürk’e ve laikliğe savaş açıldığını iddia edecek kadar izan ve insaflarını kaybetmişlerdir.
Yapılan duayı karalamak maksadıyla, 'Şeriat çığlığı, anayasal suç, Talibanla aynı şey isteniyor' şeklinde tevil edenler faşist ve despotik siyasi angajmanlarının kölesi haline gelmişlerdir.
Milli ve manevi değerlerimizle bağları koparan, kurulmuş köprüleri bütünüyle havaya uçuran bu bedhahların İslam dinine alerjileri tedavisi imkansız klinik vaka düzeyindedir.
Müslüman bir ülkede, temeli atılan veya yeni yapılan bir binanın duayla değil de başka türlü hangi yolla açılacağını sözde laiklik bekçisi rolüne bürünen kalpazanların açıklamalarında ayrıca yarar görülmektedir.
Bu niyet ve zihniyet failleri, aynı şekilde laikliğin de karşısında hizalanan, laikliği asıl manasından soyutlayan inanç ve irade muhalifleridir.
Deizmin, ateizmin ve agnostisizmin pençesine düşenlerin, bir başka anlatımla kalbi katılaşıp vicdanı buz tutanların dua ve niyazlarımızdan rahatsızlık duymaları, bir kaşık suda fırtına koparmaları inancımızın iffetinden hiçbir şey kaybettirmeyecektir.
İçi boş demokratikleşme ve özgürleşme çağrısı yapanların alenen 'ateistleşme' güzergahına kaymaları ileri düzeyde bir tehdittir.
Onlar dayatıyor ya da istiyor diye Müslüman Türk milleti hak yolundan, hidayet çizgisinden asla dönmeyecektir.
Merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle, 'Bizim aydınımız din düşmanı değil, İslam düşmanıdır.'
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş doğru bir iş yapmıştır. Ve desteğimiz tamdır.
Onun hedef alınması bir bakıma din ve vicdan hürriyetini hedef almaktır.
Laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı, kilit taşıdır.
Bunun üzerinden sanal korkular üretmek, toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı derinleştirmeye çalışmak Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir.
Müslüman mahallesinde misyonerlik yapmaya, koynunda haç taşıyıp dualarımıza kulp takmaya hiç kimse heves etmemelidir.
Diyanet İşleri Başkanı üzerinden Cumhur İttifakı’nın duruşunu, Türkiye’nin milli ve manevi dengesini sarsmayı planlayanlar elbette başaramayacaklar, kazdıkları kör kuyuya düşmekten de kurtulamayacaklardır." (HABER MERKEZİ)