Açılsa bir dert açılmazsa ayrı dert olan eğitim
Çoğu öğrenci haberleri takip etmese de yaşadığın ülkenin sıkıntılarını görmek için haberlere bakmana gerek yok sonuçta. Motivasyon lazım bize ancak böyle bir durumdayken bu çok zor.
Kaynak: Pixabay
Artvin’den bir ortaokul öğrencisi
Okulların açılması sınava hazırlanan kişiler için çok iyi bir durum, ben de o kişilerden birisiyim. Okullar açıldığında derslere çok daha fazla ilgi gösterebiliyoruz. Online eğitim çoğu öğrenci için gerçekten büyük bir sorundu. Fakat okulların açılması öğrenciler için mükemmel bir fikir değildi.
NE ENERJİMİZ NE DE MOTİVASYONUMUZ KALDI
Vaka sayıları gerçekten çok yüksek, sürekli farklı farklı okullarda sınıflar karantinaya alınıyor. Okula gitmek zorunlu kılınınca da işler cidden çok değişiyor. Çok fazla öğrenci aynı bina içerisinde yiyip-içip, koşup, bağırıp, tuvalet ihtiyaçlarını gideriyorlar. Her ne kadar uğraşsalar da böyle bir ortamda virüsün yayılmasına engel olamazlar, olamıyorlar da zaten. Bu konu bizleri mental açıdan cidden çok etkiledi. Arkadaşım korona mı oldu, ben olur muyum, aileme de bulaşır mı, atlatabilir miyim? Bunlar yetmiyormuş gibi kimimiz ailelerimizden kimimiz de okuldaki öğretmenlerden baskı görüyoruz. Evet, bizim için en iyisi olsun istiyorlar farkındayız ama bulunduğumuz durumu düşününce elimizden gelenin en iyisi yaptığımızın farkına varamıyorlar. Virüs ve baskıdan sonra ülkenin durumu da bizi çok fazla etkiliyor. Çoğu öğrenci haberleri takip etmese de yaşadığın ülkenin sıkıntılarını görmek için haberlere bakmana gerek yok sonuçta. Her şeyden önce bizlere motivasyon lazım. Ama taktir edersiniz ki böyle bir durumdayken ne ders çalışacak motivasyonumuz ne de kendimizi toparlayabilecek vaktimiz var. Z kuşağı hiçbir şey bilmiyor, 7/24 telefonla ilgileniyor diyorsunuz ama bir de şu yönden bakın, sabah 8 akşam 5 okuldasınız. Sürekli ağzınızda maske, çok kalabalık bir ortam ve nefes almakta güçlük çekerek bir yandan dersi dinleyip not almaya çalışıyorsunuz ama bunda zorlanıyorsunuz. En sonunda okul bitiyor ve eve gidiyorsunuz. Nefessizlikten tüm gün başınız ağrımış ancak uzanıp dinlenecek vaktiniz yok. Tekrar ders başına oturuyorsunuz. Ders çalışmaya çalışıyorsunuz ne bunun için enerjiniz var ne de motivasyonunuz. Kafanızı dağıtmak için telefonunuzu elinize alıyorsunuz ve sizi günlük sıkıntılardan uzaklaştıran, az da olsa sizi memnun eden bir şeyle meşgul oluyorsunuz. Telefonda sürekli komik videolar falan izliyor değiliz, yeni şeyler öğreniyor, bilgimize bilgi de katıyoruz. Sosyal medya sandığınız kadar kötü ve utanılacak bir yer değil. Bu şekilde anlattım çünkü biraz empati kurun istiyorum.
Demem o ki her şey dışarıdan göründüğü gibi değil. “Siz küçüksünüz, ne derdiniz olacak?” demeyin. Umarım derdimi anlatabilmişimdir ve biraz da olsa bizimle empati kurabilmişsinizdir.