Eski BOTAŞ Gaz Alımı Başkanı Aktürk: Enerji krizini spekülatör şirketler tetikledi
Eski BOTAŞ Gaz Alımı D. Başkanı Ali Arif Aktürk, fiyatları aslen şirketlerin kâr için yaptığı spekülasyon ve manipülasyonun artırdığını söyledi.

Fotoğraflar: Kişisel arşiv & AA
Uğur ZENGİN
İstanbul
Dünyada yaşanan krizler silsilesine eklenen ‘enerji krizi’ 8 milyar insanı doğrudan etkiliyor ve etkisi artacak. Artan petrol fiyatlarına bağlı olarak rekor seviyelere çıkan akaryakıt, doğal gaz, kömür ve elektrik alarm verirken, ülkeler söz konusu kalemlere art arda zam yaptı.
Avrupa’da doğal gaz ve elektrik fiyatları 1 ayda 2 kat arttı. Yılın ilk 9 ayındaki artış yüzde 250’yi aştı. Geçtiğimiz yıl elektriğe 40 avro veren İspanyollar bugün 115 avro veriyor. İtalya’da doğal gaza yüzde 14.4 zam yapılırken elektrik zammı yüzde 29.8 oldu. İngiltere’de iki kaleme de yüzde 6’şar zam geldi. Güney Kore elektriğe 8 yıl sonra zam yaptı.
Artan fiyatlar ve değersizleşen Türk lirası nedeniyle krizden nasibini fazlasıyla alan enerji yoksunu bir ülke olarak Türkiye’nin de enerji ithalatı faturası bir yılda ikiye katlandı. Doğal gaz ve elektriğe bugün zam bekleniyor.
“Dünyada enerji fiyatlarının artış nedeni” en önemli soru. Eski BOTAŞ Gaz Alımı Daire Başkanı Ali Arif Aktürk’e göre pandemi ya da arz talep dengesi enerji krizini açıklamaya yetmiyor. Aktürk, 2008 krizinden sonra oluşan ve sivrilen doğal gaz vadeli kontrat ticaretine dikkat çekerek, “Londra, New York ve Rusya’daki trader şirketler spekülatif-manipülatif hareketlerle piyasayı yükseliş trendine soktular. Bunlar vadeleri gelmeden de pozisyonlarını kapatacaklar ve kâr realizasyonu yapacaklar” dedi. Aktürk’e göre krizin başkaca sebepleri de var: Örneğin Rusya’nın siyasi hesapları ya da Çin’in üretim için artan talebi…
Türkiye’de faturaların en az yüzde 35 artacağını kaydeden Aktürk, “Sübvansiyonlar BOTAŞ bütçesinden değil, doğrudan hazineden yapılmalı. Yalı ile gecekonduya yapılan sübvansiyon farklı olmalı. Bu dönem için doğal gazdaki KDV de yüzde 8’e çekilmeli” diye konuştu.
Eski BOTAŞ Gaz Alımı Daire Başkanı Ali Arif Aktürk sorularımızı yanıtladı.
Dünya enerji piyasasında çok ciddi bir kriz yaşanıyor. Elektrik, petrol, kömür, doğal gaz fiyatları katlanarak artıyor. Bu tabii ki tüketicilere de sanayiye de yansıyor. Bunun “rasyonel mantık” ile ya da “arz talep dengesi” ile açıklanamayacağını söylüyorsunuz. Spekülatif ve manipülatif ataklar var. Bu piyasada nasıl gelişiyor bu ataklar ve neyi başarmaya çalışıyorlar?
Dünyada 2008’e kadar -krizi de incelediğinizde görürsünüz- özellikle vadeli işlemler piyasalarında olmayan para ile olmayan emtianın, olmayan konutun ticareti yapılıyor. Özellikle parasal genişleme dönemlerinde çok olan bir şey. Mesela 2008’de başta ABD piyasaları olmak üzere bir kriz yaşandı. Petrol bir anda tepetaklak düştü. 2008’den sonra özellikle Avrupa piyasalarında 8 yeni ‘hub’ yani yeni ticaret merkezi oluştu. Bu daha önce olmayan bir ürünü ortaya çıkardı. Doğal gazın ticareti ve doğal gaz vadeli kontratların ticareti. Bu gel zaman git zaman, -2008’den 2021’e kadar- özellikle 2 ticaret merkezi çok öne çıktı. Bir tanesi Hollanda’daki TTF, ikincisi de İngiltere’deki National Balancing Point (NBP). Burada yine doğal gaz için 2008 ve öncesinde olmayan para ile olmayan emtianın -yani doğal gaz vadeli işlemlerin ticareti yapılıyor. Şu anda gelecek kışa kontratlar alınıp satılıyor. Bu kontratların vade tarihinden önce ‘long’dan ‘short’a, ‘short’tan ‘long’a geçerseniz fiziki olarak almak ya da satmak zorunda değilsiniz. Bu sadece risk iştahı yüksek ticari yatırımcının, bankaların, Londra ya da New York’taki ‘trader’ların (Şimdilerde İsviçre’de de gelişti) oynadığı bir alan oldu. Bunlar şuna oynuyorlar: Bu önümüzdeki kış petrol fiyatları zaten yükseldi. Petrol ile diğer enerji kaynaklarının korelasyonu vardır. Uranyumun, kömürün, doğal gazın vardır. Önümüzdeki kış yer altı depolarına da gaz atılmadı, kış da soğuk geçecek, 2021 yılı yazı zaten kurak bir yazdı, Kuzey yarımkürede kurak geçti. ‘Trader’lar vadeli piyasaların yükseleceğine oynuyorlar. Ve kontratlarını alıyorlar. Diyelim ocak, aralık, şubat ayında kontratını satın almış. Ondan sonra bunun spekülasyonunu yapıyor. “Kuzey akım 2’ye Avrupa Birliği onay vermeyecek” ya da “Mısır’daki sıvılaştırılmış doğal gaz terminallerinden artık spot sıvılaştırılmış doğal gaz satılmayacak” vs. gibi spekülatif, manipülatif hareketlerle piyasayı yükseliş trendine soktular. Bunlar vadeleri gelmeden de pozisyonlarını kapatacaklar ve kâr realizasyonu yapacaklar. Bu şekilde piyasaya oynuyorlar. Bunun içinde kimin hangi amaçla oynadığını hiç kimse bilemez. Özellikle belki İsviçre’deki trader şirketler genelde Rus bazlıdır. Oradaki net long pozisyonları -eğer istatistik varsa- bunun Rusya amaçlı ya da Kuzey Akım 2 amaçlı bir trading pozisyonu olup olmadığını belki görebiliriz. Ama benim elimde böyle bir istatistik yok. Ben 2020’deki tüketime bakıyorum. 2021’dekine de bakıyorum, tamam bir artış trendi var. Ama bu kadar rekorlar kırdıracak kadar talep yok. Avrupa’da gaz arzında yaklaşık 35 milyar metreküplük bir eksilme oldu. Bu Norveç’ten kaynaklandı. İkincisi Hollanda’daki Avrupa Birliğinin kendi ürettiği gazda bir miktar azalma oldu. Ama bu kadar büyük bir tüketimi olan AB’de 35 milyar metreküplük azalma, gaz fiyatını 1000 dolarlara çıkartacak bir etki yaratmaz.
UZAKDOĞU’DAKİ FİYATLAR AVRUPA’DA FİYATLARI ARTIRDI
Çin ve Hindistan’ın da devasa ekonomik büyüklükleri var ve enerji talebi çok arttı…
Özellikle Çin ve Hindistan pandemi sonrasında tüm dünyaya deli gibi mal satıyor. Büyüme hızları korkunç seviyelere ulaştı. Ve inanılmaz bir enerji talebi var. Bunu da -daha çok Uzakdoğu için konuşuyorum- LNG’den (sıvılaştırılmış doğal gaz) sağlıyorlar. Uzakdoğu’daki fiyatlar yukarı doğru çıkınca Atlantik’teki yani Avrupa’daki fiyatları da bir miktar yukarı taşıdı. Ve daha önceki -spot LNG- için 2 bölge vardı. Atlantik ve Pasifik. Atlantik’teki tankerler Atlantik piyasalarına satardı. Özellikle ABD gaz ihracatçısı olduktan sonra Atlantik’e, Avrupa’daki LNG terminallerine gaz satarlar. Pasifik’tekiler de Pasifik’tekilere satarlar. Bunun sebebini ABD’nin doğu kıyısından Uzakdoğu’ya tanker transferinin git-geli 35-40 günü buluyor. Yani navlunu çok pahalı oluyor. Geçen yıl ya da önceki yılın fiyatlarına baktığımızda Uzakdoğu’daki fiyatlardan navlunu düştüğünde LNG terminali çıkış fiyatından daha düşüğe geliyordu, ekonomik olmuyordu. Ama şu anda fark çok açıldı. Atlantik’ten Uzakdoğu’ya sür primli gazı kârlı hale geldi. Onun için şimdi tankerler Süveyş’i de dolaşsa, Güney Afrika’dan da geçse daha kârlı. Bu gazı bu yüzden Uzakdoğu’ya da satıyorlar. Avrupa Birliği de ihtiyacı olan gazı sağlayabilmek için -fiziki gaz- oradaki fiyat seviyelerine cevap veriyor. Avrupa’daki gaz fiyatları da bu şekilde arttı.
Spekülatörlerin ve manipülatörlerin elinde biriken bir enstrüman daha oldu. Bunlardan biri eylülde ABD’de meydana gelen kasırga. Gaz üretimi azalacak dediler. İkincisi ABD’nin en büyük sıvılaştırma terminali saçma sapan bir nedenle eylül sonunda uzun dönemli bakıma girdi. Planlı bir bakım onarım ama bu dönemde yapılmayabilirdi. Ben operatör olsaydım en azından 6 ay önce yani ilkbaharda bakım onarıma sokardım. Tabii bu da fiyatların artışında diğer bir neden oldu.
Bir başka neden de Rusya’nın 2009’dan beri alenen deklare ettiği bir politikası var. 2009’a kadar Ukrayna ile gaz için didişirlerdi. Ukrayna transitte bir ‘HUB’ idi. Ukrayna’ya taşıma bedelini nakit olarak değil, gaz olarak öderdi Rusya. Ukrayna kendi ihtiyacını çok ucuz fiyatta tüketirdi. Kış dönemlerinde Ukrayna’da soğuklar yaşanınca talep arttığında sözleşmenin üzerinde gaz çekerdi, Ruslar “Sen benim gazımı çaldın” derdi. Ee Ukraynalılar da, “Kış nedeniyle mücbir sebepten dolayı sözleşme üzerinde gaz çekiyorum” derdi. Avrupa’ya zaman zaman gaz eksik giderdi. Bunun kavgası yaşanıyordu. ABD’ye yakın ajanslar “Ruslar gazı kesti” derdi. Ukrayna’dan geçen gaz Polonya’ya da, Almanya’ya da ve diğer Avrupa ülkelerine bu güzergahtan giderdi. 2009’da Ruslar, “Ben 2019’dan sonra Ukrayna’yı baypas ediyorum” dedi. Gizli saklı yapmadı. Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2’yi gerçekleştirdi. Yine önce adı Güney Akım olan ve sonra yönü değişince Türk Akım’a evrilen projeyi gerçekleştirdiler. Trakya’ya 2 hat çektiler. Biri BOTAŞ’ın şebekesine bağlandı. Diğeri doğrudan baypas olarak Bulgaristan’a gidiyor. Şimdi Ruslar “İlave gaz vermeyeceğim. Sözleşmelerime sadığım, sözleşme ne ise onu vereceğim” diyor tüm Avrupa’ya. Sözleşmelere göre ilave gaz yükümlülüğü de yok. Normalde basiretli bir tüccar gaz fiyatları bu seviyede iken kârını artırmaya çalışmak için ilave gaz verir. Ama bu salt ticari amacın varsa böyledir. İşin içinde siyaset var. Kuzey Akım 2’ye Avrupa Parlamentosu ve gerekli organlar izin vermekte ayak diretiyorlar. Bu nedenle Gazprom “İlave gaz vermeyeceğim” dedi. Bu da tabii fiyatların artışında diğer bir neden oluyor. Fiyatlar bu tarihi seviyelere geldi. 1989’dan beri doğal gazın ve ticaretinin içindeyim, Avrupa’da böyle bir fiyat seviyesi görmedim.
"BOTAŞ’IN FİYATLARI TÜKETİCİYE NASIL YANSITACAĞI KARARI", TAMAMEN SİYASİ BİR KARAR
Çok kapsamlı biçimde anlattınız. Yapılan tahminler Türkiye’de doğal gaz fiyatlarına yaklaşık yüzde 30-35’lik bir zammın yansıtılması yönündeydi. Ancak faiz indirimiyle beraber Türk lirası dolar karşısında yüzde 5’ten fazla değer kaybetti. Türkiye açısından öngörünüz nedir?
BOTAŞ 1 Ekim’de (bugün) yeni hesaplamayı gerçekleştirecek ve orada fiyatlarda bir artış olacak. Bunu bir kenara koyalım. Bir de bu kış için 54 tane kargo ihalesine çıktı. Toplam 54 tane kargo alacak. Bu alacağı kargolar da şimdiki fiyat seviyelerinden sür primli olacak. Yani TTF’de fiyatı 1000 dolar ise, o gazı Türkiye’ye satmak için ilave yüzde 10-15 da sür primi isteniyor. Bu ne demek? Gazın Türkiye’ye ancak 1100 dolara gelmesi demek. Bunun da etkisiyle yüzde 30-35 diyordum. Şimdi faizler düştü. Gaz fiyatlarında bir değişiklik olmasa bile dolardaki artış nedeniyle artış yaşanacak. Üzerine petrol ve spot piyasalardaki artışı da koyarsanız ithalat faturasında çok ciddi bir artış olacak.
BOTAŞ bunu iç piyasaya nasıl yansıtır?
Bu tümüyle siyasi bir karar. Eylül ayında konutlara zam yapılmadı. Sanayi ve elektriğe yapıldı. Aslında gaz aynı gaz. İthal maliyeti aynı. Konutlar sübvanse edilirken, elektrik ve sanayide bir miktar artış yapıldı. Ama ekim ayını konutlara sıfır zam ile geçiremezler.
Zam bekliyorsunuz.
Zam mutlaka olacak. Zammın oranını elektrik ve sanayiye daha fazla tutarlar, konutlara daha az tutarlar, buna bir şey diyemiyorum. Çünkü konutlarda gaz fiyatının artışı tüketici enflasyonunu (TÜFE) etkiliyor. Sanayideki artış üretici fiyat artışını (ÜFE) etkiliyor. Halk da ocağındaki enflasyona bakıyor. Merkez Bankası da daha çok tüketici enflasyonuna (TÜFE) bakıyor. Dolayısıyla sanayiye artış yaptığında enflasyon 1-2 ay gecikmeli olarak tüketiciye yansıyor. Ama doğrudan konutlara zam yapıldığında otomatikman o ay tüketici enflasyonunu da artırıyor.
Elektrik?
Gazın fiyatında artış yapıldığında otomatik olarak elektrik fiyatları da artıyor. Elektrik fiyatları doğrudan TÜFE’yi etkiliyor. Doğal gazın fiyatındaki yaklaşık yüzde 10’luk artış, tüketici enflasyonunu yüzde 0.12 artırıyor. Bir de elektrikten gelen doğrudan etki olacak. Ez cümle enflasyonu da artıracak.
VERGİ AVRUPA’DA YÜZDE 8, TÜRKİYE’DE YÜZDE 18
Önemli noktalardan biri de vergi. Doğal gazda ÖTV yüzde 1.4 olarak uygulanıyor. KDV oranı da yüzde 18. Türkiye’de milyonlar ciddi bir yoksullaşma sürecinde. Devlet bu KDV’den vazgeçmeli midir?
Bu çok hassas bir konu. Türkiye’de vergi adaleti sağlanmadan, yeniden yapılandırılmadan, doğrudan ve dolaylı vergileri tam tersine çevirmeden bunları yapmak kolay değil. Gaz için ÖTV son derece düşük. Eyvallah, bunu bir kenara koyalım. Ama KDV oranı Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyasladığınız zaman son derece yüksek bir oran.
Avrupa’da ne kadar?
Genelde yüzde 8 civarında. Eğer fiyatları çapraz sübvansiyon ile baskılıyorsanız buna bir kaynak gerekiyor. Bunu KDV’den, vergiden sağlıyorsunuz. Bir cepten öbür cebe gidiyor. Bunun doğrusu sübvansiyon yapılacaksa, birincisi tüketici profiline göre sübvansiyon yapılmalıdır. Özellikle konutlarda KDV’de indirim yapılabilir. En azından geçici olarak.
Bu indirimin sanayi için yapılmaması gerekiyor. Ya da elektrik için. Çünkü mahsuplaşılıyor zaten. Nihai tüketici değil. Ama konut tüketicisi nihai tüketici. En azından pandemi sonrasında zaten doların ya da dövizin artışıyla fakirleşen hane halkını bir miktar da olsa geçici de olsa rahatlatabilir. Karar verici olsam en azından bu kış KDV’de indirim yapardım. Çünkü Türkiye çeyrekteki büyümelere bakıldığında epey iyi büyüdü. Seneyi de iyi bir büyüme ile bitirecek. Bu vergi gelirini de artıracak. En azından artan vergi gelirinin bir kısmını da buradan telafi edilebilir. Ama başta söylediğim gibi doğru tüketiciye doğru sübvansiyon yapılması gerekiyor. KDV’yi yüzde 8’e düşürdüğünüz zaman zengin için de düşüreceksiniz, Ayşe teyzeninkini de. Farklı yöntemler de kullanılabilir.
‘‘KARBON SIFIR DÜNYAYA GEÇECEĞİZ’ DEDİLER AMA ÇİN KÖMÜRDEN VAZGEÇMEDİ"
Kömür fiyatları da çok ciddi arttı.
Petrol bütün emtiaların ve özellikle enerji emtialarının en öndeki lokomotifi. Petrol fiyatları artarsa uranyum da dahil kömür, doğal gaz, petrol ürünleri... Her şeyi yukarı götürüyor. Petrol şu anda 80 dolarları buldu. Yükseleceğini de varsayıyoruz. Bu doğal olarak kömür fiyatlarını da yükseltecek. Yılın başında Anadolu’daki kömür tüccarlarındaki ‘Kömür fiyatları düşecek’ varsayımındaki temel neden, 2030 ve 2050’deki karbon yükümlülükleri. Paris’te imzalanan İklim Sözleşmesi ile “‘Karbon sıfır’ bir dünyaya geçeceğiz” denildi. Örneğin kömürden elektrik üretirsen ilave vergi veriliyor. Ama şunu öngörmediler. Pandemiden kurtulan ekonomiler bir anda enerjiye hücum edecek, petrolü bu yukarıya taşıyacak. Bu gazı artırıyor. Gaz fiyatları artınca ister istemez özellikle elektrikte kullanılan kömür başta olmak üzere kömür fiyatları artıyor. Bu yüzden, “Karbon kontratı alırım, elektriğimi üretirim” deniyor. Çin ise, kömürden vazgeçmiyor. Petrol 2022’de 100 doları bulursa kömür de minimum 220-250 dolar bandına çıkar.
Petrol, doğal gaz, kömür... Çok çetin bir kış olacağı açık…
Tabii ki. Bizden kaynaklanmayan nedenleri uluslararası piyasalardan örneklerle anlattım. Bizden kaynaklanan neden de ekonomimizin alarm vermesi. Kötü uluslararası şartları en azından azaltacak imkanı sağlayacak bir ekonomimiz şu anda yok.
"YALIDA OTURAN İLE GECEKONDUDA OTURAN AYNI FİYATTAN GAZ ALIYOR, BU YANLIŞ"
Doğal gazda BOTAŞ bütçesinden sübvansiyon sağlanıyor, sanayide ve konutta fiyatlar düşüyor. Ancak sübvansiyon herkese eşit biçimde sağlanıyor.
Bu tür sübvansiyonların genel bütçeye tabii hazineden yapılması lazım. Hazine her sene Bütçe Kanunu’nda ne kadar sübvansiyon kullanılacağını yazmalı. BOTAŞ bir KİT. Varlık Fonuna devredildi. KİT üzerinden yapılan sübvansiyon son derece yanlış. Çünkü BOTAŞ’ın kendi faaliyet yükümlülükleri de var. İletim hattı yapacak, gaz ithal ediyor, teminat mektupları var… BOTAŞ bilançosundan fiyatları sübvanse etmek BOTAŞ’ın performansını da düşürür. Sübvansiyon doğrudan hazine üzerinden yapılmalı. Yıllardır da bunu söylerim. Yine bir torba yasa hazırlanıyor ve sübvansiyonlar yine BOTAŞ’ın sırtında bırakılıyor. Son derece yanlış. Yıllar önce Taner Yıldız’a (Eski Enerji Bakanı) da söylemiştim. Sübvansiyon dar gelirliye yapılmalıdır. Ama doğru tüketiciye doğru sübvansiyon yapılması gerekiyor. Rahmi Koç’un boğaz kenarındaki yalısında yaktığı gazın fiyatıyla Sultanbeyli’deki Ayşe teyzenin 50 metrekarelik gecekondusunda yaktığı yazın fiyatı aynı. Sübvanse edilmiş gaz tüketiyorlar. Bu sübvansiyonu doğru şekilde sağlamanın o kadar kolay yöntemleri var ki. Ben bunu Taner Yıldız’a da söylemiştim. Maalesef uygulanmıyor.
Geçtiğimiz günlerde bir cafede oturuyoruz. Dışarıya ısıtıcılar konulmuş ve ‘atmosferi’ ısıtıyorlar. Koronavirüs ve sigara içmek için dışarıda oturanlar istiyor çünkü. Biz bu kadar zengin miyiz? Havayı ısıtıyoruz. Ticarethane gazı sübvanse edilmese faturası en az 1.5 kat artacak. Bence ticarethanelere de sübvansiyon uygulanmaması gerekiyor.
VATANDAŞIN CEBİNİ DELECEK GELİŞMELER
- Yılbaşından bu yana ABD’de doğal gaz fiyatı yüzde 130 arttı.
- Avrupa’da artış 9 ayda yüzde 395’e vardı. Yıl başında 17 avro olan fiyat eylül sonu itibarıyla megavatsaat başı 85 avro düzeyinde.
- Yüksek doğal gaz fiyatları Almanya ve Belçika’da amonyak üretimini düşürüyor. Gübrede fiyat artışı kaçınılmaz. Tarımsal üretim risk altında. Gıda fiyatları artacak.
- Türkiye’nin boru hatlarından 238 dolara aldığı Rus gazının 275 dolara yükseleceği tahmin ediliyor.
- Döviz kurlarındaki artış, doğal gaz ve genel enerji faturalarını kabartıyor. Botaş’ın aylara yayarak zamlara başlaması bekleniyor.
Evrensel'i Takip Et