Cezaevi mektubu: Kitap için direnilir, kitap için eylem yapılır
"Açık görüş, avukat görüşü yok. Sohbete çıkarılmıyoruz. Tecrit içinde tecriti en ağır şekilde yaşıyoruz. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bu süreçte kitaplarımız verilmiyor."
Fotoğraf: Evrensel
Derya TAŞKIRAN
Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi
Merhaba Evrensel gazetesi emekçileri, kucak dolusu selam ve sevgiler yolluyoruz. Size Kandıra F Tipi Hapishanesinden yazıyorum. Gazetenize farklı illerden gelen işçi, sağlıkçı mektuplarını takip ediyorum. Her alanda yaşanan haksızlıklar, adaletsizlikler her geçen gün maalesef büyüyerek artıyor. Bu mektubu yazmamın nedeni yaşadığımız sorunu size anlatmak. Gazetenizde yayımlanan mektuplar bir yerde buna vesile olmuş oldu.
Kaldığım hapishanede uzun zamandır büyük bir sorun yaşıyoruz. Kitap yayın alışımız yasak. Kitap okumak kadar, bilgi sahibi olmak kadar güzel bir şey var mı dünyada? Bence yok. Ancak bugün dünyanın en güzel işi dediğimiz ‘okumak’ bize yasaklanıyor. Kitap ve her türlü yayın organı (dergi) hukuk dışı gayrimeşru bir şekilde engelleniyor. Hapishanede bir dayatma ile karşı karşıyayız. Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen 2 ayda bir verilen kitap hakkı, hapishane yönetimi tarafından bir sayı sınırlaması ile karşımıza çıkıyor. Bize ‘3 kitap’ verileceği söyleniyor. Kitap-yayın hakkı anayasal bir haktır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu hak 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 62. maddesinde, Ceza İnfaz Kurumunda bulundurabilecek eşya ve maddeler yönetmeliğinin 8. maddesinde, 2324 sayılı yönetmeliğin 77. maddesinde; Adalet Bakanlığı tarafından 2006 yılında yayımlanan tüzüğün 87. maddesinde belirtilmektedir. Hapishane idaresi bu hakkı değil, kısıtlamaları temel alarak bizleri kitapsız, dergisiz bırakmak istiyor.
Hapishane idaresinin uyguladığı 3 kitap sınırı Anayasa’ya aykırıdır. Yasalarda, yönetmeliklerde, tüzüklerde, genelgelerde tanınan kitap yayın hakkı 3 kitap gibi kısıtlamalara tabi tutulmamıştır. Buna rağmen hapishanede keyfi olarak kısıtlama uygulanıyor. Bu uygulama bu sınırlama özünde insan haklarına saldırıdır. Temelde ise; okumak, araştırmak, yazmak gibi en insani ihtiyacı olan biz siyasi tutsakların beynini teslim alma amaçlı bir saldırıdır.
Dayatılan üç kitap sınırının ortadan kalkması için her türlü yolu denedik. İlgili yerlere dilekçeler yazdık, başvurularda bulunduk, fiili eylemler yaptık. Ancak eylemlerimiz suç kabul edildi, disiplin cezaları verildi. Hak için verilen mücadelede, hak ve bizim olanı istemek için yapılan eylemler suç değildir. Kitap için direnilir, kitap için eylem yapılır. En meşru haktır. Kitaplarımız için yaptığımız eylemlerden dolayı görüş cezası, mektup yazma ve telefon açma hakkımız engellendi, gasbedildi.
Suçlu olan hukuksuz ve keyfi olarak haklarımızı gasbeden ve kitaplarımızı yasaklayanlardır. Kitaplarımız bizim temel ihtiyaçlarımızdır. Üç kişilik tecrit hücrelerinde kalıyoruz. Pandemi denilerek, salgın hastalık gerekçe gösterilerek pek çok hakkımız gasbedildi. Tıpkı dışarıda olduğu gibi. Açık görüş, avukat görüşü yok. Sohbete çıkarılmıyoruz. Tecrit içinde tecriti en ağır şekilde yaşıyoruz. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bu süreçte kitaplarımız verilmiyor. Yaşanan bu haksızlığı, keyfiliği anlatmak istedik sizlere. Ve sizin aracılığınızla da okurlarınıza halkımıza duyurmak, anlatmak istedik.