27 Eylül 2021 06:10

Kanıksamak

18 ay önce başlayan pandemi ile bugüne kadar 62 bin 938 kişiyi kaybettik. Günde ortalama 115 vatandaşımızı toprağa vermişiz. Son iki aydır, her gün 200 kişiden daha fazla kaybımıza alıştık.

Fotoğraf: DHA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

1973’den sonraki yıları, yaşadığım sosyal olayları çok net hatırlıyorum. Adana Erkek Lisesi ile başlayan siyasi düşüncelerim, 1976 yılında Ege Üniversitesinde daha da olgunlaşmıştı. 70’li yılların özgürlük ateşini, 12 eylüle kadar yükseltmeye çalışmış; hatta üniversitedeki yıllarımda çoğu gece, ertesi gün devrim yapacak kadar heyecanla uyumuştuk. Özgürlük ateşi ve devrim heyecanı sadece öğrenci gençlikte değil, işçi sınıfı ve aydınlanan köylülerde de vardı.

Ancak tüm bu heyecan bir günde yok oldu. Faşist askeri cunta; 12 Eylül darbesi ile yüzbinlerce devrimciyi tutukladı, öldürdü ya da kaybetti. 12 Eylül 1980’den sonraki aylar ve yıllar, halkın askeri cuntaya alıştığı, kanıksadığı günlerdi maalesef. Hatta askeri cunta aracılığı ile dinci örgütlenme ve Amerika menşeli kapitalizmin artık hayatımıza girdiği dönem başlamıştı bile. Dünya bankası temsilcisi ve ailece tarikat mensubu Özallar artık yönetimde idi. Kanıksamıştık. Örtülü faşizm ile açık kapitalizm yaşamımızda idi. Hepimiz, kişisel olarak nasıl geleceğimizi garantiye alırız, onun derdindeydik. Artık “ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları yerine; “benim memurum işini bilir” konuşulmaya başlamıştı. Kanıksamıştık.

Ama bu ülke bugüne kadar her gün bir uçak dolusu insanın ölümünü nasıl kanıksadı anlayamıyorum. 18 ay önce başlayan pandemi ile bugüne kadar 62 bin 938 kişiyi kaybettik. Günde ortalama 115 vatandaşımızı toprağa vermişiz. Son iki aydır, her gün 200 kişiden daha fazla kaybımıza alıştık. Bakın bir örnek vereyim; 26 Eylül 2020’de hayatını kaybeden hasta sayısı 71 iken; dün hayatını kaybeden hasta sayısı maalesef ki 228 kişi. Neredeyse üç katı. Hasta sayısı neredeyse 10 katı. Hem de toplumun yüzde 60’ı aşılanmışken. Rakamlar yani toplum sağlığı verileri tam tersi düzelmiş olması gerekirken, yaşadıklarımız kabul edilir gibi değil. Ama kanıksadık.

Pandemiyi yönettiğini sanan hükümet ve onun sağlık bakanlığının ana görevi; halkı mevcut duruma alıştırmak oldu. Bu sene geçen seneye göre, salgını daha ağır yaşıyorsak, daha tedbirli olmamız gerekmez mi? Önce kendimize bakalım; Nisan 2020’de aldığımız tedbirlerin hangisini alıyoruz? Sonra çevremize bakalım; maske dışında hiçbir tedbir yok. O da göstermelik! Bizi yönetenlere bakalım. Yerel yöneticilere, Valiliğe ve sağlık ile ilgili il müdürlüğüne... Pandemiye ve ölümlere halkı alıştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Özellikle sağlık bakanlığı ve atanmış yöneticiler; bu kötü gidişin, her gün düşen bu uçakların sorumlusu sizsiniz. Bilime, bu süreçte size yardım edecek meslek odaları ve uzmanlık derneklerine karşı durdunuz.

Havalar soğudukça maalesef ki İzmir’de de vakalar artacak. Hastaneler, yoğun bakımlar yine dolacak. Acaba Valiliğin, sağlık müdürlüğünün kamu hastanelerinin organizasyonu ile ilgili bir planlaması var mı? Hiç sanmam. Sayın yöneticiler size sağlık bakanının şu sözünü hatırlatmak isterim. Vefat sayısının elli bini geçtiği günlerde sağlık bakanı; “en az bu kadar da hastayı, covid olmasa da ona bağlı olarak kaybettik” dedi. Pandemi döneminde kalp krizinden ölen hasta sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 15 fazlaydı. Çünkü halk gidecek “virüssüz” hastane bulamadı. Kışa giriyoruz ve halk covid dışı hastalıklarda gideceği “temiz” hastane istiyor.

Kanıksamayacağız!Sayın AKP yönetimi, sayın sağlık bakanı ve onların illerdeki atanmışları; sizleri de yaptıklarınızı da kanıksamıyoruz. İlk seçimde sandıkta, sonra da gerçek adaletin olduğu mahkemelerde yaptıklarınızın hesabını soracağız. Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI