Emek Gençliği, yeni eğitim döneminde 9 maddelik acil talepler listesi açıkladı
Emek Gençliği yayımladığı deklarasyon ile kredi ve burs ayrımının ortadan kaldırılması, barınma hakkının her öğrenciye tanınması, parasız, bilimsel ve demokratik eğitim taleplerini dile getirdi.
Görsel: Emek Gençliği
Emek Gençliği yeni eğitim-öğretim dönemine dair “9 Maddede Acil Talepler” başlıklı bir deklarasyon yayımladı. Artan masraflar, bilimsel ve laik eğitime yönelik saldırılar, demokratik ve özerk olmayan akademik yapı gibi temel sorunların gençliğin eğitim hakkını baltaladığına dikkat çeken deklarasyon metni; parasız, bilimsel ve demokratik bir eğitimin kapsamını ortaya koyuyor.
Öğrenci gençliğin sorunlarının salgın ve ekonomik kriz süreci boyunca derinleştiğini vurgulayan deklarasyonda, yüz yüze eğitime geçişte alınması gereken önlemlerin alınmadığı belirtilirken “Okullar sosyal mesafe gereğince seyreltilmiş şekilde eğitim versin, fiziki yeterlilik için, temizlik ekipmanı ve görevlilerin temini için bakanlık gerekli bütçeyi ayırsın!” çağrısı yapılıyor.
Deklarasyonda artan eğitim masraflarının eğitim hakkının gaspı anlamına geldiğini ortaya konulurken, "Bugün Türkiye’de yeni bir eğitim dönemine başlarken kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamak bile asgari ücretin 5’te 1’i oranında para harcamayı gerektiriyor. Eğitim giderlerini karşılamak için aile desteğinin yanında okurken çalışmak zorunda olanların sayısı giderek artıyor” deniliyor. Bunun karşısında gerçekten eşit ve parasız bir eğitim için kredi ve burs ayrımının ortadan kaldırılması, ihtiyacı olan bütün öğrencilere burs verilmesi, burs miktarlarının öğrencilerin yaşam giderlerini karşılayacak, eğitim ve sosyal ihtiyaçlarına denk düşecek şekilde hesaplanması gerektiği belirtiliyor. Artan kira fiyatları ve yetersiz yurt imkanları nedeniyle Türkiye gençliğinin en acil sorunlarından biri olan barınma sorunun da eğitim alabilmenin önündeki en büyük engellerden biri haline geldiğine dikkat çekiliyor.
Üniversitelerin sermayenin tahakkümüne girdiği ölçüde eğitimin içeriğinin öğrencilerin ihtiyaç ve taleplerine cevap vermediği, lise müfredatlarının da dinci-milliyetçi gericilik temelinde düzenlendiğini vurgulayan deklarasyon laik, bilimsel ve nitelikli bir eğitim çağrısını da içeriyor. Akademi üzerindeki baskı ve saldırıların şiddetlendiğine dikkat çekilen metinde, “Tüm üniversitelerin atamış rektörleri derhal istifa etsin! Üniversite rektörleri seçimle belirlensin! Öğrencilerin kendi sorun ve taleplerini dile getirebileceği, üniversite yönetiminde söz ve yetki sahibi olacağı temsilcilikler tanınsın!” çağrısı yapılıyor.
9 MADDEDE ACİL TALEPLER:
1-Gerekli pandemi tedbirleri alınsın, ortaöğretim üniversite ve tüm dengi okullarda örgün ve yüz yüze eğitim koşulları sağlansın!
2 yılı kapsayan bir süre boyunca eğitim kesintiye uğradı. Bu süreçte okulların fiziki yeterliliklerini iyileştirecek, pandemi koşullarına uygun genişlikte ve seyreltilmiş sınıf uygulamasını hayata geçirecek sayıda derslik sağlayacak, depreme karşı güçlendirecek çalışmalar başlatılmadı. Tek adam yönetimi ve ilgili kurumları öğrencilerin pandemi koşullarında eğitime devam edebilmesini sağlayacak hiçbir olumlu adım atmadı. Eğitimin ara verilmeden devam etmesini sağlayacak önlemler hızla alınsın! Tüm öğrencilerinin faydalanabileceği şekilde maske ve dezenfektan temini sağlansın! Okullar sosyal mesafe gereğince seyreltilmiş şekilde eğitim versin, fiziki yeterlilik için, temizlik ekipmanı ve görevlilerin temini için bakanlık gerekli bütçeyi ayırsın!
2-Kredi/burs ayrımı kaldırılsın! İhtiyacı olan her öğrenciye burs sağlansın!
Bugün Türkiye’de yeni bir eğitim dönemine başlarken kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamak bile asgari ücretin 5’te 1’i oranında para harcamayı gerektiriyor. Eğitim giderlerini karşılamak için aile desteğinin yanında okurken çalışmak zorunda olanların sayısı giderek artıyor. Artan gelecek kaygısı, ekonomik kriz, niteliksiz eğitim ve yaşanan belirsizlikler eğitim hakkını gasp ediyor. Başarı ve ihtiyaç burslarının yetersizliği lise ve üniversite öğrencilerinin eğitim ve diğer yaşam gereksinimleri arasında tercih yapmak zorunda bırakıyor. Eğitim için gerekli ekipmanlar ise her öğrencinin ve ailesinin kendi alım gücüne bırakılıyor. Burs ihtiyacı, öğrencinin barınma, sosyal kültürel ilgi ve ihtiyaçlarını, eğitim kaynaklarını ve materyallerini karşılayacak biçimde hesaplansın! KYK’ın burs kriterleri açıklansın! KYK bursu öğrencilerin yaşam giderlerini karşılayacak, eğitim ve sosyal ihtiyaçlarına denk düşecek şekilde hesaplansın, enflasyon oranlarına uygun şekilde arttırılsın!
3-KYK borçları silinsin!
Gençliğe krizin yükünü taşımak reva görülürken patronların vergi borçları affediliyor. 17 şirketin affedilen vergi borçları 100 bin öğrencinin KYK borcundan bile fazla! Bu şirketlerin arasında İkizdere’deki doğa talanının sorumlusu olmakla ünlü Cengiz Holding, Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolar kredi bir kalemde silinen yandaş medya tekeli Demirören bulunuyor. KYK borçlarını silmekten çekinen tek adam yönetimi Türkiye’nin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömüren patronlar için devlet kaynaklarını ve hizmetlerini peşkeş çekiyor. Geri ödemeli KYK kredisinde faiz ücreti alımına son verilsin! Devlet kaynakları patronlar için değil öğrenciler için kullanılsın, KYK geri ödemesiz bir şekilde her öğrenciye sağlansın! KYK borçları faizleriyle birlikte silinsin!
4-Yurt olanakları sağlansın, barınma hakkı her öğrenciye tanınsın!
Türkiye’de üniversite öğrencilerinin eğitim alabilme koşullarının önündeki en zorlayıcı engellerden biri haline gelen barınma sorunu, ekonomik kriz, artan konut fiyatları ve devlet yurtlarının yetersizliğiyle birleştiği halde her öğrencinin kendi çözmesi gereken bir sorunmuşçasına dayatılıyor. Oysa barınma hakkı eğitim sürecindeki yaşam gereksinimlerinin en öncelikli parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu gereksinime karşın Türkiye’deki 7 milyondan fazla öğrenci devlet yurtlarından faydalanamıyor. Devlet ve ilgili kurumlar mevcut yurt olanaklarını öğrenci nüfusuna göre tesis etsin, özel yurtlara yerleşimde ve konutlarda her öğrencinin barınma giderleri karşılansın! KYK bursu barınma giderlerini karşılayabilecek şekilde düzenlensin!
5-Üniversite özerkliğine yapılan müdahalelere son verilsin! Bilimsel ve demokratik bir üniversite eğitimi sağlansın!
Üniversiteler bilimsel ve akademik gelişkinliğin ve ihtiyaçların doğrultusunda eğitim ve hizmet veren alanlar olmaktan çıkarılarak, öğrencilerin ihtiyaç ve taleplerine cevap vermeyen; çalışma alanlarının, sermaye lehine işletilen üretim ve bilgi üstlerine dönüştürüldüğü, bilimsel bir düşünüşe, dünyayı anlama ve öğrenme çabasına, gençliğin ilgi ve yeteneklerine cevap vermeyen kurumlar olarak işletilmek isteniyor. Üniversitelerin demokratik ve özerk yapısına gerçekleştirilen saldırılar bilimsel ve akademik bilgi üretiminin bağımsız niteliğine zarar veriyor, öğrencilerin üniversitelerin esas bileşenleri olarak karar verici mekanizmalarda bulunmasını engelliyor. Üniversite öğrencileri, eğitim yaşamlarında karşılarına çıkan her bir sorunda, eğitimin niteliğinden, çalışmak istediği alanın kendisine kadar her bir alanda, kapitalizmin ihtiyaçlarına göre dizayn edilen üniversite eğitiminin öznesi olmaktan uzak bir şekilde konumlandırılmak isteniyor. Tek adam yönetimi, demokratik süreçlerin yerine atama usulünü geçirerek özerk ve bağımsız bilgi üretimin üzerindeki denetimi, piyasanın ihtiyaçlarına göre yönlendirmek istiyor. Şirket yönetir gibi üniversite yöneten rektörlükler istiyor. Üniversiteler, öğrencilerin ve üniversite bileşenlerinin iradesine dayanmalı, üniversite bileşenleri yaşadığı ve eğitim gördüğü alanlarda karar verici mekanizmalarla denetleme ve yönetme yetkisine sahip olmalıdır! Üniversiteler içerisinde öğrencilerin kendini temsil edebileceği mekanizmaların, kulüplerin ve toplulukların önündeki bürokratik engellemeler ve baskılar derhal kaldırılsın! Öğrenci kulüplerine bütçe ayrılsın, kulüp açmanın, üniversite içerisinde etkinlik yapmanın önündeki engeller kaldırılsın!
6-Atanmış tüm Rektörler istifa etsin! Demokratik seçimlerle üniversite yönetiminde öğrenciler söz sahibi olsun!
Tek adam yönetimi üniversitelere rektör atayarak, üniversite özerkliğine saldırıyor. Bağımsız bir kurum olarak kendi seçimlerini ve yönetimini belirlemesi, öğrencilerin demokratik süreçlerin parçası olarak söz ve yetki sahibi olması gerekiyor. Tüm üniversitelerin atamış rektörleri derhal istifa etsin! Üniversite rektörleri seçimle belirlensin! Öğrencilerin kendi sorun ve taleplerini dile getirebileceği, üniversite yönetiminde söz ve yetki sahibi olacağı temsilcilikler tanınsın!
7-Eğitimdeki gerici ve dogmatik anlayış terk edilsin, laik ve bilimsel bir eğitim anlayışına göre müfredat içeriği belirlensin!
AKP iktidarı, eğitimdeki eşitsizliği giderek derinleştirdiği gibi, devlet okullarının yerine özel okullara gidemeyen öğrenciler için din bilgisi temelinde bilimsel perspektiften ve gelişmelerden uzak, milliyetçi ve şoven anlatılar üzerine kurulu, temel bilimlerin bilgisinden dahi yoksun bir müfredat dayatıyor. Öğrenciler çeşitli kültür ve sanat derslerine ulaşamadığı gibi, biyolojik bilimlerin temel konusu olan evrim ders müfredatında dahi değil. Fizik, kimya laboratuvarları sınıflara dönüştürülüyor. Dolayısıyla her açıdan bilim içeriği okullardan çıkarılmak, yerine din ve değerler eğitimi altında gerici uygulama ve pratikler bütününde dogmatik bir eğitim yerleştirilmek isteniyor. Her bir öğrencinin kendi ilgi ve yeteneklerine göre bilim, kültür ve sanat alanlarında eğitim alabileceği dersler ve derslikler açılsın! Başta evrimin müfredata geri getirilmesi olmak üzere bütün bir müfredat dogmalardan ve gericilikten arındırılsın, toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetildiği, güncel bilimsel bir perspektifin ışığında yeniden düzenlensin. Zorunlu din dersleri kaldırılsın! Eğitim müfredatı laiklik ilkeleri gereğince hazırlansın!
8- Nitelikli, parasız ve eşit bir eğitimin tüm olanakları sağlasın!
Tek adam yönetimi temsilci olduğu ve çıkarlarını koruduğu kapitalistlerin ihtiyaçlarına göre eğitimin içeriğini ve biçimini belirliyor. Özelleşme teşvikleri başta olmak üzere tüm bir eğitim politikasını nitelikli eğitimi çok dar bir öğrenci kesiminin ulaşabileceği, Türkiye’deki en geniş gençlik kesimlerinin ise belirli iş kollarında vasıflı/ vasıfsız işçiler olarak hazırlanması süreci üzerine kuruyor. Türkiye eğitimin piyasalaşmasına tüm desteğini sunan tek adam, nitelikli eğitime ulaşabilme olanaklarını Türkiye’nin en geniş gençlik kesimlerinin elinden alarak özel okula ve dershaneye gidenler ve gidemeyenler ayrımını koyuyor. Türkiye’de gençler nitelikli bir eğitimin gerektirdiği içerik ve olanaklara ulaşamıyor, kendi ilgi ve yeteneklerini geliştirme, yaşamı ve geleceği için ihtiyaç duyduğu, toplumsal yaşamın bir parçası olarak edinmek istediği bilgi ve becerileri edinme hakkı gasp ediliyor. Meslek liseler eğitime en uzak kalan kesim olarak temel bilimlere bile ulaşamıyor. Gençlik kesimleri bu niteliksiz eğitimle mesleki bilgi ve becerileri edinemiyor, gelecek kaygısı giderek derinleşiyor. Eğitim bu yolla gençliğin yaşamından koparılıyor, ulaşılabilir olmaması ve nitelikten yoksun bir halde itibarsızlaştırılması eğitim hakkını gasp ediyor. Nitelikli eğitim alma hakkının gaspına ve eğitim itibarsızlaştırılmasına son verilsin! Meslek lise öğrencilerinin temel bilimlere ulaşımının sağlansın! Meslek liselerinin stajlarında, üretim alanlarının iş güvenliği esaslarına uygunluğu ve çalışma koşulları MEB tarafından denetlenmesin! İhtiyaç duyan her lise öğrencisinin eğitim giderleri devlet tarafından karşılansın! Nitelikli eğitim için gerekli olan bilimsel müfredat ve olanaklar sağlansın!
9- Üniversite yönetimleri cinsiyete dayalı eşitsizliğe ve şiddete karşı gerekli önleyici adımların ve tedbir mekanizmalarının işletilmesini garanti altına alsın! Genç kadınların temsil, tedbir ve dayanışma mekanizmaları kurmalarının önündeki engellemeler kaldırılsın!
Türkiye’deki genç kadınlar eşitsizliğe, şiddetin sözlü ve fiziksel biçimlerine hayatın her alanında maruz kalıyor. Bunun karşısında, eğitim gördüğü alanların genç kadınlar için güvenli alanlar haline getirilmesi, eğitime ulaşmada kampüslerin içerisinde eşit, şiddetsiz ve özgür koşullarda bulunabilmesi ihtiyacı aciliyetini ortaya koyuyor. Üniversiteler bünyesinde de arttığı görülen sözlü ve fiziksel taciz, akademideki cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddet başta kadınların en temel haklarını ve yaşamlarını tehdit ettiği gibi, her bir genç kadının eşit bir eğitim alma hakkını da engelliyor. Tek adam yönetiminin başta eğitim olmak üzere hayatın tüm alanlarına yönelttiği gerici ve dinci saldırılar, ilk elden genç kadınların şiddetsiz yaşam talebine bir saldırı niteliğinde. Bunun karşısında üniversite ve akademi içerisinde de kadınların her türden talep ve ihtiyacının görünür olması için, şiddet ve taciz vakalarında üniversite içerisinde belirli yaptırımlar uygulayacak, kadınlara psikolojik ve korunma desteklerini sağlayabilecek yürütücü mekanizma ve mevzuatların yönetimler tarafından üniversiteli genç kadınların dahiliyetinde hazırlanması gerekiyor. Üniversiteler tacize ve eşitsizliğe karşı gerekli önlemleri uygulamaya koymak zorundadır, genç kadınların bu uygulamalarda etkin ve aktif rol oynamasının önündeki engelleri kaldırılmalıdır! Üniversiteler genç kadınlar için güvenli alanlar haline getirilsin! Üniversite yönetimleri şiddetin her türlüsüne karşı gerekli önleyici mekanizmaların kurulması, fiili olarak işletilmesi ve genç kadınların rahatlıkla ulaşabileceği şekilde konumlandırılması için fiili adım atsın! (HABER MERKEZİ)
September 23, 2021