21 Eylül 2021 14:55

Koca çınara sevgiyle

"Babam çok severdi Ruhi Su’yu. Biz çok küçüktük Ruhi Su’nun hayat hikayesini babamızdan dinlediğimizde. Van’da bir yetim çocuktu diye başlardı anlatmaya…"

Fotoğraf: Oğuz Gemalmaz arşivi/Wikimedia

Paylaş

Ayça ÖZTORUN

Ben ve kardeşlerim bebek beşiğinden bu yana Ruhi Su türküleriyle büyüdük. Türküler bizim acılarımız, isyanlarımız, ağıtlarımızdır. Mücadelemizin ve umuda giden yolun kendisidir. Ruhi Su’nun türkülerinin tamamı yaşanmış halk hikayeleridir. Bu nedenle türküleri ve sesi nesilden nesle aktarılacak büyük bir hazine. Onun türkülerini çocuklarıma bebekken ninni niyetine söylerdim. “Semahlar, çocuklar, göçler, balıklar” adlı çalışması evimizde müzik çalarımızın başucundadır. En güzel aile sohbetlerimiz onun türküleri eşliğinde gerçekleşir. Ruhi Su bir bakıma benim için Toroslardır, Toroslardaki ulu çınardır. Çağlayan nehirdir sesi. Bu nedenle ne doğum yıl dönümünü ne de ölüm yıl dönümünden sonra gelen ölümsüzlüğünü unuturum.  Ben ve kardeşlerim için Ruhi Su’yu unutmak demek babamın da emeklerini, öğretilerini yok saymak demekti. Çünkü inançları, mücadeleleri aynıydı. Babam çok severdi Ruhi Su’yu. Biz çok küçüktük Ruhi Su’nun hayat hikayesini babamızdan dinlediğimizde. Van’da bir yetim çocuktu diye başlardı anlatmaya. Toroslara kadar uzanan hayat hikayesini, azmini başarısını, mücadelesini ve direngenliğini anlatırken gözleri dolardı. Bizim için onun her yorumu yerli yerinde bir destandı. Yüklem ve özne gibi belirleyiciydi. Her türküsü noktası konulmuş bir tamamlayıcıydı. Ruhi Su ’nun sanatçı kimliğinin yanı sıra hayat hikayesi de çok özeldir. Belgesellerini izleyerek onun hayat hikayesini herkesin öğrenmesini tavsiye ederim.

ÖLMEDİ ÖLÜMSÜZLEŞTİ

Ruhi Su hastalandığında yurt dışına tedavi için gitmesi gerekecekti. Devletin engeliyle karşılaştı. Yazar, akademisyen, gazetecilerin ve aydınların 400 imzası, gazetelerde yurt dışı engelinin kalkması adına çıkan haberler bile etkili olmadı pasaportun verilmesine. Almanya’da ki sanatçıların ayrıca Mustafa Ekmekçi, Uğur Mumcu ve Nokta dergisinin de ısrarı üzerine 14 Haziran 1985’de bir defaya mahsus yurt dışına giriş ve çıkış izni verilmişti. Fakat Ruhi Su’nun sağlığı yurt dışına çıkamayacak kadar ağırlaşmıştı. Pasaport verildikten üç ay sonra 20 Eylül 1985’te ulu çınarı kaybettik. Ruhi Su’nun ölümünün ardından babam; ölmedi ölümsüzleşti dedi ama gözyaşlarını tutamıyordu. Evimizde yas vardı.

DÜNYA İÇİN ÖDÜLDÜ

Ruhi Su ezilen halkların sesiydi. Adeta türküleriyle dünyanın dört bir yanında halkın temsilcisiydi. Ömrü hapislerle, sürgünlerle yasaklarla geçti. Sanatçımız kendisini halkına adamış büyük dava adamıydı. Alevi türküleri söylediği gerekçesiyle TRT Radyo programını sonlandırmışlardı. TKP üyesi olduğu için beş yıldan fazla cezaevinde kaldı. Bitmeyen Yol filminde söylediği türküde “Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak elbette” dediği için işine son verildi. Ruhi Su hiçbir baskıya ve zulme boyun eğmedi. Baskı ve zulüm yapanların adı bilinmezken Ruhi Su’nun o güzel adı tarihin sayfalarında ilelebet yazılırken, dilimizde türküleri kaldı. Onun da dediği gibi kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak elbette. Dilden dile, gönülden gönüle sonsuza kadar anacağız koca çınarı sevgiyle…

ÖNCEKİ HABER

Boşanmak isteyen eşini falçatayla yaralayan failin cezasında "iyi hal" indirimi uygulandı

SONRAKİ HABER

Sanatçı Ruhi Su, ölümünün 36'ncı yıl dönümünde anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa