76. BM Genel Kurulu başlıyor: BM küresel ısınmayı durdurabilecek mi?
BM 76. Genel Oturumu salı günü başlıyor. En önemli gündemi iklim krizi. Ancak doğaya en fazla zarar veren, küresel ısınmaya en fazla yol açan ülkeler, imza attıkları anlaşmalardaki hedeflere uymuyor.
Arşiv | Fotoğraf: IAEA Imagebank (CC BY 2.0)
Yücel ÖZDEMİR
Köln
ABD’nin New York kentinde 21-27 Eylül tarihleri arasında ve pandemi koşulları altında yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurulu’na 80’den fazla ülkenin hükümet ve devlet başkanının katılması beklenirken, toplantılardaki tartışmalara asıl olarak küresel sorunların damgasını vurması bekleniyor.
Bununla birlikte her ülkenin liderinin BM Genel Kurulu’nu kendi gündemini bu vesileyle uluslararası platforma taşıması da öngörülüyor. Dünyanın dikkatlerinin üzerinde olduğu BM Genel Kurulu, bu yanıyla liderler için önemli bir sahne olma özelliği taşıyor.
AŞI ADALETSİZLİĞİ GÜNDEMİ
Pandemiyle mücadelenin nasıl devam edeceğinin değişik biçimlerde gündeme gelmesinin beklendiği toplantıda, asıl olarak aşı adaletsizliğinin öne çıkması bekleniyor. Zira zengin ülkelerin birçoğunda nüfusun yüzde 70-80’i aşılanırken bu oran yoksul ülkelerde BM Sağlık Örgütünün verilerinde göre ancak yüzde 4’e ulaşabilmiş durumda. Özellikle yoksul ülkelerden BM Genel Kuruluna katılacak liderlerin bu soruna dikkat çekeceği ifade ediliyor.
Ancak toplantının asıl gündemi küresel ısınma ve buna karşı yapılacaklar konusunda daha önce belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmayacağı. Zira, bu genel kuruldan çıkacak sonuçlar, İskoçya’nın Glasgow kentinde 31 Ekim–12 Kasım tarihleri arasında toplanacak BM İklim Konferansı (COP26) açısından önemli olacak.
İKLİM ANLAŞMASI HEDEFLERİNDEN UZAKLAŞILDI
Son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan doğa felaketleri asıl olarak bu alanda ciddi adımların atılmasını zorunlu hale getirdi. Ancak, başta sanayileşmiş emperyalist ülkeler olmak üzere gelişmekte olan kapitalist devletlerin hiç birisi 2015’de imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın gereklerini yerine getirmiyor.
Anlaşmada, küresel ısınmanın, 2030 yılına kadar sanayileşme dönemi öncesinde denk gelecek şekilde 1,5 derecenin altında tutulması hedeflenmişti. Bunun için de ülkelere karbondioksit gazı salınımlarını azaltmaları için hedefler belirlenmişti. 191 ülke anlaşmayı kabul ederek hedeflere ulaşmak için adım atacağını ilan etmişti. Aralarında Türkiye’nin de olduğu birkaç ülke ise Paris İklim Anlaşması’nda imza atmaya yanaşmamıştı.
Küresel ısınmayı durdurmak için gerekli adımların atmaması durumunda yakın gelecekte insanlığı büyük felaketlerin beklediği, bu yıl Türkiye ve diğer Akdeniz ülkelerinde, Kuzey Afrika’da yaşanan orman yangınları, Almanya ve Belçika’daki sel felaketleri ve dünya genelinde yaşanan kuraklık gösterdi. BM verilerine göre geçtiğimiz yıl pandemi ve kuraklık nedeniyle 140 milyon insan yer değiştirmek zorunda kaldı.
BM Paris İklim Anlaşması’nda küresel ısınmayı durdurmak için dünya genelinde karbondioksit salınımlarını azaltma kararı alındığı halde son 11 yıl içinde havaya salınan karbondioksit emisyon oranın yüzde 16 arttığı yine BM yetkilileri tarafında tespit edilmiş durumda. BM İklim Dairesi Başkanı Patricia Espinosa bu durumu, “Zehirli gaz emisyonları hareketi ters yönde ilerliyor” diye özetledi.
TÜRKİYE BM’YE BİLGİ DAHİ VERMİYOR
BM’nin aldığı kararların ulusal çapta ne kadar hayata geçirildiğini belirlemek üzere kurulan veri bankana bugüne kadar sadece 113 ülkenin bildirimde bulunduğu ifade ediliyor. Küresel ısınmaya en fazla yol açan ülkeler arasında sayılan Çin, Türkiye, Hindistan ve Suudi Arabistan bildirimde dahi bulunma gereği duymadı. Durum bu olduğu halde Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşma yapmak üzere BM genel kuruluna katılacak.
Asgari hedefleri yerine getirme peşinde olan ABD ve AB ülkelerinin 2030’e yılına kadar; zehirli gaz emisyonlarında 2010’a oranla yüzde 12 azaltmaya gideceklerini hedef olarak bildirdiler. Ancak bu hedefin yerine getirilebileceği konusunda şüpheler bulunuyor. Örneğin Almanya’da pazar günü yapılacak seçimler öncesinde Sosyal Demokratlar ve Hıristiyan Demokratlar, bunun için 2040-45’i işaret ediyorlar.
BM Genel Kurulu öncesinde bir açıklama yapan Genel Sekreter Antonio Guterres, liderleri hedefleri yerine getirmeye çağırarak, “Eğer bu olmaz ise insanlık büyük bir bedel ödeyecek” dedi.
Donald Trump’ın iptal ettiği Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak ülkesinde yeniden devreye koyan ve BM Genel Kurulunda ilk kez konuşacak olan ABD Başkanı Joe Biden ise “En iddialı hedeflerimizi Glasgow’a getirmeliyiz. Zaman daralıyor” dedi.
DÜNYANIN FELAKET HALİ
BM İklim Konseyi (IPCC) geçtiğimiz ay, küresel ısınmanın beklendiğinden hızlı artığını, küresel ısınmanın 2030’da sanayileşme öncesi döneme göre 1,5 derece daha sıcak olacağına işaret etmişti. Yine Dünya Bankası tarafından geçen hafta yapılan açıklamada küresel ısınmanın bu şekilde devam etmesi durumunda 2050 yılına kadar 200 milyon insanın yerinden-yurdundan göç etmek zorunda kalacağını açıklamıştı. Küresel ısınmanın yarattığı kuraklığın özellikle tarımı etkilemesi bekleniyor. En fazla göç ise küresel ısınma nedeniyle artık yerleşim yeri olmaktan çıkması beklenen Güney Sahara’dan olacak. Keza, Doğu ve Doğu Asya, Kuzey Afrika Doğu Avrupa, Orta Asya ve Latin Amerika da küresel ısınmadan fazla etkilenecek bölgeler arasında.
KAPİTALİST REKABET DÜNYAYI YAŞAM ALANI OLMAKTAN ÇIKARIYOR
Gelişmeler, altı yıl önce Paris İklim Anlaşması ile belirlenen hedeflere, mevcut koşullarda ulaşmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Dahası, hedefler belirlendikçe, kapitalist rekabet nedeniyle dünyanın hali daha da kötüleşiyor.
Bu nedenle, baş gündem yapılan BM Genel Kurulu’ndan ve buna bağlı olarak Glasgow’deki BM İklim Konferansı’ndan yaptırım gücü olan kararların çıkmasını beklemek hayal gibi görünüyor. Çünkü doğaya en fazla zarar veren, küresel ısınmaya en fazla yol açan ülkeler, altına imza attıkları anlaşmalardaki hedeflere uymaya yanaşmıyor.
Son yıllarda gelişmiş kapitalist ülkelerin yanı sıra özellikle Çin, Hindistan, Pakistan, Türkiye gibi ülkelerin küresel ısınmayı düşünmeden üretim yaptıkları artık biliniyor.
Bu nedenle BM ve onun kurumlarından küresel ısınmayı durduracak adımlar beklemek artık bir hayalden ibarettir. Gerçek olan ise küresel ısınanın yarattığı sorunların katlanarak büyüdüğü ve buna bağlı olarak insanca yaşanılabilir bir dünyada yaşama arzusu daha da artıyor. Son bir kaç yıldır liseli gençliğin başını çektiği “Gelecek için Cumalar” (Friday for Future) eylemleri bunun en somut ifadedi. Önümüzdeki cuma günü Almanya genelinde bir kez daha on binlerce insan küresel ısınmaya dikkat çekmek için harekete geçecek. Hareket büyüdükçe insanca yaşanılabilir dünya umudu da büyüyecek.