02 Ekim 2021 07:06

Çalışmaya yakın derslerden uzak

İş hayatına girişim on üç yaşında bir matbaa atölyesinde oldu. Bütün tatillerimi ve boş vakitlerimi bu atölyede geçirmek durumunda kaldım.

Fotoğraf: Forgemind ArchiMedia/Flickr (CC BY 2.0)

Paylaş

Başak

İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü üyesi

 

Ben Başak, yirmi üç yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum ve özel üniversitede %75 burslu eğitim görüyorum. Anne ve babamın boşanmasından sonra babam üzerine düşen maddi sorumlulukları yerine getirmeyi reddedince çalışma hayatına katılmak zorunda kaldım. Annem o sıralar dört yaşında olan kardeşime bakmak zorunda olduğundan eğitim hayatımda ciddi sıkıntılar yaşamaya başladım. İş hayatına girişim on üç yaşında bir matbaa atölyesinde oldu. Bütün tatillerimi ve boş vakitlerimi bu atölyelerde geçirmek durumunda kaldım. Eğitimime devam etme isteğim içinde bulunduğum koşullar yüzünden ve ailemin eğitime fazla önem vermeyen insanlardan oluşmasından dolayı benden çok şey götürdü. Bunların başında çocukluğumu yaşayamamış olmam geliyor sanırım. Günlük ücreti 25 TL olan atölyelerde bütün arkadaşlarımdan, sosyal imkânlardan ve ders kitaplarımdan uzakta geçen hayatım lise öğrenimim boyunca da devam etti. Liseye geçtiğim zaman çalışma saatlerim daha uzamış ve ailenin hemen hemen bütün ekonomik sorumluluğu benim üstüme binmişti. Günlük 25 TL olan ücretim 35 TL olmuştu. Benimle aynı koşullarda çalışan ve aynı işi yapan yetişkinler 60-70 TL civarı ücret alırken ben sadece çocuk olmamdan dolayı onların yarısı kadar bir ücrete çalışıyordum.

“GÜNLÜK YAKLAŞIK 14 SAAT ÇALIŞIYORUM”

Şu anda bir üniversite öğrencisiyim. Günlük yaklaşık on dört saat çalışmaktayım. Hala çocukluğumda olduğu gibi bir matbaa atölyesinde çalışıyorum. Sabah 8.30’da başlayan mesaim çoğu zaman akşam 10-11 civarında bitiyor. Öğrenci olduğum için gerek görülmeyen ve yapılmayan sigortam dışında ay sonunda bana kalan ücret 3.200 TL. Pandemi döneminde yaşanan işsizlik, online eğitim döneminde öğrencilerin iş hayatına girmesi ile kayıt dışı işçi çalıştıran birçok atölye için gün doğmuş oldu. Ben bu konuda diğer arkadaşlarıma oranla biraz daha şanslıyım çünkü online derslerime çalıştığım yerden girebiliyorum fakat benim kadar şanslı olmayan birçok insan var.

GÜVENCESİZ GELECEĞE KARŞI YAN YANA DURMALIYIZ

Örnek vermem gerekirse kısıtlı iş imkanları ve ucuz emek gücü olarak görülen ve birçoğu kayıt dışı olan göçmenlerin kalacak yer ve yemek karşılığında çok az ücretlere çalıştığına şahit oldum. Çalıştığım yerde toplam altı kişiyiz. T.C. vatandaşı olan tek kişi benim. Bu süreçte bahsettiğim göçmenlerden birkaçı ile tanışma fırsatım oldu. Ülkesinden geldiğinden beri iş yerinden dışarıya polisten korktuğu için çıkamayan birçok göçmen bulunuyor. Neredeyse tamamı geldiğinde hiç Türkçe bilmeden geliyor ve dil konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Dil sorununun yanı sıra en büyük sorunlarından birisi sağlık imkanlarına erişimlerinin çok kısıtlı ya da hiç bulunmuyor olması. En ufak bir soğuk algınlığında dahi hastanelere binlerce lira harcamak zorunda kalıyorlar. Tüm bu yaşadıklarımız bizi güvencesiz bir geleceğe sürüklüyor ve en temel haklarımızdan alıkoyuluyoruz. Tüm bu haksızlıkların karşısında tek başımıza değil, yan yana gelerek bir şeyleri değiştirmemiz gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

BOSCH işçisi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Böyle giderse 5'inci 6'ncı dalgaları yaşayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa