Ercüment Akdeniz: İşçiler seçimi beklemek yerine gücünü göstermeli
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve Adana İl Örgütü yöneticileri, TÜMTİS’in örgütlü olduğu Adana Taşımacılık’ta işçileri öğle molalarında ziyaret etti.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Adana'da TÜMTİS üyesi ambar işçileriyle bir araya geldi.
Emek Partisi Adana İl Örgütü ve Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TÜMTİS’in örgütlü olduğu Adana Taşımacılık’ta işçileri öğle molalarında ziyaret etti. Akdeniz, sendikal örgütlenmenin öneminden bahsederek Adana’da 20-25 yıl önce tüm emekçileri koruyan bir işlevi olduğunu hatırlatarak muhalefetin söylediği gibi “İlk seçimde gidecekler” diyerek “Seçimi beklemek yerine işçilerin sokakta birliklerini ve gücünü göstererek siyaset sahnesine işçi sınıfının oturması gerekir” dedi.
“HAKLARIMIZI BERABER BÜYÜTECEĞİZ”
TÜMTİS Adana Şube Başkanı Halil Çekin, 20 yıl önce Adana’da Emek Partisi’nde görevli olan Akdeniz’in partisi ile tanışmalarının çok eskiye dayandığını belirterek “Toros Taşımacılık, Adana Taşımacılık Çukurova Taşımacılık örgütlenmesinde hep beraberdik” dedi. Sohbette sermayenin saldırılarına karşı eski güçlü eylemlere olan özlem ve “Bugün nasıl olacak?” sorusu da gündeme geldi. TÜMTİS Şube Sekreteri Şehmuz Çelik, “Eskiden daha güçlü, coşkulu eylemler gerçekleşirdi. Şimdi elemler oluyor, basın açıklamaları oluyor, sendikalar temsile 2 kişi ile katılıyorlar. Artık eskisi gibi eylemler olmuyor” diye konuştu. Sendikaların geçmişten beri sadece bir iş yerinin koruyucu kalkanı değil, tüm halkın koruyucu kalkanı olduğunu ifade eden Akdeniz, Mezarda emeklilik yasası geldiğinde TÜMTİS’in diğer sendikalarla birlikte bir emek platformu kurarak tüm Adana halkını sokağa döktüğü günleri hatırlattı. Adana’da kamu fabrikalarında örgütlü olan sendikalar sayesinde patronların istediği gibi at oynatamadığını ifade eden Akdeniz, “Çukobirlik, Milli Mensucat, Paksoy, Aksantaş dahil büyük devlet fabrikaları özelleştirip sendikaları etkisizleştirince Adana bir işsizler kenti ve sendikaların zayıfladığı bir Adana haline geldi. Şimdi iş daha da zorlaştı” dedi.
“EKMEK DAVASINDA İŞÇİNİN DİLİNE, DİNİNE, GELDİĞİ ÜLKEYE BAKMAYIZ”
Patronların işsizliği işçiler arasında rekabet amacıyla kullandığını dile getiren Akdeniz, “Bu cendereyi kırmamız lazım. Suriye’den gelen 5 milyon var. 1 milyona yakın Afganistanlı ve diğer mülteciler var. Savaştan, zulümden kaçan insanlarla yerli işçiler arasında rekabet yaratmaya çalışıyorlar. Biz buna da karşıyız. Ekmek davasında işçinin diline, dinine, geldiği ülkeye bakmayız. Haklarımızı beraber büyütmemiz lazım” dedi.
“ESKİDEN KREDİ KARTIN VARSA ZENGİN DİYORLARDI, ŞİMDİ, ‘BATMIŞ’ DİYORLAR”
20-25 yıl önce olduğu gibi ayakta duran 5-10 sendika tüm halkın talepleri için mücadele örgütlenebilme imkanı olduğunu dile getiren Akdeniz, “Tüm bölgeleri geziyoruz. Kime dokunsak insanların derdi geçim sorunu. Doğal gaz, elektrik faturasını gösterip ‘Başkan ne zaman mitingler yapacağız ne zaman meydana ineceğiz?’ diye soruyorlar. Eskiden işçilerin birden fazla kredi kartı olması zenginlik olarak kabul ediliyordu. Şimdi 3 kredi kartın varsa ‘Bu borçlu, bu batmış’ diyorlar. Memleketi bu hale getirdiler” diye konuştu.
“İŞÇİ SOKAKTA GÜCÜNÜ NE KADAR GÖSTERİRSE O KADAR DİKKATE ALINIR”
Tüm bunların çözümü için Cumhur İttifakı’nı da Millet İttifakı’nı da halk seçeneği olarak görmediklerini ifade eden Akdeniz, “Özal’ı, Çiller’i işçi eylemleri gönderdi. Burada İstasyon Meydanı’nda ‘Kuş, kurt, arı. Kahrolsun sermaye iktidarı’ diye slogan atılıyordu. O zaman da DSP MHP ANAP koalisyonu vardı. Bir iktidar gitsin diye işçiler uğraştı ama gelen gideni hep arattı. Siyasette “İlk seçimde gidecekler, aman sesinizi çıkarmayın” denildiğini ifade eden Akdeniz, “İşçi nereye kadar bekleyecek? Bekleyecek hal mi kaldı? Tüm hayatımızın gösterdiği şu, işçi ne kadar birlikse, ne kadar sokakta gücünü gösteriyorsa giden de gelen iktidar da ayağını denk alır. Ama bu gücümüz yoksa sadece 4 yılda bir oy vererek bu işçilerin kaderi değişmiyor” dedi. Tek adam iktidarından kurtulmanın acil olduğunu ifade eden Akdeniz, “Ekonomide Ali Babacan’lar, dış politikada Davutoğlular, iç politikada Meral Akşenerler yönetecekse ne farkı kalacak? Yeniden önümüze İMF reçetesi ile 10 yıl vergi ödediğimiz bir Kemal Derviş programı gelecekse ne farkı var?” dedi. Bu ülkede bir şey değişecekse işçi sınıfının gücünü sokakta göstererek siyaset sahnesine oturması gerektiğini dile getiren Akdeniz, “Sokakta, sandıkta, grevde, direnişte işçiler gücünü gösterecek. Hazine erirken patronlar, sanayiciler büyüdü. Bunun işçileri pandemiye rağmen işçileri çarklara sürerek yaptılar. Biz Bu büyümeden pay istiyoruz. Milli gelirden eşit pay istiyoruz. Vergi yükünü reddediyoruz.” dedi.
Pandemide moto kuryelerle birlikte taşıma sektöründeki işçilerin sayısının arttığını ifade eden Akdeniz, “Ama sömürü de arttı. Sektörde sendikasız çok sayıda genç işçi var. 2020 ve 21’de hayatını kaybeden 300’e yakın moto kurye arkadaşımızı saygı ile anıyorum. Bu paketleri yetiştirmek için öldüler ve çoğu diplomalı işsizler. Bizim sözümüz olsun. Bu arkadaşları örgütlemek hepimizin sözü olsun. Biz üzerimize ne düşüyorsa elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz” dedi.
“KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN EN GENİŞ TOPLUMSAL MOTABAKAT KURULMALI”
Kürt sorununun çözümü konusundaki tartışmalara dair konuşan Akdeniz, “Kılıçdaroğlu’nun ‘Bu işin çözümü HDP iledir’ demesi iyi bir şeydir. Ama biz bu sözleri daha önce de duyduk. Demirel ‘Kürt realitesi’ dedi. Özal başka bir şey söyledi. Ama iktidara geldiklerinde unutuldu. Kürt sorununda samimi iseniz HDP’yi ittifak içerisinde neden almadınız? Kürt oylarını kapalı kapılar ardında yedek oy deposu yapmaya çalışıyorsunuz? Açıksanız ittifak ve ilkelerde açık olmalısınız. Başta kayyum rejimine son vereceksiniz. Sayın Demirtaş ve Yüksedağ başta olmak üzere siyasi tutukluları serbest bırakacaksınız. Seçim barajını sıfırlayacaksınız. Ancak bu koşullarda demokratik bir çözümden bahsedilebilir. Kürt sorununun çözümü Türkiye’nin demokratikleşme çözümüdür ve bu HDP’yi de aşar. En geniş toplumsal mutabakat kurulmalı. Anayasa ve kurucu bir meclis sağlanmalı” dedi. (Adana/EVRENSEL)