Suruç Katliamı’nda yaşamını yitirenler 74. ayında Kadıköy’de anıldı
Suruç Aileleri İnisiyatifi, Suruç Katliamı’nın 74. ayında Kadıköy Halitağa’da bir araya geldi, yaşamını yitiren 33 kişiyi andı.
Fotoğraf: Metin Taşkıran/Evrensel
Suruç Aileleri İnisiyatifi, her ayın 20’sinde düzenledikleri Suruç anmasını bu hafta da Kadıköy’de bulunan Halitağa Caddesi’nde gerçekleştirdi. Açıklamayı Suruç Aileleri İnisiyatifi adına Vatan Budak’ın babası, Murat Budak okudu.
"ANKARA VE SURUÇ BAŞTA OLMAK ÜZERE KATLİAMLAR AYDINLATILSIN"
Suruç Katliamı davasının 27 Mayıs’ta görülen 19. duruşmasında savcının, sanık Yakup Şahin hakkında mütalaayı okuyarak 34 kez ağıraştırılmış müebbet hapis cezası istediğini hatırlatan Budak, bugüne kadar görülen 19 duruşmada mahkeme heyetinin, ailelerin ve avukatların taleplerini yok sayıdığını söyledi. Mahkeme heyetinden talep edilenlerin başında Suruç ve Ankara katliamı arasındaki bağın açığa çıkarılması olduğunu söyleyen Budak, “Biz biliyoruz ki başta Ankara ve Suruç katliamları başta olmak üzere eli kanlı örgütün Türkiye’de gerçekleştirdiği katliamlar aynı yerden planlandı ve hayata geçirildi. Bu katliamlar sadece birkaç kişinin planlayıp gerçekleştiremeyeceği kadar karmaşık ve derin bağlantıları olan katliamlar. Biz bu bağlantıların açığa çıkarılması ve katliamda parmağı bulunan herkesin yargılanarak cezalandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.
“DOSYADA OLMAYAN EN KRİTİK 5 SAATLİK GÖRÜNTÜ, DOSYAYA KONULMALI”
Verilen mütaladan mahkeme heyetinin ellerindeki tek sanığa ceza vererek dosyayı kapatmak istediği sonucuna vardıkları söyleyen Budak, "Dönemin başbakanı olan ve 7 Haziran 1 Kasım 2015 arasında olan katliamları siyasi rant haline getirerek rakiplerini bu dönemi açıklamakla tehdit eden Ahmet Davutoğlu mahkemeye gelerek bildiklerini, anlatmalıdır. Katliamın hemen ardından toplanması gereken ancak 6 yıldır hala eksik olan patlamanın olduğu yeri gören kamera kayıtları dosyaya tam olarak konulmuş değil. Dosyadaki görüntülerde en kritik olan 5 saatlik görüntü kayıp. Bu görüntülerin de dosyaya konulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz ocak ayında yakalanan ve Suruç katliamında kullanılan bombaları temin ettiği İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan Halef Süleyman isimli şahsın katliam dosyasında hala yer almadığını hatırlatan Budak, Halef Süleyman’ın dosyaya dahil edilmesi gerektiğini, bombaları nasıl temin ettiğini ve katliamı gerçekleştiren Abdurrahman Alagöz’e nasıl ulaştırdığının sorulması gerektini söyledi. Görülen 19 duruşma boyunca sanık Yakup Şahin’in bir kez bile duruşma salonuna getirilmedini belirten Budak, "Sanık Yakup Şahin’in duruşma salonuna getirilerek ailelerin ve avukatların sanığa sorular sorması sağlanmalıdır. Kapatılmak istenen Suruç katliamı davasında bunca eksiklik varken ve katliamın arkasındaki bağlantılar açığa çıkarılmamışken hedef tahtasına Suruç katliamında ölümsüzleşenlere kesilmek isteniyor. Mahkeme 33 düş yolcumuzu oraya gittikleri için yüzde 50 kusurlu göstermek istiyor. Başka bir deyişle katliamı gerçekleştiren teröristlerle yıkılmış bir kenti yeniden inşaa gidenlerle eşit derecede kusurlu görülüyor” dedi.
“AHMET DAVUTOĞLU BİLDİKLERİNİ ANLATSIN”
Suruç katliamının 20. duruşmasına giderken Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin taleplerini bir kez daha kamuoyuyla paylaşan Budak mahkeme heyetinin dosyayı kapatmak istemesi karşısında tüm yurttaşları duyarlı olmaya çağrdı. Budak açıklamayı sonlandırırken katliamın gerçekleştiği dönem başbakanlık görevi yapan Ahmet Davutoğlu’na şöyle seslendi: “Buradan Ahmet Davutoğlu’na bir kez daha soruyoruz; Taleplerimize rağmen neden mahkemeye gelerek bildiklerini anlatmıyor? Katıldığı toplantılarda ve mitinglerde siyasi rakiplerini eleştirerek kendi tabanına temiz siyaset sözü veren Davutoğlu verdiği sözlerin gereğini yerine getirmekle mükelleftir. Eğer bildiklerini açıklamayacaksa bizim acılarımızdan rant elde etmeyi bırakmalıdır.”
"Suruç’un hesabı sorulacak” ve “Suruç’u unutma unutturma” sloganlarının atıldığı anmada, açıklamanın ardından inisiyatif bir süre sessiz bir şekilde oturma eylemi gerçekleştirdi. Oturma eylemi sonrası katliamda yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okunarak “yaşıyor” denildi. (İstanbul/EVRENSEL)