Ekmek yok, iş de: Lübnan’ın Trablus’u büyüyen açlık kriziyle karşı karşıya
Ülkenin en zengin kişisi olan yeni Lübnan Başbakanı Najib Mikati’nin memleketi Trablus’da halk açlık krizi ile karşı karşıya.
Fotoğraf: Wikimedia Commons (GNU Free Documentation License, Version 1.2)
Barnaby PAPADOPULOS*
Trablus
Lübnan’ın en kuzeyindeki Trablus kentindeki evinde konuşan İbrahim Katab, “Ekmek yok, iş yok” diyor: “Bu çok zor.”
Bir ya da iki sokak ötedeki binalardan beş el silah sesi yankılandığında ve ardından birkaç tane daha geldiğinde gözünü kırpmıyor: “İnsanların yemeği yok, işi yok, gazı yok” diyor. “Yani bunlara sahip değilseniz, savaşırsınız.”
Lübnan’ın ikinci büyük şehri olan Trablus, ekonomik kriz, artan suç ve Kovid-19 altında çöküyor. Her zaman ülkenin en yoksul şehirlerinden biriydi. Mevcut ekonomik çöküşten önce bile şehirdeki yoksulluk oranı neredeyse yüzde 60’tı. Bu rakamın şimdi çok daha yüksek olması muhtemel.
Lübnan, 2019’dan bu yana ekonomik bir kriz yaşıyor ve hiperenflasyon Lübnan lirasının değerinin yaklaşık yüzde 90’ını kaybetmesine neden oldu ve ücretler, emekli maaşları ve tasarruflar buharlaşırken milyonlar yoksulluğa itildi.
GIDA MALİYETİ BEŞ ASGARİ ÜCRETE DENK
Temmuz ayında, Beyrut’taki Amerikan Üniversitesindeki Lübnan Krizi Gözlemevi, beş kişilik bir ailenin bir aylık gıda maliyetinin artık ulusal aylık asgari ücretin yaklaşık beş katı değerinde olduğunu bildirdi.
İbrahim ağır hareket ediyor, kolundaki askı ona engel oluyor. Ağustos 2020’de Beyrut limanındaki patlamada sırtında kırıklar oluştu. Çevresindeki bina çöktüğünde hasta oğluyla birlikte hastanedeydi.
Şimdi işsiz ve ailesinin, arkadaşlarının ve hayır kurumlarının desteğine güveniyor. 29 yaşındaki genç, yaralanmadan önce serbest elektrikçi olarak çalışıyordu. Şimdi çalışamıyor, destek alamadığını söylüyor. “Hiçbir şey” diyor: “Hükümetten hiçbir şey yok, para ya da yiyecek yardımı yok. Zor. Bu çok zor.”
Arabayla 20 dakika uzaklıkta, Trablus’un sahil mahallesi al-Mina’da bulunan Amal Khalil, uzun süredir bekleyen sütü bir şişe suya doldurup beş yaşındaki oğlunu beslemek için çoğaltıyor. Suyun nereden geldiği belli değil ama yeşilimsi bir tonu var. Şişelenmiş suyun fiyatı, diğer temel ihtiyaçlar gibi son aylarda arttı. 500 ml’lik bir şişe suyun fiyatı krizin başlangıcından bu yana sekiz kat zamlandı.
Amal, eski dairelerinin kirası son zamlarla çok pahalı hale gelince kocasıyla birlikte yeni, harap odalara taşındı. “Jeneratör faturamız ayda 1 milyon liraya kadar çıktı” diyor: “Bu belki sekiz saatlik elektrik için. Ama toplamda ayda sadece 800 bin lira kazanıyoruz. Kocam da işini kaybetti. Söyle bana nasıl böyle yaşayabiliriz? Ne zaman düzelir?”
İHMAL EDİLMİŞ VE UNUTULMUŞ
Geçen ay, BM’nin Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu, Lübnan’da yaşayan insanların yüzde 82’sinin -2019’dan bu yana olan sayının iki katı- şimdi “çok boyutlu yoksulluk” içinde yaşadığını, yani eğitime, sağlık hizmetlerine veya istikrarlı bir gelire erişemeyebileceklerini bildirdi.
Trablus Yardım Kuruluşu, kentte kriz kötüleştikçe çalışmalarını durduran yüzlerce toplum temelli kuruluştan biri. Kurucu Lara Rifai, durumun “sefalet” olduğunu söylüyor. “Son altı ay belki de en kötüydü” diyor: “Buradaki aileler desteksiz yaşayamaz. İnsanların gözlerinin içine bakarsanız, kaybı görebilirsiniz.”
Rifai’nin organizasyonu, en savunmasızlar için sağlık ve eğitim programlarının yanı sıra ücretsiz pişmiş yemek ve gıda paketleri toplayarak birden fazla hizmet sunuyor. Ancak bağışlar azaldıkça sorunları ele alma yeteneği zorlaşıyor. Kuruluşun eskiden haftada yaklaşık 1200 öğün yemek sağladığını, ancak talebin on kat artmasına rağmen şimdi ancak 400’e yakın olduğunu söylüyor. “Trablus ihmal edilmiş ve unutulmuş” diyor.
SİYASİ BİR ÇÖZÜM?
On üç aylık siyasi çıkmaz, Lübnan Devlet Başkanı Mişel Aun’un bir aydan fazla süren müzakerelerin ardından nihayet eylül ayının başlarında Başbakan Najib Mikati ile bir kabine kurma anlaşmasını kabul etmesiyle sona erdi. Lübnan, o zamanki hükümetin toplu olarak istifa ettiği Ağustos 2020’deki Beyrut Limanı patlamasından bu yana geçici bir hükümet tarafından yönetiliyordu.
Daha önce 2005 ve 2011-14 yılları arasında başbakanlık yapan Mikati, Trabluslu ve (bu bölgenin) milletvekillerinden biri. Aynı zamanda 2,8 milyar dolar olarak tahmin edilen net varlığıyla ülkenin en zengini. Yeni hükümeti, uluslararası yardımın kilidini açmak için gereken siyasi reformları gerçekleştirme sözü verdi ancak yıllarca süren yozlaşmış, tembel hükümetlere sahip oldukları için Trablus’taki insanlar ikna olmadı.
Yeni başbakanın adı anıldığında İbrahim Katab, kardeşi, karısı ve hatta çocuğu gibi dilini şaklatıyor ve başını sallıyor. “Hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey” diyor: “Hayır, hayır, parlamento temsilcileri hiçbir şey yapmayacak.”
Evinin oturma odasında toplanan aile üyeleri, başlarını sallayarak onaylıyorlar. İbrahim, “Bize yardım ve destek vermeyecekler” diyor.
BİZ BURADA CEHENNEMDE YAŞIYORUZ
Lübnan yazı sona ererken ve daha soğuk aylar yaklaşırken, durum eğer ele alınmazsa daha da kötüleşecek; yeteri kadar varlıklı aileler bile potansiyel olarak bu kış evlerini ısıtmak ve yiyecekleri arasında seçim yapmak zorunda kalacak.
Trablus’un tarihi merkezinde 17 yaşındaki Mohammad al-Qazi yeni başbakanın posterinin altında duruyor ve birçok dükkanın kapandığı çarşıyı dolduran kalabalığa bakıyor. Okula son gidişinden bu yana üç yıl geçtiğini söylüyor ve şimdi işsiz. Bugünü ve geleceği düşünürken sesi kasvetli. “Bu cehennem, kardeşim” diyor: “Biz burada cehennemde yaşıyoruz.”
* Middle East Eye haber sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir.
Çeviri: Evrensel Dış Haberler Servisi