28 Eylül 2021 00:36

Sağlık turizminin vitrininde çalışanlar hiç rahat değil

"Özgür bir şekilde sendikaya üye olamıyoruz çünkü hastanede yetkili sendika olan Sağlık-Sen dışında bir sendika faaliyetine de izin verilmiyor."

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinden bir emekçi

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi kamu özel ortaklığı ile kurulan hastanelerden biri. Bu ortaklığın en can alıcı noktalarını temelde biz sağlık çalışanları hissediyoruz. Alandaki arkadaşlar “Biz özel hastanede mi çalışıyoruz” sorusunu sormaya başladığında anlıyoruz ki bu işte bir gariplik var. Şehir hastanelerinin dışı sizi içi bizi yakıyor.

Hemşire dinlenme odalarından, çalıştığımız bankolara kadar denetim altındayız. Bazen çalışırken tepemizde bir kamera varmış da sürekli izleniyormuşuz hissine kapılıyoruz. 24 saat çalıştığımız gün aşırı nöbetlerde dinlenmek yasak. Hemşire dinleme odalarında adeta “Hemşire dinlen-me” der gibi müdahale ediliyor. Odada kapıyı kapatmak da yasak, öyle ki supervisor (yönetici/şef) gelip odanızın anahtarına el koyabiliyor. Bankolarda telefondan bir şey izlemek, gece internetten kısık bir müzik açmak da bu yasaklar arasında. Hal böyle olunca bütün gece bankoda bekleyip de gözlerinizin kapanmaması için algınızı açık tutabilecek hiçbir yöntem olmuyor. Doktorlarla 7/24 WhatsApp üzerinden haberleşilen bir işleyişte yöneticiler elimizdeki telefonla ne yaptığımıza kadar karışabiliyor.

Şehir hastanesinin yasakları asla bitmiyor. Hastane içerisinde fotoğraf çekilip sosyal medyada paylaşmak yasak. Oysa bizler hayatımızın çoğunu burada geçiriyoruz. Hastane Masterchef’te gösteriş yaparken ya da yöneticiler toplu bir etkinlik yaparken aynı yasaklar söz konusu olmuyor. Çünkü burada kameralar kurmuş oldukları sistemin kârına işliyor. Kâr hırsıyla kurdukları sağlık sistemi ülkenin sağlık turizminin vitrinindeyken, çalışanların bu ışıltıyı söndürmesinden ve yerine gerçekleri koymasından korkuyorlar.

Hasta odaları da dahil olmak üzere televizyonların hepsinden FOX TV, Halk TV, TELE1 gibi kanallar silinmiş. Bu kanalların izlenmesi engelleniyor. Birçok hasta bizim gibi bu durumdan şikayetçi. İktidarın baskıcı politikalarının yansımasını burada en çarpıcı şekilde görüyoruz. Politik bir şey konuşulduğunda en ciddi şekilde uyarılar yapan yönetim hastane içerisinde iktidarın politikalarına çanak tutuyor.

Özgür bir şekilde sendikaya üye olamıyoruz çünkü hastanede yetkili sendika olan Sağlık-Sen dışında bir sendika faaliyetine de izin verilmiyor. Tehditlerle üye yaptıkları sendikadan ayrılırsan ya da üye olmazsan sana farklı şekilde davranılıyor. Mesela geçtiğimiz günlerde imzalanan toplu sözleşmeden sonra SES’in hastanede yapacağı eyleme katılmak yönetim tarafından yasaklandı.

Hastane yönetiminin yozlaşması çalışanlar arasında sağlıklı ve güçlü ilişkiler kurulmasını güçleştiren bir yerde. İfade özgürlüklerinin kısıtlandığı bir iş ortamında çalışanlar arasında güvensizlik de artıyor. Özellikle genç sağlık çalışanları sözleşmeli alımlardan ötürü mesleki hayatlarını da güvencede göremiyor. Sonucunda birçok sağlık çalışanı mobbinge maruz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşıyor, bu da herhangi bir sorun karşısında ses çıkarmalarına engel oluyor.

Bizlere dayatılmaya çalışılan bu yozlaşmış gidişata, baskı ve politikalara mahkum değiliz. Genç sağlık çalışanları olarak bu gidişatı ancak yan yana gelerek taleplerimiz doğrultusunda bir mücadeleyi büyüterek değiştirebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Eşini öldürmeye teşebbüs eden sanığa 39 yıla kadar hapis istemi

SONRAKİ HABER

Hindistan’da çiftçiler genel greve gitti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa