23 Eylül 2021 12:42

Prof. Dr. Nilgün Toker: Türkiye’de aşı karşıtlığı şiddet formu aldı

TTB Pandemi Çalışma Grubu'nun “Pandemide Merak Ettiklerimiz” programının bu hafta konuğu Siyaset Felsefecisi ve Pandemi Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker oldu.

Nilgün Toker solda, Vahdet Mesut Ayan sağda Fotoğraf: Türk Tabipleri Birliği

Paylaş

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu’nun haftada bir kez yayımladığı “Pandemide Merak Ettiklerimiz” programının 24’üncüsüne siyaset felsefecisi ve Pandemi Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker konuk oldu.

Toker, 11 Eylül’de İstanbul Maltepe’de aşı karşıtlarının düzenlediği “Büyük Uyanış” mitingine dönük ifade özgürlüğü tartışmalarını değerlendirdi.

Toker, “Kanaat açıklamak ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilebilir ancak günümüz Türkiye’sinde demokratik ifade özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanmışken, toplum sağlığını engellemeye dönük bir tutumun iktidarca ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi ve buna izin verilmesi tutarlı değildir” diye konuştu.

Mitingin gerçekleşmesinin pandemiyle halk sağlığı ve toplum yararı çerçevesinde mücadele edilmediğini görünür kıldığını vurgulayan Toker, iktidarın salgına yönelik bütüncül sağlık politikaları oluşturamadığını belirtti.

"AŞI KARŞITLIĞI BİR TÜR ŞİDDET FORMU ALDI"

Toker, özgürlük ve ifade hürriyeti gibi kavramları insan hakları perspektifinden değerlendirirken, özgürlüğün “serbest olma” anlamına gelmediğini, bu kavramın bir arada yaşama bilinci ve değerleriyle yakından ilişkili olduğunu söyledi. Toker, halk sağlığının da böyle anlaşılması gerektiğini belirterek “Toplum sağlığı ya da sağlıklı yaşam hakkı dediğimiz şey, sadece kendinizin sağlıkla nasıl ilişkilendiğiniz değildir, herkesin, diğerlerinin sağlığıyla ilişkilidir” diye ekledi. Aşıların bu hastalığı engellemede önemli bir araç olduğunu vurgulayan Toker, geldiğimiz noktada aşı karşıtlığının nefret suçuna teşvik eden, kötücül bir pozisyona yerleştiğini, ülkemizdeki aşı karşıtlığının bir tür şiddet formu aldığını söyledi.

Hakikat sonrası çağ olarak adlandırılan sürecin gerçeği görünmez kıldığını, aşı karşıtlığının bu ideolojik yaklaşımdan da beslendiğini vurgulayan Toker, kamunun burada da sorumlu davranması gerektiğini, lakin bu sorumluluğu almadığını açıkladı. Toker, son olarak aşıda zorunluluk tartışmalarına da değinerek, “Hekimler ve kamu, ‘aşı olunmalı” diyorsa, burada zaten bir gereklilikten bahsediyoruz demektir. Dolayısıyla bir şey yapılmalı deniyorsa, ona göre düzenlemeler de yapılmalı” dedi.

Nilgün Toker, konuşmasında şunlara dikkat çekti:

  • Aşıların diğer koruyucu önlemlerle birlikte ciddi bir koruyuculuğu var.
  • Kamu, sağlıklı yaşamı koruyacak şekilde önlemler almalı.
  • Özgürlük ancak toplumsal ilişkiler çerçevesinde ve başkalarını hesaba katarak düşünülebilir.
  • Dolayısıyla özgürlük ve serbestlik ayrı şeylerdir. Bunlar birbirleriyle karıştırılırsa, özgürlüğü de yitiririz.
  • Son yaşanan gelişmeler, Türkiye’de aşı karşıtlığının şiddet formu aldığını göstermektedir.
  • Şiddet, nefret suçu veya hedef gösterme ifade hürriyeti kapsamına girmemektedir.

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Alman Parlamentosu Bilirkişi Raporu: Ülkücü hareket yasaklanabilir

SONRAKİ HABER

BM: Myanmar'da askeri darbeden bu yana 1100'den fazla kişi öldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa