Bir olay: Aşı karşıtlığı mitingi Bir kavram: Komplo teorisi
Orta Çağ’ın karanlığındaki skolastik düşüncenin doğada karşılık bulan somut gerçekliği önemsizleştirme ve aklı etkisiz kılma girişimi bugün farklı biçimde burjuvaziyle beraber karşımıza çıkmıştır.
Fotoğraf: Pixabay
Bir olay: Aşı karşıtlığı mitingi
Salgın, devletlerin başarısız yönetiminden, üretilen mücadele politikalarının gerçeklikle arasındaki mesafeden ötürü hala yavaşlatılamaz ve önüne geçilemez bir seyirde ilerliyor. Bu durum aşı tereddütünü arttırıyor, hükümetlere ve devletlere duyulan güvensizlik kendisini aşıya ve bilime güvensizlik üzerinden dışa vurma eğilimi gösteriyor. Aşıların tekellerin elinde pazarlığı yapılan bir meta haline gelmesiyle beraber aşı karşıtlığının ve pandemi/virüs/salgın reddiyeciliği bu eğilimi attırıyor. Geçtiğimiz günlerde de Türkiye’de özellikle aşı karşıtları içerisinde öne çıkan birkaç “doktor”, “yazar” gibi şahsiyetlerin çağrısıyla Maltepe miting alanında miting düzenleneceği duyuruldu. Çağrı duyurusuyla birlikte sosyal medya üzerinden, “Aşısız, testsiz otobüslere binin mitinge gelin” çağrıları yapıldı. İlk başta Maltepe Kaymakamlığı’nın “pandemi önlemlerini” gerekçe göstererek izin vermediği mitinge, çeşitli isimlerin araya girmesiyle İstanbul Valiliği tarafından izin verildi. Halk sağlığını tehdit eden ve belirli çevrelerce açıktan örgütlenen mitinge ne Sağlık Bakanlığı’ndan ne de İçişleri Bakanlığı’ndan uyarı ya da yasak getirilmedi. Pandemi süreci boyunca hak mücadelesi veren kesimlerin, “pandemi tedbirleri” uyarınca baskı ve müdahalelerle daraltılan siyaset yapma alanı karşısında bu alanın aşı karşıtlığından beslenen faaliyet ve fikirlerin örgütlenmesine açık olduğu görüldü. Daha iki hafta öncesinde valilik İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla 5 Eylül'de Bakırköy Pazar Alanı’nda yapılmak istenen Dünya Barış Günü mitingini yasaklamıştı ve aynı gün kararı protesto etmek için Taksim'de bir araya gelen 47 kişi gözaltına alınmıştı. Mitinge katılanlar da miting alanına girişte maske kontrolünden geçirilmesine karşın alana girdikten sonra maskelerini çıkardı. Hem aşı hem maske hem de PCR testlerine karşı olan katılımcılardan bazıları, miting alanına girişte maskelerin çıkarılması yönünde çağrılar yaptılar. Katılımcılara içeriye girişte HES ya da aşı kartı kontrolü yapılmadığı gibi, hijyen kuralları hiçe sayılarak aynı paketten lokum dağıtımı yapıldı.
Bir kavram: Komplo teorisi
Tarihsel olarak baktığımızda burjuvazi, 18. yy. da tanımlanan ve gelişen “aydınlanma” düşüncesinin hem bir içerik kazanmış bir ideoloji ve yaklaşım olmasıyla karşılıklı etkileşimde bulunmuş, ortaçağın ve dogmatik düşünce ve yaşayışın karşısında bilimsel ve teknolojik gelişmelerin geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde toplumsal hayattaki konumunu örgütlüyordu. Ancak yeniyle ve değişimle kurulan bu etkileşim ve ortaklık, zaman içinde yine aynı toplumsal işleyiş yasaları gereğince yeniyi değil eskiyi tanımlamaya, bilimsel ve teknik gelişmişliğin ilerleticiliğini değil, kurulu ve sabit olanı, dolaysıyla “eskiyle” bir çıkar ortaklığını zorunlu olarak gerektirdi. Aydınlanmanın şiar edindiği “kendi aklıyla hareket etme yeteneği” hâkim üretim tarzının ve egemenlerinin değişmesini içeren ve çağrıcılığını üstlenen bir fikir olarak örgütlenirken, burjuvazinin hâkim bir sınıf olarak tüm kendisine yöneltilebilecek fikri bir tehditti de içeriyordu. 19.yy’ın sonlarına doğru burjuvazi için gerçek bir tehdite dönüşen aydınlanmaya burjuvazi sırt çevirmesi sonrasında kendi karanlığını yaratmaya başladığı gibi mevcut olan, değişim göstermiş tüm gericilikleri sahiplenmeye ve yeniden üretmeye başladı. Bilimsel gelişimde aydınlanma burjuvazi için sadece teknolojiye indirgenmiştir. Bilim üretenlerin, bilim insanlarının burjuvazinin ücretli işçisine dönüştüğü durumda bilim halktan özellikle alt sınıflardan neredeyse tamamen kopmuş bir hale bürünür.
GELECEKSİZLİK GÜVENSİZLİK VE KOMPLO
Burjuvazi bir yandan sermayesini büyütmek için maddi üretime ve bilimsel-teknolojik gelişmelere ihtiyaç duymakta öte yandan sınıfsal egemenliğini sürdürebilmek için emekçi kitlelerin bilincine zarar veren gerici, idealist düşüncelerin toplum içerisine yayılmasına destek olmakta, üretilmesini sağlamaktadır. Artık akıl ve insanlık dışı hale gelmiş bu sistemi ayakta tutmaya çalışan burjuvazi tüm gücüyle akla ve bilime saldırmaktadır. Tüm bunların sonucunda da kapitalizm; ideolojik, felsefi, bilimsel ve kültürel alanda toplumun bütün ilerici güçlerinde umutsuzluk kendine ve geleceğe güvensizlik, karamsarlık yaratma amacı gütmektedir.
Komplo teorilerini kabul etmeye yatkın olan kesim de işte burjuva siyasetinin getirdiği yalanın ve sahtekârlığın bir yönetme biçimine insan olduğuna inanmış olan emekçi kesimdir. Kendilerinin erişemeyeceği, müdahale edemeyecekleri güçlü ve erişilmez merkezler ve insanlar tarafından hayatlarının belirlendiği düşüncesi insanın doğaya, kendi türüne, emeğine yabancılaşmasının bir sonucudur. Burjuva gericiliği ve ideolojisiyle tarihin masallaştırılması, kaybolan bir geçmiş ve kurgulanamayacak, müdahale edilemeyecek bir gelecek anlamını getirir.
Komplo teorileri de pompalanan, yeniden üretilen, alan açılan bu tarihsel ve toplumsal ilişkilerin bir sonucu olarak yayılım göstermekte kendisine toplum içerisinde yer bulmaktadır. En çok emekçi sınıfları etkilemesinin, emekçi sınıflar arasında yayılım göstermesinin sebebi de bu sınıfların bilgiyi teğet geçmesinde, cehaletinden, geri biyolojik özelliklerin değil tam olarak bu toplumsal, tarihsel, ekonomik sebeplerden ileri gelmektedir. Günümüzde ise; özellikle salgınla beraber artış gösteren aşı karşıtlığı, alternatif tıp, düz dünyacılık, şifalı taşlar, kuantum enerjicilik vb. safsatalar, komplo teorileri son yıllarda daha da artış göstermektedir.
Kapitalizmin yarattığı güvensizlik, güvencesizlik, umutsuzluk ortamında kendilerini çaresiz hisseden emekçi kitleler bu maddi dünyadan ümitlerini keserek bu bahsedilen mistik, idealist eğilimlere kayıyorlar. Burjuvazi de geleceğin belirsizlikten başka bir şey olmadığı, hatta gelecek diye bir şeyin olmadığını dillendiren çeşitli düşüncelerin, ideolojilerin önünü açtıkça açıyor, kitlelerin arasında yayılmasını kolaylaştırıyor. Bu gericilik de burjuvazinin sınıfsal çıkarları gereği kendisi için zorunludur. Orta Çağ’ın karanlığındaki skolastik düşüncenin doğada karşılık bulan somut gerçekliği önemsizleştirme ve aklı etkisiz kılma girişimi yüzyıllar sonra farklı biçimde burjuvaziyle beraber tarihte tekrar karşımıza çıkmıştır.