22 Eylül 2021 00:45
/
Güncelleme: 18 Ekim 2021 17:27

Akustik Bişeyler: Hedefimiz her zaman kendimizdik

Akustik Bişeyler grubundan Goncagül Alankaya ve Cevdet Alanbay ile “Gül Diye”, “İki Ayrı Kadeh” ve “Kaç Kez” isimli yeni şarkılarını ve müzik yolculuklarını konuştuk.

Akustik Bişeyler: Hedefimiz her zaman kendimizdik

Fotoğraf: Akustik Bişeyler arşivi

Nuray SALMAN

Cevdet Alanbay, Emre Karabulut ve Goncagül Alankaya’dan oluşan Akustik Bişeyler “Gül Diye”, “İki Ayrı Kadeh” ve “Kaç Kez” isimli şarkılarını müzikseverlerle buluşturdu. Goncagül Alankaya ve Cevdet Alanbay ile şarkılarını ve müzik yolculuklarını konuştuk.

Şüphesiz herkesin anlatacak bir hikayesi var. Siz bunu müzikle yapıyorsunuz. Kendinizi ifade etmek için müziği seçmenizdeki ilk etken neydi?

Cevdet Alanbay: İnsanoğlunun kendini ifade etmesi için her zaman bir araca ihtiyacı var. Burada da sanat devreye giriyor. Müzik sinema tiyatro vs. hangi dalı kendinize yakın hissediyorsanız ona yöneliyorsunuz. Küçük yaşlarımda hayali gitarlarımı çalardım. Sonra da gitarist oldum.

Goncagül Alankaya: Cevdet bana bazen şaşırır, “Senin içinde hiç susmayan bir müzik kutusu var” der. Hakikaten öyle. Doğduğumdan beri ailem de söyler içimden hep bir şeyler mırıldanırım. Kendi duygularımı ifade ederken düşünmeden sarıldığım sanat her zaman müzik oldu. Tabii ki edebiyat, sinema ve tiyatro da müzikal kimliğimizde etkin bir rol oynuyor ama benim içimdeki şarkıcı hepsinin önüne geçti.

Albümünüzden “Gül Diye”, “İki Ayrı Kadeh” ve “Kaç Kez” parçaları müzikseverlerle buluştu. Bu üç şarkının sözlerinde Özlem Üstay imzası bulunuyor. Bu single şarkılar nasıl bir süreçten geçerek hazırlandı? 

G.A: Bestelerimiz uzun zamandır vardı ancak yoğun bir konser temposunda olduğumuzdan dolayı düzenleme ve söz yazımlarına fırsat bulamamıştık. Özlem Üstay’la da bu dönemde tesadüfen kesişti yollarımız. Şiirleri, yalın ve yaşanmışlık kokuyordu. Bestelerimiz de aynı hislerle yoğrulmuş melodilerdi. Hemen şiirlerde bazı düzenlemeler yapıp güfteleri yazdık. Ve şarkılarımız artık hazırdı.

C.A: Ben de kayıt ve klip sürecinden bahsedeyim o zaman… Tüm şarkılarımızın kayıtlarını İstanbul’un en kült stüdyolarından Erekli-Tunç’ta yaptık. Ambiyans olarak müthiş bir atmosfere sahip bir stüdyo. Sound olarak da istediklerimizi yansıtabileceğimiz ekipmanlara sahipti. Ve o çatının altında Rıza Erekli’nin bulunması da kayıt sürecine müthiş bir tat katmaktaydı. Kayıt, Mix ve Mastering’leri genç ve yetenekli Ses Mühendisi Mert Kasap yaptı. Albümde tüm vokal ve back vokaller Goncagül’e ait. Elektrik ve akustik gitarları da Emre Karabulut ile ben çaldım. Düzenlemeler de üçümüze ait. Ayrıca basgitarda tüm şarkılara Volkan Topakoğlu eşlik etti. Davullarda da Emre’nin Acil Servis’ten de yıllarca beraber çaldığı Soner Doğanca vardı. Klip ve kurgu aşamasında ise çok sevdiğimiz dostumuz Murat Ertürk bize stüdyosu Blackout’un kapılarını açtı ve güzel bir performans klipi çekti. Bu aşamalarda yanımızda olan bize desteğini sunan herkese çok teşekkür ediyoruz.

Albümün çıkış şarkısı “Gül Diye” güçlü armonik yapısı ve akılda kalıcı nakaratıyla akustik, caz ve rock dokunuşlar içeriyor. “Hüznünü yağmurdan alan kız/Gülüşünü güneşten alan kız/ Kelimeler susuyor sen gülünce/ Unutuyor cümleler harflerini…” Şarkılarınıza dair nasıl tepkiler ve dönüşler aldınız?

C.A: Bilirsiniz bu tarz albüm, klip yayımlarken aylar öncesinden bir takvim hazırlanır ve tarihler plak şirketiyle belirlenir. Maalesef klipin yayımlandığı gün 30 Temmuz’da ülkemizin birçok yerinde yangınlar çıktı. Ülkemiz çok ağır doğal afetlerle karşı karşıyaydı. Açıkçası üzüntümüzden sevincimizi pek yaşayamadık. Yine de sosyal medyada, sözlükte çok yorumlar aldık. Bu tarz şarkıların yolları uzundur ve şarap gibi yıllandıkça olgunlaşırlar. Daha uğrayacakları çok rota var.

G.A: Gerçekten naif, özgün ve dolu müzikler dinlemeyi özleyen bir kitlenin var olduğunu yeniden gördük bu şarkılarla... Her gün sosyal medya hesaplarımızdan ruhumuzu besleyen müthiş yorumlar alıyoruz. Emeklerimizin karşılığını almak heybelerimize yeni müzikler yüklememizi sağlıyor. Daha uzun yıllar üreteceğimiz, müziğin hiç susmayacağı günler bizi bekliyor.

Yaptığınız müzikten keyif alan dinleyicilere sahipsiniz. Daha geniş kitlelere ulaşmak gibi hedefleriniz var mı?

C.A: Daha büyük kitlelerden ziyade, organik müzik dinlemeyi seven, enstrüman ve vokalleri tane tane duymayı özleyen bir kitleye hitap ediyoruz. Hedefimiz her zaman onlardı, yani kendimizdik. Daha mainstream ve popüler olmak isteseydik ilk yapmamız gereken şarkılarımızdaki tüm gitar ve saksafon sololarını çıkartmamız olurdu. Bunun yerine biz şarkılarımıza daha fazla solo, bridge, intro ve outrolar ekledik.

G.A: Son yıllarda kaç tane popüler şarkıda enstrüman solosu duyuyorsunuz ki? Farkındaysanız çok az. Hatta soloyu bırakın artık enstrümanların canlı çalınmadığı şarkılarla iç içeyiz. Biz bu şarkıları sahnede çaldığımız gibi kaydettik. İşin popülerlik matematiğini, büyük kitleleri pek düşünmedik. Ama güzel müzik dinlemek isteyen herkese ulaşmasını tabii ki isteriz.

"ÜRETİP ÇALMAYA HEP DEVAM EDECEĞİZ"

Sahnede Türkçe, İspanyolca, Fransızca, İngilizce, Rumca şarkılara yer verirken farklı tarzlarda, renklerde şarkı söylediğinizi ve farklı ekolleri bir araya getirdiğinizi biliyoruz. Kurucusu olduğunuz “Akustik Bişeyler”den bahsedelim. Ne zamandır devam ediyor birlikteliğiniz? Konserler vermeyi düşünüyor musunuz?

G.A: 2015’ten beri birlikte çalıyoruz. Birçok müzisyenle yollarımız kesişti fakat Emre Karabulut’un da aramıza katılmasıyla sound ve yapı olarak son dokunuşumuzu aldık. Hatta Emre’nin aramıza katılmasına “sonunda puzzle’ın eksik parçası tamamlandı” der ve güleriz. 3 farklı karakterde müzisyeniz fakat sahne ve kayıtlardaki uyumumuz bize hep güzel feedbackler aldırdı. Bu birliktelikten mutluyuz. Üretip çalmaya hep devam edeceğiz. 

C.A: Yıllardır çok fazla konser verdik, bu sene daha fazla üretime odaklanıp daha çok şarkı yayımlamak istiyoruz. Konserler tabii ki olacak ama hem korona süreci hem sektördeki durgunluktan dolayı da daha çok stüdyoda olacağımız bir yıl olacak bizim için. Yeni şarkılarda görüşmek üzere.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Saray iktidarı, Türk lirasının parasal egemenliğine darbe vuracak bir kararla, tüm satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasının önünü açtı. Böylece enflasyonun en temel dinamiklerinden olan dolarizasyonun eksik ayağı da Mehmet Şimşek imzasıyla tamamlanmış oldu. Türkiye’nin, başta ABD doları olmak üzere yabancı paraya bağımlılığı daha da derinleşecek.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et