Eğitim Sen: Cuntacıların yönetim aklı iktidardaki varlığını koruyor
Eğitim Sen'den 12 Eylül açıklaması: 41 yıl sonra dahi 12 Eylül cuntacılarının yarattığı kurumlar, yasalar varlığını koruyor; en temel hak ve özgürlükler yok sayılıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Merkezi, 12 Eylül 1980 darbesinin 41'inci yılında açıklama yayımladı. Açıklamada, "41 yılda darbenin izleri silinmek bir yana giderek derinleştirildi. 41 yıl sonra dahi 12 Eylül cuntacılarının yarattığı kurumlar, yasalar varlığını koruyor; en temel hak ve özgürlükler yok sayılıyor." denildi.
Eğitim Sen'in açıklaması şöyle:
"Bugün siyasal rejim, demokrasinin en temel öğelerini yok sayabiliyorsa, 12 Eylül’ün yönetim aklının izlerini takip ettiği içindir. Yaşadıklarımız öyle boyutlara ulaşmıştır ki cuntacıların hayalleri dahi artık geride bırakılmıştır.
Hatırlayalım, 12 Eylül sonrasında toplam 4891 kamu personeli işten çıkarılırken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hukuksuz KHK’ler ile bir gecede işlerinden, yaşamlarından edilenlerin sayısı 140 bini bulmuştur. Özellikle son birkaç yıl içinde kamuda yaşanan hukuksuz ihraç ve sürgünler, halkın iradesi yok sayılarak atanan kayyumlar, siyasetçiler, belediye başkanları ve muhalif gazetecilere yönelik hapis cezaları ve tutuklamalar, iş cinayetleri, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı karşısındaki politika ve tutumlar darbe dönemlerini bile gölgede bırakmaktadır.
12 Eylül’ün, ‘Türk-İslam sentezi’ anlayışının özellikle eğitim sistemi içinde, okullarda ve üniversitelerde kurumsallaşması büyük ölçüde tamamlanırken, eğitim sistemi tarihte hiç olmadığı kadar tehlikeli bir kuşatma ile karşı karşıya bırakılmıştır. 12 Eylül 1980 sonrasında özellikle eğitim alanında başlayan ve AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle ivme kazanan eğitimi ticarileştirme ve dinselleştirme uygulamaları tüm hızıyla sürmektedir. Bugünden geriye doğru baktığımızda, 12 Eylül rejiminin uygulamaları ile bugün ‘tek adam rejimi’ olarak karşımıza çıkan politika ve uygulamalar bire bir örtüşmektedir.
Unutulmamalıdır ki 12 Eylül’de kapatılan ilk büyük örgütün TÖB-DER olması rastlantı değildir. Çok sayıda TÖB-DER üye ve yöneticisi 12 Eylül yasaları ile sürgün edilmiş, görevinden olmuştur. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’na dayanılarak, 3854 öğretmen ve 120 öğretim üyesinin görevine son verilmiştir. Ancak eğitim ve bilim emekçilerinin mücadelesi daha güçlü biçimde yaşam bulmuştur.
Bugün de aynı yönetim aklı daha güçlü şekilde devrededir. Makbul görmedikleri, kendilerine sadakatle itaat etmeyen, demokrasiyi, laikliği, eşitliği, özgürlüğü ve barışı savunan eğitim ve bilim emekçilerini 'sivil ölü' haline getirmeye çabalamalarının nedeni yürüttükleri toplum mühendisliği ve arzuladıkları itaat rejimidir. Elbette eğitim ve bilim emekçileri bu karanlığı da yırtıp atacaktır.
Bu nedenle Türkiye’nin en karanlık dönemini ifade eden 12 Eylül ve onun izinden gidenlerin karanlık zihniyetiyle hesaplaşmak, askeri ya da sivil darbe ayrımı yapmadan bütün darbelere karşı çıkmaktan geçmektedir. Türkiye’nin demokratikleşmesi, kendi halkına karşı düşmanca tutumlar sergileyen baskıcı-otoriter uygulamalara karşı eşitlik, özgürlük, laiklik, barış ve demokrasi mücadelesinin güçlendirilmesi ile mümkündür.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakabilmek için, onlara demokratik, adil ve barış içinde bir yaşam sunabilmek için yapılması gereken çok şey vardır. 12 Eylül darbecileri ve 12 Eylül’ü gölgede bırakan uygulamalarla hesaplaşmanın yolu uzun ve kararlı bir mücadeleyi gerektirmektedir. Eğitim Sen olarak, her türlü haksız, hukuksuz, baskıcı ve otoriter uygulamaya karşı eşitlik, özgürlük, laiklik, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz." (HABER MERKEZİ)