05 Ekim 2021 22:38

TOBB’da öğrencinin sadece adı ‘burslu’

TOBB Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencisi Evrensel'e yazdı: TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde eğitimin ikinci haftasındayım ve burada durum ülkemizdeki diğer üniversitelerdeki kadar vahim.

Fotoğraf: Rüstem Türkmen/Wikimedia Commons (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

TOBB Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencisi
Ankara

Zorlu koşullar altında geçen 1,5-2 senelik sınava hazırlık sürecinin ardından büyük beklentilerle girdiğim TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde, eğitimin ikinci haftasındayım ve burada durum ülkemizdeki diğer üniversitelerdeki kadar vahim.

Ankaralı bazı arkadaşların şehirdeki en çok burs veren üniversitelerden olduğunu söylemelerine rağmen burslu öğrencilerin azınlıkta kaldığı, öğrenci taleplerinin bursa ihtiyacı olmayan öğrenciler üzerinden şekillendiği oldukça aşikar. Okulun spor, yemek gibi birçok sosyal tesisi “daha iyi hizmet verebilme” kılıfıyla tekelleşmiş durumda. Bu tesislerin yönetim hakkını elinde bulunduran firmalar; aynı ürünün fiyatını üniversiteden üniversiteye değiştirmekteymiş duyduğum kadarıyla. Bu sosyal tesisler problemini daha açık sözlerle ifade edecek olursam okulda yemekhane bulunmadığını ve okul içerisindeki kafeteryalarda 20 TL altına yemek yemenin mümkün olmadığını, spor tesislerinin el değiştirdiğini ve özel üyeliği bulunmayan öğrencilerin yaklaşık 1 aydır tesisi kullanamamakta olduklarını ve devir teslim yapıldığında da ne durumda olacaklarının belirsiz olduğunu söyleyebilirim.

Okulun sorunları sosyal tesislerden de ibaret değil. Uygulanan hibrit eğitim pratiği de öğrencileri bir o kadar mağdur etmekte. Örnek vermek gerekirse; günde 5 saat dersi bulunan ve ders arası sadece 10 dakika araya sahip olan hazırlık sınıfı öğrencileri bazı günlerde ilk 3 saate online girmeleri gerekirken, 4. saat sınıfta bulunmaları gerekiyor. Dolayısıyla okul yurdunda kal(a)mayan öğrencilerin yine okula gelmeleri gerekiyor. Online dersler de normal ders kadar öğrencinin sağlığını tehlikeye atıyor. Zaten bu uygulamanın amacının öğrenciyi korumaktan çok sınıf birleştirerek öğretmenlere fazla saat ücreti ödemekten kaçınmak olduğunu da biliyoruz.

Yine başka bir örnek verecek olursam bölüm öğrencilerinin zorunlu 2. yabancı dil derslerinin hafta içi saat 20.30 civarlarında online olarak işlenmesi karşımıza çıkıyor. Hazırlık öğrencilerine alınması dikte edilen kitaplar 1000-1500 TL civarında tutarken, alınmadığı takdirde öğrenci dersi takip etmekten ve ödev yapmaktan alıkoyuluyor. Zira yabancı diller yüksekokulu fotokopi dağıtılmasını engelliyor ve ürün anahtarı uygulaması ile öğrencinin ödev yapmasının önüne geçiyor. Okulun internet platformundaki hatalar sebebiyle öğrenciler derslerine erişemeyebiliyor. Yeni girişli öğrencilerin hazırlık sınavı sonuçlarını yeni öğrenmelerine rağmen bölüme direkt geçiş sağlama hakkı kazanan öğrencilerden geç kayıt ücreti altında 600 TL civarı para talep ediliyor. Bazı öğrenciler tercih yaparken kendilerine vaat edilen hakların sebepsizce geri alındığını belirtirken bazıları okulun kendisini oldukça övdüğü ortak eğitim uygulamasında yapılan torpil yüzünden staj bulamadığını söylüyor. Okulun yurdunda her akşam açıklama yapılmadan alınan yoklama bana iştimayı kaçırma endişesi salıyor.

Bunlardan daha da üzücü bir durum varsa bu da okuldaki öğrenci konseyi gibi ilgili organların işlevsiz kalması ve bazı öğrencilerin yaşanan hak gasplarına karşı kayıtsız kalmaları, mağdur olduğunu söyleyen öğrencilerin şikayetlerine tembellik, bahane yakıştırmaları yapmalarıdır.

Yazı ne kadar izlenimlerimden oluşsa da bu noktada bütün okul arkadaşlarımı sorunlarımızı daha detaylı tartışmaya, bu yolla mümkün olan kanallarla bir araya gelmenin yollarını aramaya davet ediyor ve sözlerimi burada sonlandırıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Barınma sorunu ve üniversitelilerin acil talepler mücadelesi

SONRAKİ HABER

Romanya’da hükümet düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa