EMEP'in Adana'da düzenlediği panelde demokrasi ittifakı talebi öne çıktı
Emek Partisi Adana İl Örgütü, halkı işsizlik, yoksulluk savaş ve sefalete sürükleyen, halkları göç etmek zorunda bırakan hükümet politikalarını ve çözüm önerilerinin konuşulduğu bir panel düzenledi.
Emek Partisi Adana İl Örgütü, halkı işsizlik, yoksulluk savaş ve sefalete sürükleyen, halkları göç etmek zorunda bırakan hükümet politikalarını ve çözüm önerilerinin konuşulduğu bir panel düzenledi.
Konuşmacı olarak Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanıu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz'ün katıldığı panelin dinamik geçen soru cevap bölümünde vatandaştan partilerin hangi ittifakta yer alacaklarına ve demokrasi ittifakına dair çok sayıda soru geldi.
Katliamının yıl dönümünde gerçekleşmesi nedeni 10 Ekim Ankara katliamı panelin ana konularından biri oldu. Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, 10 Ekim’in bir rejimin adı olduğunu belirterek Babacanlar, Davutoğulları, Akşenerlerin içerisinde yer alacağı bir ittifakın içerisinde yer alamayacaklarını belirterek “Özellikle bu katliamda ve seri katliamlarda bilgisi olan, yol veren isimler ne revizyon ne de restorasyon adı altında bizim karşımıza çıkmamalı. ‘Öfkeli çocuklardı’ diyenler ittifakın parçası olarak karşımıza çıkmamalı” dedi.
FİNCANCI: “SINIFSAL PERSPEKTİFTE MÜCADELE DIŞINDA BAŞKA BİR OLANAĞIMIZ YOK”
Şebnem Korur Fincancı, sunumunda barış ihtiyacının hayati önemde olduğuna dikkat çekti. 10 Ekim katliamının asıl failleri yargılanmadan yaslarının bitmeyeceğini ifade eden Fincancı, “İnsanlığa karşı suçla yargıladıklarını iddia edip asıl failleri zaman aşımından kurtarmak istemelerini önlemek için hep birlikte mücadele etmek şart” dedi.
Panelin başlıklarından birisi de göç ve savaş oldu. Şebnem Korur Fincancı, savaşa ayrılan yüzde 6 bütçenin yüzde 5’lerde kalan sağlığın üzerinde olmasının bir tercihi gösterdiğini belirterek “Burada neye karşı olmamız gerektiği de ortaya çıkıyor. Bir kez daha savaşa değil, insana değer veren bir Türkiye mücadelesi öne çıkıyor” diye konuştu. Afganistan’da yaşananları değerlendirirken süren savaşın yarattığı yıkımın yok sayıldığını ifade etti. Afganistanlı göçmenlerin Türkiye’de kayıtlarının yapılmadığı için eşitsizlik ve yoksullukla karşılaştıklarını söyleyen Fincancı, “Çünkü kayıt dışı olmaları onları ucuza çalışmak zorunda bırakıyor” dedi. Gelen bir soruyu yanıtlayan Fincancı, pandemide mavi yakalıklar evde kalamazken evde kalan beyaz yakalıların sömürüsünün de arttığına dikkat çekerek, “Ölüm sayılarına baktığımızda emekçi ölümleri diğer ölümlerin iki katı. Sağlıkçılarda bu üç katı oldu. Dolayısıyla emeğin olduğu yerde eğer biz mücadele etmezsek sömürürler. Sınıfsal perspektifte mücadele dışında başka bir olanağımız yok” diye belirtti.
GÖKÇEN: “GENÇLERİN KAÇMAK İSTEMEYECEĞİ BİR ÜLKEYİ BİRLİKTE MÜCADELE İLE BAŞARACAĞIZ”
CHP’de Gençlik Politikalarından Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Gökçe Gökçen ise Türkiye’de yaşanan yoksulluk ve sıkışmışlığın gençlerde yarattığı yurt dışına göç etme eğilimine dikkat çekerek Türkiye’de göçün bir başka boyutuna dikkat çekti. Mültecilerin ülkede benzer bir buhranla karşı karşıya kaldığını ifade eden Gökçen, emekçi toplumların yaşadığı sorunların temelinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu belirterek “Birlikte gençlerin kaçmak isteyeceği değil kalmak isteyeceği bir Türkiye’yi demokrasi ve insan hakları mücadelesi ile başaracağız” dedi.
“YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE MECLİSİN GÜÇLENDİRİLMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”
Soru cevap bölümündeki soruları yanıtlayan Gökçen, demokratik anlayışı hayata geçirmenin yönetimin değişmesinin hemen ardından mümkün olduğunu belirterek Millet İttifakı’nın yönetime geldiği 11 Büyükşehir belediyesinde halk için yönetim anlayışının hakim olduğunu savundu. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, meclisin güçlendirilmesi gibi konuların önem taşıdığını anlatan Gökçen, “Zaman bunların altını doldurma zamanı olacak. Burada demokratik kitle örgütleri, bu konularda çalışan meslek kuruluşları ve ülkedeki Anayasa hafızasından da faydalanacağız. Yolsuzlukların hesabı tabi ki sorulacak” dedi.
“CHP’NİN TEZKERE CEVABI”
CHP’nin sınır dışı operasyonlarda tezkerelere onay vermesi ile ilgili soruyu yanıtlayan Gökçen, “Meclise gelen metinlerde terörle ilgili bir kapsam sınırlandırılması yapılmıştı. Ama terörle doğrudan ilgisi olmayan tezkerelere milletvekillerimiz ‘hayır’ oyu verdiler. Ama iktidarın Suriye’de ve bölgede uyguladığı yanlış politikaların farkındayız ve sonuna kadar karşısındayız. Bölge halkları ile birlikte bölgeye barış gelebilir ve biz bunun bir parçası olacağımıza inanıyoruz” dedi. CHP’nin emekçilere karşı tutumuna dair soruyu cevaplayan Gökçe, “Asgari ücretten verginin kaldırılması, üretime dayalı ekonomiye, sendikaların desteklenmesi, kıdem tazminatının gaspına kadar duruşumuz var. Aile desteği sigortası ile hiçbir ailenin aç kalmamasını hayal ediyoruz. Her ailenin temel bir geliri olacak” dedi.
PEKÖZ: “HER ÇEVRE İLE GÖRÜŞÜYORUZ”
HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz, seçimle ilgili ortaya koydukları tutum belgesinde iki ittifaktan birine girmenin şart olmadığını esas olanın tabanda demokrasi ittifakını güçlü bir şekilde olduğunu söyledi. Savaş, açlık, yoksulluk işsizlik, sağlık, göç gibi konuların birbirine bağlı olduğunu kaydeden Peköz, yarınlara güvence ile bakmak için iktidarın değişmesi gerektiğini söyledi. “Sol ittifaka neden katılmıyorsunuz?” şeklindeki soruya yanıt veren Kemal Peköz, “Türkiye’nin demokratik geleceğine katkı sunacağına inandığımız sadece siyasi partiler değil, demokratik kitle örgütleri, vakıflar, yöre dernekleri, her çevre ile görüşüyoruz. Hem üçüncü seçenek hem de demokrasi güçlerinin bir araya gelmesi açısından elimizden geleni yapıyoruz. Daha fazla fedakarlık yaptığımızı belirtmek istiyorum” diye konuştu.
“BÜYÜK PATRONLAR RESTORASYON GEÇİŞİ İSTİYORLAR”
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, 10 Ekim’in ve 7 Haziran’la 1 Kasım arasında ülkenin içerisine sokulduğu türbülansın bir rejimin adı olduğunu ifade etti. Yasa değişiklikleri ve kararnamelerle faşist bir rejim tahkim etmeye çalışan tek adam yönetiminin revize edilerek makyajlanmak istendiğini dile getiren Akdeniz, “Özellikle bu katliamda ve seri katliamlarda bilgisi olan, yol veren isimler ne revizyon ne de restorasyon adı altında bizim karşımıza çıkmamalı. ‘Öfkeli çocuklardı’ diyenler ittifakın parçası olarak karşımıza çıkmamalı” dedi.
Tek Adam rejiminin uluslararası sermeyenin ve Türkiye’de büyük patronların istedikleri bir sistem olduğunu dile getiren Akdeniz, “Bu sistem pandemi koşullarında, ekonomik kriz koşullarında işçileri en ağır şekilde sömürecek bir rejimdir. O yüzden sadece 5’li çete değil, TÜSİAD, MÜSİAD, TİSK’i ile tüm patron örgütleri tek adam rejiminin sorumlusudur. AKP MHP bloku güç kaybedince büyük patronlar da restorasyon geçişi istiyorlar” diye konuştu. Kürt sorununu demokratik çözümünün Türkiye’nin demokratikleşme sorunu olduğunu dile getiren Akdeniz, “HDP’nin de ötesinde tüm halkın katıldığı ve kurucu bir meclisin inşaa edildiği, halk egemenliğini tesis ettiğimiz yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var. Bu sorunun çözümü halk güçlerinin elindedir” dedi.
Soru cevap bölümünde de aynı meseleye dikkat çeken Akdeniz, “Bu ülkeyi ekonomide Babacanlar, Dış işlerinde Davutoğlular yönetecekse, İç işlerinde Akşenerler yönetecekse biz bu ittifakta olmayız. Seçim platformlarında anlaşılmasa bile demokrasi mücadelesinde yerellerde demokrasi güçleri ile ittifakımız devam eder. Aman provokasyon olur, aman iktidar bunu kullanır diye sokağa çıkmayalım, ilk seçimde gidecekler algısı da doğru değil. Halkın 2,5 yıl bekleyecek dermanı yok. Ekonomiden inim inim inliyorlar. Bu kış çok zor geçecek. Bu sorunlara karşı mitinglere ihtiyaç var” dedi.
“HALK GÜCÜNÜ NE KADAR GÖSTERİRSE SEÇİM GÜVENLİĞİ O KADAR SAĞLANIR”
Emek Partisi’nin 3’üncü seçenek çağrısına dair soruyu yanıtlayan Akdeniz, “Bu çağrımızda bizim herhangi bir partiye bizim bir rezervimiz olamaz. Bu çağrımız bütün güçlere. Tek adam rejimine karşı bir seçenek ortaya çıkarmak hepimizin sorumluluğudur. Sadece partilere de değil, aynı zamanda sendikalaradır. Hangi acil talepler etrafında bir birlik sağlayacağımızı birlikte konuşacağız. 4 yılda bir seçimle her şey değişmeyecek. Halk ne kadar örgütlüyse ne kadar çok gösteri yapar, gücünü gösterirse seçimin de sandığın da güvenliği o kadar olur” dedi.
“HDP İTTİFAKLAR KONUSUNDA AÇIK OLMALI”
HDP’nin tutum belgesinin daha açık olması gerektiğini dile getiren Akdeniz, “tutum belgesi ile açıklanan ittifakın daha açık hale gelmesi lazım. Bunun müzakerelerini birlikte değerlendireceğiz. Kast edilen iki kutba sıkışmış burjuva ittifaklar seçeneğinin dışında bir ittifak seçeneği ise biz taşın altına elimizi koyarız, gövdemizle bile gireriz. Biz buna öncülük etmeye varız” dedi.
“IRKÇILIĞIN PANZEHRİ BİRLİKTE MÜCADELE”
Mültecilerin saldırıda uğradığı Mirzaçelebi ve Dumlupınar mahallelerinde yaşananlarla mülteciler ile yerli işçilerin birlikte grevlere çıktıkları Kazancılar’ın Adana’nın iki yüzü olduğunu ifade eden Akdeniz, “Biz göçmen işçi ile yerli işçiyi birbirine kırdıran sermaye stratejisine karşı emekçilerin birliğini savunan bir çizgiden hareket ederek ikincisini savunuyoruz. Irkçılığın panzehri budur” dedi. (Adana/EVRENSEL)