06 Ekim 2021 07:52

Yeni dönemde İÜ’den notlar

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin sınıflarına sığmıyoruz. Kimi zaman dışarıdan sınıfa sandalye taşıyoruz, kimi zaman ise yerde oturuyoruz.

Fotoğraf: Twenty20

Paylaş

Sinan AYKUT

Selinay UZUNTEL

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

 

 

Online süreçte 1. sınıfı bitirmenin ardından, yüz yüze eğitime 2. sınıfta başladık. Fakültede olmanın verdiği bir mutluluk var hepimizde ve hocalarımızın online eğitimin verimsizliğinin farkında olmaları da bizi rahatlatıyor, hocalarımızdan aldığımız izlenimlerden ders işleyiş biçiminin biraz da buna göre şekillenecek gibi durduğunu görmekteyiz. Bu mutluluk hissinin karşısında bizi bekleyenler ise tam tersine can sıkıcı. Okuldan onca vakit uzak kalmamıza rağmen, vaka sayılarının azaldığını duysak da ne sınıflarda koşullar iyileştirilmiş ne de vakalarda azalma var. Bunun yanında gördüğümüz en önemli sorun da sınıfların bizlere yetmemesi. Merkez kampüsteki İktisat ve Hukuk binalarının tadilatına vaktinde başlanmamış, yeni döneme de haliyle yetişmemiş. Memleketin en kalabalık üniversitelerinden biri olan İÜ’de İktisat Fakültesinin sınıflarına sığmıyoruz. Kimi zaman dışardan sınıfa sandalye taşıyoruz kimi zaman ise yerde oturuyoruz. Tabii ki böyle bir ortamda tam anlamıyla derse de odaklanamıyoruz, çok kalabalık-sıkışık olmanın getirdiği endişeye de kapılıyoruz. Bunca sorunu sıralarken üniversite yönetiminin bu sorunlara neden çözüm üretmediğini de konuşuyoruz. Nasıl ki barınma sorunu çeken arkadaşlarımız varsa ve yönetim tarihi yarımadada bulunan onca otelden birini boşaltıp öğrencilerin bir kısmını da olsa buralara yerleştirmiyor ya da bir okul yurdu inşa etmiyor, üç maymunu oynuyorsa aynısını fakültelerin tadilatı için de yapıyor. Bunu tercihen yapıyor bizce, yoksa tadilatlara daha erken de başlanabilir, yaklaşık 2 senelik online süreçte bir okul yurdu da inşa edilebilirdi. Sorunları çözmemek tercihleridir. Bizim de en fazla ödenek alan üniversitelerden biri olan İÜ’de, esasen öğrenciler için kullanılması gereken bütçenin nerelere harcandığını bilmek hakkımız. Mesela akşam yemeği verilmedi okulun ilk haftası. Neden verilmedi sorusuna cevap yok. Önümüzdeki hafta henüz açılmayan fakültelerin de açılmasıyla bu tartışmaların daha da şiddetleneceğini öngörüyoruz. Akşam yemeğinin verilmediği takdirde ne yapacağımızı bugünden konuşmaya başladık hatta. Pandemi öncesindeki yemekhane eylemleriyle hakkımızdan nasıl vazgeçmediğimizi konuşuyoruz. Arkadaşlarımızla sohbetlerimizin başını da geçinememe durumu çekiyor haliyle. En temel haklarımıza erişimde dahi böyle birçok sıkıntı çekiyoruz ve bunu bu yazıyı biz kaleme alanlar değil sadece, neredeyse tüm sıra arkadaşlarımız çekiyor. Bir sinemaya gitmenin, tiyatroya gitmenin artık lüks olduğu sohbetlerin içindeyiz sürekli. Sinema ve tiyatro kulüplerine de yoğun bir ilgi olduğunu söylemek yanlış olmaz, sebebinin de sosyalleşme aktivitelerini en azından okul içinde yapabilme imkânı bulabilmek olduğunu düşünüyoruz. Okulun ilk haftasından kimi gözlemlerimizi ve deneyimlerimizi paylaşmak istedik.

ÖNCEKİ HABER

Trabzon'da gıda zehirlenmesi şüphesiyle 68 üniversite öğrencisi hastaneye başvurdu

SONRAKİ HABER

Muhalefetin vaatleri gençlere mi? Sermayeye mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa