İletişim iş kolunda sorunlar arttı, çözüm örgütlenmede
"İletişim iş kolundaki hemen hemen tüm işçi arkadaşlarımız, düşük ücret, esnek ve uzun süreli çalışma, mola saatlerinin azlığı, mobbing, kotalı çalışma gibi sorunları dile getiriyor.”
Fotoğraf: Pixabay
Erman TÜRKMEN
İletişim-İş Genel Yönetim Kurulu Üyesi
Yarım yüzyıllık bir tarihi olan çağrı merkezlerinin ülkemizdeki geçmişi ’90’lı yıllara dayanır. Gelişen teknoloji ile birlikte, finanstan perakendeye kadar geniş bir alanı kapsayan bu sektörün pazar payı her geçen gün daha da artmaktadır. Çağrı Merkezi Derneğinin her yıl yayımladığı Türkiye çağrı merkezi pazarı araştırması 2020 verilerine göre 2019 yılına göre yüzde 46 oranında artan pazar büyüklüğü, 7.5 milyar liradan 10.9 milyar liraya çıktı. Türkiye genelinde hizmet veren müşteri temsilcisi sayısı ise yüzde 21 oranında artışla 123 bin 345 kişi olurken, yönetici ve destek kadrolarla birlikte toplamda çalışan sayısı 135 bin 820 kişiye ulaştı. 2021 yılında ise toplam 145 bin kişinin istihdam edileceği tahmin edilmektedir. Yine aynı rapora göre pandemi öncesi evden çalışan sayısı 947 iken pandemi sonrası bu sayı yaklaşık 100 bin kişiye ulaşmıştır. İstihdamın sektörel dağılımında ilk sırayı yüzde 38’lik payla telekomünikasyon alırken, ikinci sırada yüzde 15’lik payla finans sektörü bulunuyor. Kamu sektörü de yüzde 14’lük payla üçüncü sıradaki yerini koruyor. Kamu kurumlarının ardından yüzde 8’lik payla hizmet-taşımacılık-lojistik ve e-ticaret sektörlerindeki artış da dikkat çekici. Tüketim ürünleri, enerji ve altyapı yüzde 4, sağlık yüzde 3, konaklama, acente, turizm sektörleri de yüzde 1 payla sıralanıyor. Yine verilerde kadın çalışan oranı yüzde 65, erkek çalışan oranı ise yüzde 35 olarak belirtilirken, çalışanların yaş ortalamasının 27, yüzde 67’lik bir kısmının da üniversite mezunu olduğu belirtilmiştir.
"EVDEN ÇALIŞMA FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR"
Bu veriler ışığında bir de ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü’nün açıklamasına bakmak gerekir. Ağılönü “Bu zorlu salgın döneminde sağlanan istihdamın yanı sıra, evden ve esnek çalışma modellerindeki avantajların çağrı merkezi sektörünü bu yıl daha da güçlendirdiğini, sektörün bu güçlü yönlerinin desteklenerek sürdürülebilir olması için; teşviklerin devamlılığının sağlanması, yasal mevzuatın evden ve esnek çalışma modellerini destekleyecek şekilde düzenlenmesinin ve hizmet ihracatına özel teşvikler verilmesinin önemli olduğunu” belirtiyor. Yukarıda belirtildiği üzere özellikle pandemi dönemi ile değişen çalışma biçimi işverenler için kârlarına kâr katılan, bulunmaz bir fırsata dönüşmüş evden ve esnek çalışmanın bir çalışma modeli olarak bundan sonra da devam ettirilmesi için de daha şimdiden çalışanlara bunun artık bir model olacağı ve yeni sözleşmelerin de buna göre hazırlandığı söyleniyor. ÇMD Başkanının sözlerinden yola çıkarak bir noktayı da belirtmek gerekir. Birçok firma hizmet yerlerini özellikle Anadolu’ya yayması, orayı çok sevdiklerinden değil elbette. Burada dikkat edilmesi gereken hem istihdam yaratılmasından kaynaklı devletten alınan dolaylı-dolaysız teşvikler, hem de buralardaki genç işsiz eğitimli nüfusu ucuza çalıştırmanın yarattığı kârlılık.
DÜŞÜK ÜCRET, MOBBİNG, ESNEK ÇALIŞMA
1 Eylül itibari ile Resmi Gazete’de yayımlanan kararname ile farklı iş kollarında görülen çağrı merkezleri iletişim iş koluna alındı. Daha önceleri birçok işçi arkadaşımıza çalışma koşulları ve iş yaşamına ilişkin taleplerinin karşılanması noktasında yardımcı olmaya ve destek sunmaya çalışmamıza rağmen bir örgütlülük yaratılamıyordu. Ancak iş kolumuza alındığı tarihten itibaren arkadaşlarımızla görüşerek hem üye olmalarını hem de sendikamızın nasıl bir sendikal anlayışla hareket ettiğini anlatmaya çalıştık.
İşyerlerindeki büyük çoğunluk evden çalışıyor, yaşadıkları sorunları bizlere iletmesini istedik. Hemen hemen tüm işçi arkadaşlarımız, düşük ücret, esnek ve uzun süreli çalışma, mola saatlerinin azlığı, mobbing, kotalı çalışma gibi sorunları dile getirirken, bu sorunlardan dolayı sektörde çalışanların uzun süreli çalışmak yerine daha iyi iş bulduğunda başka alanlara yönelme niyetinde olduklarını gördük. Yine arkadaşlarımız örgütsüzlüğe dikkat çekerken, daha önceleri çağrı merkezlerinde örgütlülük sağlamak için gelen az sayıda sendikanın sadece üye sayılarını arttırmak niyeti ile kendilerine yaklaştığını ve var olan sorunların çözümü için çaba sarf etmediklerini, bu nedenle de az olan örgütlülüğün zamanla kırıldığını belirttiler. Bu nedenle işçilerin sendikalara karşı güven duymadığını vurguladılar.
"ÇOĞU İŞÇİ ASGARİ ÜCRETE ÇALIŞIYOR"
Özellikle yeni çalışma modeli ile evden çalışırken elektrik, internet, gıda giderlerinde artış olduğu, bunu dinlendirenlerin ise patronlar tarafından işten atılmakla tehdit edildikleri ifade ediliyor. Mesela Anadolu’da bir telekomünikasyon firmasına ait çağrı merkezinde daha önce 300 liralık bir yemek gideri karşılanırken, evden çalışırken 200 liraya düşürüldüğü ve bunun içine diğer giderlerin de dahil edildiği bilgisi veriliyor. Yine başka bir kentteki çağrı merkezinde evden çalışırken elektrik ve internet kesintisi nedeni ile hizmet verilmediği süre çalışanın günlük çalışma saatine ekleniyor. Yani kaç dakika hizmet verilmediyse o kadar süre daha çalışmak zorunda kalıyor. İşçi arkadaşımız da haklı olarak “Bana bu modeli dayatan sizsiniz ve elimde olmayan bir nedenle çalışamıyorsam neden bunu ben karşılıyorum” diye soruyor. Yine hemen hemen bütün çağrı merkezlerinde performansa dayalı prim ve fazla mesai mevcut. Çoğu çalışan asgari ücret civarı çalışırken hiç olmazsa biraz daha kazanmak uğruna fazla mesai ve prim için çalıştıklarında, çeşitli bahanelerle ya da olmayan tutanaklarla bu kazançları ya hiç ödenmiyor ya da kesintiye uğratılıyor.
"EVDEN ÇALIŞMA İŞ OLARAK GÖRÜLMÜYOR"
İş kolunun yüzde 65’ini oluşturan kadın çalışanlar ise evde çalıştıklarından dolayı evde yaşayan bireylerin, yaptığı işi iş olarak görmediğinden dert yanıyor. Hem kendi işini yapıyor hem de ev temizleyip, çocukların günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan şikayet ediyor. Yine birçok arkadaşımız yaşadıkları sağlık sorunlarından muzdarip. Uzun mesai sürelerinden ve kota baskısı nedeni ile sürekli hareketsizlikten varis, bel fıtığı ve ciddi duyu kayıpları yaşarken, bunların meslek hastalığı statüsünde olması gerektiğini düşünüyorlar. Herhangi bir sağlık sorununda rapor almaları gerektiğinde de patronun ‘Evde çalışıyorsun ne hastalığı’ veya ‘Şu kadar günlük rapor alırsan iş akdin feshedilir’ gibi baskılarla karşılaştıklarını belirtirken, sağlığıyla işi arasında tercih yapmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
Pandemi koşulları ve iş kolunun çalışma şeklinden kaynaklı işçi arkadaşlarımızla yüz yüze gelme olasılığımız çok zor olduğundan genellikle ya sosyal medya ya da telefon üzerinden işçi arkadaşlarımıza ulaşıyoruz. Bu durum örgütlenme üzerinde sıkıntı yaratsa da bunun koşullarını aramaya devam edeceğiz. İletişim-İş Sendikası olarak çağrı merkezlerinde çalışan tüm işçi arkadaşlarımızı sadece sendikamıza üye olmaya değil, sendikamızın birer parçası gibi kendilerini görüp var olan sorunlarını bizimle periyodik olarak paylaşmaya, birlikte çözüm üretmeye çağırıyoruz.