Eğitimde tarih çarpıtıcılığı ve sosyalizm düşmanlığı
Temsil ettiği sınıfın bir parçası olarak tarih eğitiminde de milliyetçi-gerici propagandayı sürdürecek olan iktidarın yaratmak istediği kabulcü ve şükreden nesil olmayı reddediyoruz.
Fotoğraf: Pxfuel
Erdal Eren DOĞAN
Eşrefpaşa Anadolu Lisesi
Bildiğimiz üzere yeni bir eğitim-öğretim yılı daha başladı. Pandemi sürecinde birçok öğrenci uzaktan eğitimle beraber okuldan uzak kaldı ve bu durum bize gösteriyor ki öğrenciler uzaktan eğitim ile alamadığı eğitimi okullarda alıp, uzaktan eğitimin olumsuz etkilerini atlatmak istiyor.
BİLİMSEL BİRİKİMDEN DEĞİL GERİCİLİKTEN BESLENEN MÜFREDAT
Gel gör ki o eğitim okullarda var mı? Hepimizin parasız, bilimsel, demokratik eğitim talebinde buluştuğu bir dönemde MEB bizi şaşırtmadı ve geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bilimsellikten uzak, taraflı, gerçeklik payı olmayan uydurma eğitimine devam etti, ediyor.
Evrim gibi bir gerçeğin müfredatta yer almaması veya evrimin din ile birleştirilmeye çalışılması ve gençlere zorla “Allah korkusunun” aşılanmaya çalışılması bu gericilikten beslenen eğitimin örnekleri.
Peki bu durum tarih eğitiminde de aynı mı? Tabii ki aynı, işin içine tarih girince milliyetçilik propagandası olmadan olmuyor. Zaten tarih eğitiminin tamamıyla tek taraflı anlatımı olduğunu biliyorduk fakat günümüzde bu anlatım bilimsellikten uzaklaşıp yerini öznel ifadelere, üzerinde düşünülmemiş tarihsel çarpıtmalara sahip çünkü bizlerin tarihi öğrenmesini değil ezberlememizi istiyorlar ve bu konuda tarihi kendince eğip büken ve gençliğin de bunu sorgulamasına izin vermeyen bir zihniyet hâkim. Tarih bir bilimdir ve bilimlerin iyi veya kötü diye bir dili olamaz. Eğer bir kurum bu dili kullanıyorsa onun tarih anlatımındaki vasfı sorgulanır.
SOSYALİZM DÜŞMANLIĞININ YALANLARDAN BAŞKA DAYANAĞI YOK
Bu konu hakkında asıl değinmek istediğim husus ise Sovyetler Birliği, sosyalizm ve sosyalist mücadele üzerine karalama çabalamaları. Çarlık Rusya’sının Ekim Devrimi ile beraber yıkılmasından sonra o bölgedeki halkların ve dolayısıyla orada yaşayan Türk halkının bağımsızlık mücadelesi Sovyetler'in kuruluş mücadelesinden bağımsızmış gibi anlatılıyor. Bununla da yetinmeyip Çar Nikolay gibi birçok katliamda bulunmuş birinin ölümü vahim bir olaymış gibi dile getiriliyor. Üstelik Türki halkların Sovyetler’e karşı savaştığını iddia edip o dönemde Türklerin Rus İç Savaş’ında Kızıl Ordu’nun önemli bir kısmını oluşturduğu ve bu oluşumun temelini atan Sosyalist Türklerden bir kelime dahi bahsedilmiyor. Enver Paşa gibi işçi sınıfı ve halk düşmanı olan birinin ve Orta Asya coğrafyasının feodal beyleri dolayısıyla oranın egemen sınıfları tarafının Sovyetler'e karşı mücadelesini Türk halkının tamamının mücadelesi gibi propaganda etmek, gençleri geçtiğimiz yüzyılda çürütülmüş suçlamalarla kandırmaya çalışmak resmen bizimle dalga geçmektir ve bu kabul edilemez. SSCB var olduğu süreçte Kurtuluş Savaşı dahil birçok halkın bağımsızlık mücadelesine destek vermiş, emperyalizmin tam karşısında durmuştur. Sovyetler'in kuruluşu ile beraber Türk halkı kendi topraklarında, kendi ana dilinde gelişmiş, çağdaşlaşmıştır. Tabii ki temsil ettiği sınıfın bir parçası olarak tarih eğitiminde de milliyetçi-gerici propagandayı sürdürecek olan iktidarın yaratmak istediği kabulcü ve şükreden nesil olmayı reddediyor, her ortamda yanlışları tartışmaya, kabul eden değil sorgulayan gençlik olmaya çağırıyoruz.