20 Eylül 2021 01:35

Evrensel Bilgin: Satrançseverlerin satranca sahip çıktığını göstermek için adayım

Satranç Federasyonu Başkanlığına aday olan Gazetemiz Yazarı Evrensel Bilgin; “Ekibimle birlikte satrançseverlerin satranca sahip çıktığını ve neler yapabileceğimizi göstermek adına aday oldum” dedi.

Evrensel Bilgin: Satrançseverlerin satranca sahip çıktığını göstermek için adayım

Fotoğraf: Evrensel Bilgin&39;in kişisel arşivi

Nazife YAŞAR
İstanbul

Satrancın tarihi ve toplumsal işlevi üzerine kaleme aldığı yazılarla ülke basınında önemli bir boşluğu dolduran Evrensel Bilgin, Türkiye Satranç Federasyonu başkanlığına aday oldu. 2018’den bu yana gazetemizde satrancın ülkemizde idare ediliş biçimine dair de ciddi eleştiriler yönelten ve kamuoyunu bu soruna dair aydınlatan Bilgin, bu çabalarını bir üst seviyeye taşımaya hazırlanıyor. Satrançla olan bağını “bir aşk hikayesi” olarak tanımlayan Bilgin’le başkan adaylığını, hedeflerini konuştuk.

‘SATRANÇ CAMİASI BÜROKRASİ VE KORKUYLA YÖNETİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Türkiye’de satranç ne durumda?
Ülkemizde satrancın en büyük sorunu yeterli saygınlığa kavuşmamış olması. Türkiye’de günümüzde satranç kültüründen bahsedemeyiz.  Kahvehanelerde, parklarda satranç oynayan insanlar görebiliyorsak, televizyonlarda ve diğer basında satranca daha çok yer veriliyorsa, satranç tarihimizdeki büyük oyuncuları tanıyor, tanıtıyor aynı zamanda dünya çapında sporcular yetiştirebiliyorsak satranç kültürel varlığımız haline gelmiş demektir. Türkiye’de satranç 2000’li yılların ortalarında bir ivme kazandı, bu ivmenin etkisiyle okullarda ders oldu, kulüp ve sporcu sayıları arttı. Ancak şu anki mevcut yönetimin politikaları sayesinde kazanımlar birer birer eridi. Federasyon düzeyinde profesyonel sporcu yetiştirme sistemleri çağ dışı, dijital dünyaya uyumlanamamış hantal bir yönetim anlayışı var.

Ulusal takım oyuncularımız hayatlarını maalesef antrenörlük yaparak kazanmaya çalışıyor. Kulüplerin bir kısmı ekonomik nedenlerle kapandı, birçoğu da kapanma noktasında.  Satranç camiası bürokrasi ve korkuyla yönetilmeye çalışılıyor. Mevcut yönetimin sosyal medya takip elemanları insanları fişleyerek anında yönetime bildiriyor, yönetim de kime isterse ona ceza veriyor. Antrenörlük sınavında kopya çekildiğini, elimde kanıtlar olduğunu söylememe rağmen bu konuyu araştırmak, bilgileri talep etmek yerine disiplin kuruluna sevk ettiler beni. Sonra bu işin kendilerine zarar vereceğini anlayınca suçsuz olduğuma karar verdiler!  Diğer yandan Gülkız Tulay’ı eleştirdiğim köşe yazım hâlâ disiplin kurulunda bekletiliyor. Son Avrupa Kadınlar Şampiyonasına kadın sporcularımızı göndermeyen bir kadın başkan var maalesef. Kadın satrancına bakıyoruz, 30 yıl önce satrancı bırakmış bir ulusal sporcu Türkiye kadınlar sıralamasında hâlâ 18’nci sırada ve Gülkız Tulay bize kadın satrancını geliştirdiği ile ilgili masallar anlatıyor. Yurt dışında ülkemizi temsil eden küçük sporcularımızın velisinden ücret alınması gibi utanç verici uygulamalar var. Ülke satrancı bu şekilde yönetilmeye çalışılırken satranç ne durumda olabilir, okuyucuların takdirine bırakıyorum.

‘BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ’

Satranç hayatınıza nasıl girdi?
16 yaşına kadar ressam olmayı hayal ediyordum. Ulusal ve uluslararası birçok ödül kazanmıştım resim konusunda. Adapazarı İveco fabrikası elektronik bölümünde Bulgaristan göçmeni olan Tekniker Seyfi Balkan’ın yanında stajyer olarak çalışıyordum.  Mühendisler Seyfi abiyi yenebilmek için öğle paydoslarında bizim odaya gelirdi. O güne kadar satranç tahtası görmemiştim. Bizim oralarda dama daha popülerdi ve kendimden yaşça büyükleri damada rahatlıkla yenebiliyordum. Damaya benzettiğim bu oyunun damadan daha komplike, daha eğlenceli, daha derin olduğunu anlamış, onlar oyun oynarken öğrenmek amacıyla sorular sormaya başlamıştım. Birkaç dakika sonra sorularım yüzünden oyuna konsantre olamayan mühendisler tarafından öğlenleri odaya girmem yasaklandı. O akşam tahta bir satranç takımı ve bulabildiğim bir satranç kitabı satın alarak öğrenmeye karar verdim. Hikayenin devamını ‘‘Bizimkisi bir aşk hikayesi’’ adlı yazımda kaleme aldım.

‘AŞKLA BAĞLI OLDUĞUM SATRANCIN BU HALE GELMESİ CANIMI ÇOK YAKIYOR’

Neden adaysınız?
Otuz yılı aşkın bir süredir sporcu, antrenör, hakem, kulüp yöneticisi, köşe yazarı olarak satrancın tüm sorunlarını bizzat deneyimleyerek yaşadım. Çözüm süreçlerinde satrancın duayenlerine daima kulak verdim, farklı çözüm önerileri aradım, sundum. Bu öneriler karşısında kulaklarını tıkayan yöneticiler nihayetinde satrancı ve satranç sayesinde geçinen insanların geleceğini tıkadılar. Aşkla bağlı olduğum ve neredeyse ömrümü harcadığım satrancın bu hale gelmesi canımı çok yakıyor. Bu sebeple satrancın satrançseverler tarafından yönetilmesi için çok değerli dostlarımla birlikte örgütlenmeye giderek ‘‘Satrançseverler Derneği’’ni kurduk ve hızla büyüyoruz. Yaklaşık 2 yıl önce temelleri atılmış, tüm satrançseverleri çatısı altında birleştirmeye çalışan, satranç adına güzel şeyler yapmayı hedefleyen bir oluşumuz. Kısacası Federasyon seçimleri için var olmadık. Seçim tarihsel olarak karşımıza çıktı, ekibimle birlikte bu tarihsel sorumluluğu yerine getirmek ve satrançseverlerin satranca sahip çıktığını ve neler yapabileceğimizi göstermek adına aday oldum.

‘YETİŞTİRECEĞİMİZ SPORCULARI DÜNYA SATRANCININ YILDIZLARI HALİNE GETİRMEK ÖNCELİĞİMİZ’

Hedefleriniz neler?
Biz şeffaflık, demokrasi, adalet, liyakat, gerçek manada sportif başarı ve güçlü bir satranç ekonomisi vadediyoruz. Ekibimde sayısız ulusal sporcu, duayen üstatlar ve antrenörler, Türkiye şampiyonları, başarılı sporcular, değerli akademisyenler, yöneticiler ayrıca iletişim, teknoloji ve uluslararası ilişkiler uzmanları var. Kuracağımız Satranç TV ile kültürel anlamda satrancı bu ülkenin en ücra köşelerine kadar taşıyacağız. İnsanları bu spora teşvik edecek yayınlar yaparak kulüplerin daha çok sporcuya sahip olmasını sağlayacağız. Burada ayrıca bir kazan kazan durumu yaratmayı hedefliyoruz. Kulüplerin reklam ve tanıtımlarını eşit şekilde ve ücretsiz yayımlayacak aynı zamanda televizyon ve YouTube gelirlerini kulüplere ve ulusal sporcularımıza aktaracağız. Federasyonun mali tablosunu üç aylık periyotlarla kalem kalem açıklayacak tamamen şeffaflık sağlayacağız.  Sportif hedeflerimiz arasında mevcut ulusal sporcuları ve yetiştireceğimiz sporcuları dünya satrancının yıldızları haline getirmek önceliğimiz. Ulusal takım havuzuna giren yetenekli küçük sporcularımıza yıl boyu devam eden tamamen ücretsiz eğitimler vereceğiz. Ulusal takım havuzuna sporcu veren ve kadın sporcu yetiştiren kulüplere de ekonomik destek sağlayacağız. Mevcut federasyonun yaptığı gibi 250 bin TL toplantı gideri yapmak yerine bu miktarları Türkiye şampiyonasında ödül olarak dağıtacağız. Satrancın saygınlığını hak ettiği yere çıkararak, satranç kulüplerinin, antrenörlerinin ve sporcularının ekonomik sıkıntılarına ve mevcut yönetimin yarattığı korku iklimine tamamen son vermeyi hedefliyoruz.

‘DİĞER, ‘MUHALİF ADAYLAR’ ELEŞTİRDİĞİMİZ YÖNETİMİN BİRER PARÇASIYDI’

Diğer adaylardan farkınız nedir?
Bu konuda şunu belirtmek isterim ki, mevcut yönetimin ikinci yılından itibaren yapılan yanlışları gerek sosyal medyada gerek son üç yıldır gazetedeki köşemden yüksek sesle defalarca dile getirdim. Ben ve ekibim sorunları dile getirirken diğer, ‘‘muhalif adaylar’’ eleştirdiğimiz yönetimin birer parçasıydı. Zaman içinde bu yapıdan çeşitli nedenlerle ayrılmalarına rağmen TSF yönetimine karşı en ufak muhalif söylemde dahi bulunmadılar. Daha da önemlisi mağdurların hiçbir zaman yanlarında olmayarak ezilmelerine de göz yumdular. Mevcut yönetimin sosyal medya eleştirilerine karşı hukuka aykırı olarak verdiği disiplin cezaları hakkında tek kelime etmediler, bu yüzden korku imparatorluğunun büyümesine neden oldular. TSF’nin yanlış uygulamalarına karşı çıkmadılar, tüm camianın bildiği Bitlis’teki hayalet turnuva olayı ile ilgili en küçük bir girişimde dahi bulunmadılar. Kısacası muhalif olmayı seçim zamanı hatırladılar ve seçimden sonra da hatırlanmayacaklar. Bu sebeplerle kendilerini samimi bulmuyorum, samimi olduklarına inansaydım herhangi birini hiç çekinmeden desteklerdim.

Evrensel'i Takip Et