"Herkes için adalet istiyoruz"
HDP mitingine saldırıda yaralanan Lisa Çalan ve Suruç Katliamında oğlunu yitiren Feti Aydın geçen 6 yılda yaşadıklarını gazetemize anlattı.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Fırat TOPAL
Diyarbakır
IŞİD’in Halkların Demokratik Partisinin (HDP) 7 Haziran seçimleri öncesi Diyarbakır’da düzenlediği mitinge yönelik bombalı saldırının ve Kobane’ye oyuncak götüren 33 genci katlettiği Suruç saldırısının üzerinden 6 yıl geçti. Diyarbakır’daki saldırıda iki bacağını kaybeden Lisa Çalan ve Suruç saldırısında oğlunu kaybeden ve yaralanan Feti Aydın Evrensel’e konuştu.
Saldırıda ağır yaralanmasına rağmen dava sürecine müdahilliği yıllar sonra kabul edilen, geçen süreçte kayyum tarafından işten çıkarılan Lisa Çalan “Kendim için değil herkes için adalet istiyorum” diyor. Suruç davasında mahkeme heyetinin katliamı aydınlatmamak için adeta yemin ettiğini söyleyen Feti Aydın ise “Duvara konuşsak dile gelmişti” diyerek tepki gösteriyor.
GEÇEN 6 YILDA HAYATIM TEPETAKLAK OLDU
Patlamada bacaklarını kaybetmesinin ardından sürekli sağlık sorunları yaşadığını anlatan Çalan, “Geçen 6 yılda hayatım tepetaklak oldu. Artık iki mekanik bacak taşıyorum. Telefon gibi düşünün; sürekli bozuluyor, sürekli şarja takıyorum, sorunlar çıkıyor. Protezlerin Türkiye’de üretimi yok. Sürekli yurt dışına gidip gelmek zorunda kalıyorum. Ameliyatlarım var, yaralarım var… Bunlarla uğraşmak zorunda kalıyorum. Bu sadece fiziksel olarak yaşadıklarım” dedi.
Sağlık sorunlarının yanında adalet mücadelesi yürüttüklerini hatırlatan Çalan, “5 Haziran’dan sonra bir sürü patlama yaşandı. Sadece benim değil, herkesin hayatı değişti. Herkes farklı bir yerden mücadele etmek zorunda kaldı. Kimimiz mahkeme salonlarında, kimimiz dışarıda, kimisi işinden oldu oradan mücadele etti... Hepimizin hayatı parçalandı. Dezavantajlı birey olarak sosyal yaşamda bir mücadele vermek zorunda kaldım. Türkiye hem dezavantajlı bir bireyi kaldıracak yapıya sahip değil, hem de adaletin olduğu bir yer değil. Bunun için de mücadele etmek zorunda kalıyorsun” dedi.
DAVA GÜNDEME GELMİYOR
Patlamadan sonra ailelere ödenen tazminatın geri istendiğini söyleyen Çalan, “5 Haziran davası gündem haline gelmiyor. Bu davaya sahip çıkamazsak hiçbir davadan sonuç alamayız. Çünkü bu süreç 5 Haziran’da başladı. 5 Haziran’da yaşananlar açığa çıkmazsa hiçbir şey açığa çıkmaz” dedi. Patlama sonrası kendisine ödenecek tazminatın tedavi ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını söyleyen Çalan, diğer ailelere ödenen tazminatın da geri istendiğini söyledi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışırken atanan kayyum kararı ile işten çıkarıldığını da hatırlatan Çalan, işten atma kararının bugüne kadar sürdürdüğü hukuk mücadelesiyle alakalı olduğuna dikkat çekti. “Senin belediyeni alıyorlar, seçilmiş olanı koltuğundan ediyorlar, bize mi bakacaklar?” diyerek kayyum sürecine tepki gösteren Çalan, “Benim fikirlerim, inandığım bir dava var. Kendim için değil herkes için sokaktayım, herkes için adalet istiyorum. Sonuç ne olur bilmiyorum. Türkiye’deki adalet sistemine inanmasam da bunun mücadelesini vermekten geri durmayacağım” dedi.
‘DUVARA KONUŞSAK DİLE GELİRDİ’
Suruç Katliamı’nda oğlu Çağdaş Aydın’ı kaybeden ve yaralanan Feti Aydın da mahkeme heyetinin sürecin aydınlatılmaması için çaba sarfettiğini vurgulayarak “Duvara konuşmuş olsaydık duvar dile gelmişti” dedi.
Katliamın ardından yaşadıklarını ve hukuki süreci gazetemize anlatan Aydın, “Katil göz göre emniyetin önünden geçiyor, kendisini aramızda patlatıyor. Bunu tek başına yapamayacağı ortada. Devlet destekli olduğuna dair bilgi ve bulgular var. Katliam anına ait 5 saatlik görüntü kayıp” dedi.
Patlama sonrası Ankara Katliamı’nda olduğu gibi ambulansların engellendiğini ifade eden Aydın, “TOMA ile su sıktılar, gaz attılar. Beni ambulansa almadılar, oradan bir vatandaşın kamyonetiyle Suruç’taki en yakın sağlık kurumuna gittik. Biz Suruç’a cephane ile gitmedik, biz yıkılan bir kenti onarmak için gittik” dedi.
KATİLE, KATİL DİYEMEZSİN DEDİLER
Suruç’un ardından katliamların devam ettiğine dikkat çeken Aydın, 6 yıldır süren hukuk mücadelesinde adaletin sağlanmadığını, aksine mahkemenin katliamı aydınlatmamak için adeta direndiğini söyledi: “Dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun ifadeye çağrılmasını istedik, talebimiz reddedildi. Son mahkemede reddihakim talebinde bulunduk. Çünkü mahkemenin katiller ortaya çıksın gibi bir amacı yok. Konuşanları dahi susturmaya çalışıyor. 25 kez müebbet almış katile, katil diyemezsin dediler. Onlar Berkin Elvan’a terörist diyorlar, 13 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz’a terörist diyor… Biz elimizden geldiği kadar mücadele vermeye devam edeceğiz.” dedi.
‘BİZİ PANZERLER, TOMA’LARLA KARŞILIYORLAR’
Yargının ısrarla katliama dair gerçekleri örtbas etmeye çalıştığını anlatan Aydın, “Duvara konuşmuş olsaydık, duvar dile gelmişti. Sanki alfabede ‘ret’ kelimesi dışında bir şey yok ‘ret, ret, ret…’ Biz adaleti nerede arayalım? Davayı aydınlatmamak için yemin etmiş bir heyet var. Ankara, Suruç ve diğer katliamlarda yaşamını yitiren yoldaşlarımızın geri gelmeyeceğini biliyoruz. Bundan sonra katliamlar yaşanmasın diye elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Biz o mahkemeye giderken neler çekiyoruz, biliyor musunuz? Panzerlerle, TOMA’larla bizi karşılıyorlar. Herkesten gizlemek için bir cezaevi kampüsünde yapıyorlar duruşmaları. Kamuoyu bizi yalnız bırakmadı, 22 Ekim’de görülecek mahkemede daha büyük destek bekliyoruz” dedi.
Son