Katil kocalar, sapkın erkekler
Serpil İlgün 'Hükümsüz' dizisini yazdı: "Şiddetin yegane sorumlusu katil kocalar, sapkın erkekler mi? Hükümsüz, bu soruları sormuyor, tespitle yetiniyor."
Hükümsüz dizisinin afişi
Serpil İLGÜN
Kadına yönelik şiddetin Türkiye’de de dizi ve filmlere daha fazla konu olmaya başlaması, meseleye dikkatlerin çekilmesi bakımından olumlu olmakla birlikte nasıl ele alındığı, bağlamlarından koparılıp koparılmadığı önemli. Televizyonda gösterilen, hikayesi kadına yönelik şiddet üzerine kurulmuş dizi ya da filmler bu bakımdan çokça sorun taşırken, dijital mecralarda, hele de reyting kaygısı daha az taşınan (Bir tür sosyal sorumluluk projesi gibi ele alınan) işlerde en azından iyi niyetlerle yola çıkılıyor diyelim.
Exen’deki 10 bölümlük Hükümsüz adlı dizi, bunlardan biri olmuş. Senaryosunu Mert Dikmen ile Fulya Özcan’ın yazdığı, Ömer Faruk Sorak’ın yönettiği, Burçin Terzioğlu, Hande Doğandemir, Alican Yücesoy ve İsmail Hacıoğlu’nun başrolleri paylaştığı 2021 yapımı Hükümsüz, sorunlar taşımakla birlikte, şiddetin nedenleri için kullanılan argümanlar, toplumsal bakış, fail ve mağdurların statüleri gibi boyutları ele almaya çalışmış.
İzmir’in tanınmış hukuk bürolarından birinde babasıyla beraber çalışan genç ve tuttuğunu koparan Avukat Esra, bir akşam iş çıkışı babası ve sekreterleriyle birlikte arabalarına binerken silahlı saldırıya uğrarlar. Esra’nın yaralı kurtulduğu saldırıda baba ve sekreter ölür. Kurşun yağdıran fail, Sekreter Fatma’nın kocasıdır ve olayın ardından intihar etmiş şekilde bulunur. Medyada çok ses getiren olayla ilgili failin ailesi, oğullarının kıskançlık nedeniyle cinayetleri işlediğini propaganda eder. Bu propagandaya inanmayan ve olayın peşine düşen Esra, içinde uyuşturucu ve göçmen kaçakçılığının da olduğu kirli işlerin sahibi “itibarlı” iş insanına ulaşır. Babası, bu iş insanının işlerine taş koyduğu için öldürülmüş, bunun için Sekreter Fatma’nın kocası seçilerek, “namus” cinayeti işletilmiştir. Namus argümanı, cinayetlerdeki esas saikin örtüsü olarak kullanılmış, fail de intihar etmemiş, konuşmasın diye öldürülmüştür.
‘GİYECEKSİN TAKIM ELBİSEYİ...’
Nitekim yakın adamına şöyle der “itibarlı” iş insanı; “Bu ülkede adam öldüreceksen ya trafik kazası diyeceksin, ya da namus diyeceksin. İşte biz de namus davasından yürüyeceğiz!” Ardından mahkemede nasıl yırtılacağını da öğretir: “Giyeceksin takım elbiseyi, çekeceksin kravatı, boynunu büküp ‘Namusumu temizledim hakim bey, pişmanım’ diyeceksin, iş bitecek.”
Sonraki bölümde, staj yapma derdindeki Hukuk Son Sınıf Öğrencisi Filiz, Gazeteci Selim ve Emekli Komiser Serdar’la yollar kesişir. Filiz’in de çocuk yaştaki kız kardeşi tecavüz edilerek öldürülmüş, fail(ler) bulunamamıştır. Esra dosyayı yeniden açar ve kısa sürede olayı aydınlatır. Olayı araştırırken yoksul, çaresiz bırakılmış şiddet mağduru başka kadın hikayeleriyle karşılaştıkça Esra’nın sinirleri bozulur ve annesine gerçek hayattan bu kadar kopuk olarak büyütüldüğü için isyan eder.
Kadına yönelik şiddet davalarında artık kamuoyu tarafından bilinen avukatlardan biri haline gelen Esra’nın tek işi şiddet meseleleri olmuştur. Jeneriğinde gerçek olaylardan esinlendiği belirtilen dizinin ilerleyen bölümlerinde de diri diri yakılan kadınlar, tecavüze uğrayan çocuklar, üniversitedeki odasında onlarca kez bıçaklanarak katledilen akademisyenler, ellerinde koruma kararları öldürülen veya öldürülmeye çalışılan kadınların hikayeleri ele alınıyor. Ancak bunu yaparken (dizinin de en büyük sorunu) kadına yönelik şiddetin en önemli iki ayağına, yargı ve kolluk kısımlarındaki devasa sorunlara girilmiyor. Bazı bölümlerde çok ucundan, bir iki cümlelik dokunmalar olsa da, genel durum öylece bırakılmış. Türkiye gibi bir ülkede cinayetlerin bir avukat ve stajyeri tarafından, hem de hızlıca çözülmesi inandırıcılık duygusunu oldukça zedeliyor. Aynı şekilde şiddet davaları tek celsede, üstelik adalet sağlanmış olarak sonuçlanıyor ki, bu bir temenni olabilir ancak.
GERİYE TESPİT KALIYOR
Kadına yönelik şiddetin siyasetsizleştirilmesi bir başka sorun. Şiddetin kadına yönelik politikalardan azade tutulduğu, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı, kadınlar her gün katledilirken “Kadına yönelik şiddetin azaldığı” propagandasının yapıldığı ülkede, şiddetin politikliği göz ardı ediliyor. Her bölümde başka konuk oyuncularla güçlendirilen dizi iyi niyetle yola çıksa da, bu ayaklar olmayınca kadına yönelik şiddet sorunu, “Kadınlar şiddet görüyor” tespitinden öteye gidemiyor.