22 Eylül 2021 09:26

“Burjuvazi, kavgaya davet etti bizi… Davetleri kabulümüzdür!”*

Bütün gücüyle haklarımızı, özgürlüklerimizi hedef alan tek adam yönetimine karşı hak kazanımlarıyla dolu  bir dönem için mücadeleye hazırlanıyoruz. Davetleri kabulümüzdür!

Kaynak: Max Pixel

Paylaş

Bir yandan vakalar artmaya devam ederken bir yandan da üniversitelerin yüz yüze ya da hibrit eğitim kararları duyuruldu. Ülkede birçok üniversite öğrenimin önemi bir bölümünü yüz yüze yapacak şekilde hazırlanıyor. Liselerde bir bir sınıflar karantinaya giderken, ne YÖK’te ne üniversite yönetimlerinde tedbirleri arttırmak, salgın koşullarında eğitimi sürdürmek adına bir tedbir yok. Bu durumda dünden bir yana değişen bir şey yok. Zira iki yıllık pandemi boyunca yine ilgili kurumlar salgın koşullarında yüz yüze eğitim adına herhangi bir adım atmadılar. Ek yurt, yemekhane, derslik ve kütüphane yapımı oldukça sınırlı. Mevcut derslik ve alanların pandemi koşularında ders verebilecek durumda yeniden yapılandırılmasının örneği yok. Üniversite içinde karantina alanlarının inşası ya da belirli başlı binaların ayrılması, kampüs içindeki sağlık merkezlerinin test yapabilecek, COVİD 19 tedavisi adına ilk acil adımları atılabilecek hale getirilmesi herhangi bir üniversite yönetiminin ya da YÖK’ün gündemine dahi girmedi. Sorunlar bunlar ile mi sınırlı elbette değil. Birçok üniversiteli için yeni dönemde eğitim masrafları göz korkutur halde. Yemekhane yurt gibi temel ihtiyaçları kapsayan yapıların birim fiyatlarına gelen zamlar öğrencilerin karşılayamayacağı düzeyde. Özellikle barınma çözümü olmayan bir sorun haline gelmiş durumda. Yurt çıkmayan yüz binlerce öğrenci çok kötü koşullardaki evlere ciddi meblağlar vererek kalmak zorunda kalıyor. Yine burada ilgili merkezi ya da yerel kurumların adımları oldukça sınırlı. Bunlar üniversiteler daha açılmadan karşımıza çıkan sorunlar.

ÜNİVERSİTELER TEK ADAM YÖNETİMİ İLE DAHA SIKI KARŞI KARŞIYA GELECEK!

Tek adam yönetimi bu sorunları çözmeye dair herhangi bir program ortaya koymadan gençlere “kul” olma çağrısı yapmaktan geri durmuyor. Yani mealen “Şükür edin, biat edin! Bizim ihtiyacımız olan gençlik profili bu” diyor. Türkiye gençliğinin – özellikle üniversite gençliğinin – bu çağrıya yanıt vermediği hatta tepki gösterdiği aşikâr. Buna rağmen ısrar eden tek adam yönetimini açıkça söylediği şudur: “Ben hakkını arayan, demokratik özerk üniversite isteyen, parasız ve bilimsel eğitim isteyenlere karşı açıktan saldıracağım.” Buradan bakınca önümüzdeki eğitim döneminin üniversiteliler ve tek adam yönetimi arasında sıkı bir mücadele olacağını söylemek abartı olmaz. Zaten bu kıyametin alametleri de başladı. Boğaziçi’ne yönelik saldırılar epeydir sürüyor, YTÜ “Millet Bahçesi” meselesi tekrar gündeme geliyor, ODTÜ Mezuniyet Töreninin yasaklanması, yine ODTÜ’de yol meselesinin tekrar gündeme gelmesi bu alametlerden. Bunlar dışında eğitim masraflarının getirdiği yük birçok üniversite de hak arayış mücadelelerini doğurmaya meyilli durumda.

GÜÇLERİMİZİ TOPLAYALIM, HAZIRLIĞIMIZI YAPALIM!

Çatışma, burjuvazi adına ülkeyi idare eden Erdoğan yönetiminin daveti. Tek adam tek parti yönetimi sermaye sahipleri adına yürüttüğü bu idarede bir yandan en saldırgan ve en gerici bir yönetimin idamesini en iyi kendisinin yapabileceğini, sömürü koşullarının ve burjuvazi iktidarının süregitmesi için en cüretkâr adımlarla en iyi siyasi seçenek olduğunu kanıtlama peşinde. Yeni dönemde Türkiye gençliğinin kazanılmış haklarına gerçekleştirdiği saldırılara devam edeceğini, kimin çıkarlarından taraf olduğunun ispatını en temel haklarımıza yönelik tahribatı arttırarak sağlayacağını görmek gerek. Tek adam yönetimi olabildiğince hazırlıklarını yapmış görünüyor. Az bir kırıntı kalmış demokratik yapılara saldırısını, hak gasplarını bu şekilde okumak doğru olur. Yani o cephede değişen bir şey yok. Peki, biz üniversite gençliği ne yapacağız? Zira bu davet kaçınılmaz kabul edilmesi gereken bir davet. Ekonomik ve siyasal problemlerin bizi sıkıştırmaya devam ettiği ortada. Parasız bilimsel eğitim, demokratik ve özerk üniversite, demokratik bir Türkiye taleplerimiz hala ortada. Boğaziçi eylemlerindeki, hem Boğaziçi’yle destek ve dayanışma içinde olan hem kendi taleplerini ortaya koyan tüm üniversitelerdeki deneyimlerimiz ortada. Bu tabloya bakınca önümüzdeki döneme bu taleplerimiz etrafında güçlerimizin durumunu saptayarak hazırlanmaktan başka çaremiz yok. Bir parçası olarak bulunduğumuz tüm alanları, yaşadığımız sorunları etrafında birikebileceğimiz talepleri dile getireceğimiz mücadele alanlarına çevirmekten, bunları tek adamın mevcut saldırılarına karşı esastan itirazlar olarak değerlendirmekten başka da… Bütün gücüyle haklarımızı, özgürlüklerimizi hedef alan tek adam yönetimine karşı hak kazanımlarıyla dolu, atanmış rektörlerin istifa ettiği, demokratik seçimlerin yapıldığı bir dönem için bu mücadeleye hazırlanıyoruz. Davetleri kabulümüzdür!

* Nazım Hikmet’in “Sacco ve Vanzetti” adlı şiirinden alıntıdır.

ÖNCEKİ HABER

Ümraniye'de sahte Kovid-19 ilacı üretenlere operasyon: 4 kişi gözaltında

SONRAKİ HABER

Bir olay: Aşı karşıtlığı mitingi Bir kavram: Komplo teorisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa