Pervin Buldan: Halk 'seçim' diyor, iktidar 'savaş' diyor
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Oyuncu Nihal Yalçın'ın yanında olduklarını belirterek Tamer Karadağlı'ya "Bu da sana kapak olsun" diyerek seslendi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. HDP grubuna Suruç Aileleri İnisiyatifi, 10 Ekim Derneği Yöneticileri, İzmir Seyyar Satıcıları Derneği başkan ve yöneticileri, Atık Kağıt Toplama işçileri, DAD ve Ana Fatma Cemevi’nden yöneticileri, MED-DER, Konya il eş başkanları ve yöneticileri, Kulu ve Cihanbeyli, Ankara il ve ilçe eş başkanları katıldı.
Buldan, sözlerine 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 6’ncı yıl dönümüne değinerek başladı. Katliamada yaşamını yitirenleri anan Buldan, “Yine Suruç Katliamı'nda hayatını kaybeden 34 canımızı da saygıyla ve minnetle anıyorum. 10 Ekim Derneği’nden ve Suruç Aileleri İnisiyatifinden arkadaşlarımız burada, bir kez daha kendilerine hoş geldiniz diyorum. 10 Ekim’i unutmadık, unutturmayacağız. 103 insanın yüzündeki güzel gülüşü ve bizlere emanet ettikleri barış rüyasını da unutmadık, unutmayacağız. Tabii ki halklarımızın yazını kışa çevirenleri de unutmadık, unutmayacağız” dedi.
"KATLİAMA YOL VERENLER SORUMLUDUR"
Göz göre göre gelen bu katliamın bu topraklardaki barış ve çözüm arayışına karşı yapılan bir saldırı olduğunu dile getiren Buldan, “Suruç ve 10 Ekim katliamları, 2015 karanlığında, seçim ayarlı kaos planı için yollara döşenen taşlardan sadece bir tanesiydi. Katliamın arkasındakileri çok iyi tanıyoruz. 5 Haziran’dan, Suruç’tan, Antep katliamından çok iyi biliyor ve tanıyoruz. ‘Kobanê düştü düşecek’ten ve Kobanê kumpas davasından elbette ki tanıyoruz. Bu zihniyeti Dersim’den, Zilan’dan, Maraş’tan, Çorum’dan, Gazi’den, Roboski’den, Gezi’den tanıyoruz. Deniz Poyraz’ın katledilmesinden çok iyi tanıyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Katillerin Ankara’ya kadar gelmesine göz yumanlar, izleyenler, bu katliamın baş sorumlularıdır. ‘400 vekil verin’ diyenler, sınırda IŞİD’e koridor açanlar, barışı bu ülkede yasaklayanlar, demokrasi isteyenleri her gün hedef alanlar tüm bu karanlığın ortağı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz” diye konuştu.
Suç ortaklığını sadece katliamlardan değil, sorumluların gizlenmesinde de gördüklerini vurgulayan Buldan, “6-8 Ekim protestolarında büyük çoğunluğunu partililerimizin oluşturduğu onlarca insan katledildi. Bu paramiliter güçlerin kimler olduğunu dönemin hükümeti de bakanları da gayet iyi bilmektedir. Onlara da dokunulmadı. Açığa çıkarılması bizzat bu iktidar tarafından engellendi, engellenmeye devam ediliyor. Ne yaptılar? 6-8 Ekim ölümlerinden partimizi sorumlu tutmak için kumpas davası açtılar ve bu dava halen devam ediyor. İşte bu kumpasçılar aynı zamanda Suruç ve 10 Ekim katliamlarının da mimarlarıdır” ifadelerini kullandı.
SURUÇ KATLİAMI DAVASINA ÇAĞRI
Suruç Katliamı sorumlularının yargılanmadığını aktaran Buldan şöyle devam etti:
“Suruç davasında da görüyoruz, mahkeme heyetinin tutumu bir bütün olarak Suruç Katliamı'nın sorumlularını yargılamaktan uzaktır. Sorumluluğu ailelerin üzerine yıkma tutumu vardır. Suruç Katliamı dava duruşması 22 Ekim’de Urfa’da bir kez daha görülecek. Bir kez daha demokratik kamuoyunu bu davayı sahiplenmeye çağırıyorum, davet ediyorum. Evet, Kobanê davasında sanık durumunda olanların HDP’yi sanık yapma çabalarının altında yatan nedeni gayet iyi biliyoruz. Kendi suçlarını örtbas etme telaşıdır bu. IŞİD karanlığının kaybetmesinden duyulan rahatsızlık ve intikam alma çabasıdır.
Bunu 10 Ekim anmasına yapılan saldırıda bir kez daha gördük. İnsanların üzerine tıpkı katliam sırasında olduğu gibi gaz sıktılar, bir kez daha gözaltına aldılar. Hayatını kaybedenlerin sembolü olan mabed ağacına dahi tahammül göstermediler ve ağacı kaldırdılar. IŞİD’in lanetlenmesinden rahatsız olanlar suçüstü yakalanmıştır. Evet, bizler hakikati cesaretle savunmaya devam edeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz. O süreçte yaşananların siyasi ayağı dâhil bütün boyutlarıyla açığa çıkması için hakikat ve adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz."
"BARIŞ MÜCADELESİ KAZANACAK"
"10 Ekim katliamıyla halkları karşı karşıya getirmeye çalışanlar, barış arayışlarını engellemeye çalışanlar asla amaçlarına ulaşamayacak. Başaramadılar, başaramayacaklar. Karanlığın artık sonuna doğru gelinmiştir. IŞİD karanlığı nasıl yok olduysa, benzer zihniyettekiler de tarihin çöplüğüne mutlaka ama mutlaka gönderilecektir. Halklara sözümüzdür. Bu topraklarda katliamcılar, kumpasçılar, darbeciler, zalimler değil halkların Suruç’tan Ankara’ya uzanan barış rüyası kazanacaktır. Barış mücadelesi mutlaka ama mutlaka kazanacaktır.”
Cezaevlerindeki hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele korkunç bir boyuta ulaşmış durumda. 12 Eylül'ün darbeci, işkenceci ruhu yeniden varlık göstermektedir, bu mirası sahiplenen AKP iktidarının kendisidir.
"KAĞIT TOPLAYICILARI ÇALMIYOR"
Son günlerde denetim adı altına kâğıt toplama işçilerine baskın düzenlenmektedir. İktidar katı atık toplama işini yandaş şirketlere devrederek burayı yeni bir rant alanına çevirmenin hazırlığını yapmaktadır. İktidar, çöpten geçinen kâğıt işçilerinin ekmeğine açıkça göz dikmiş durumdadır. Kurduğunuz üçkâğıt ekonomisiyle ülkeyi soyup soğana çeviren sizin iktidarınızdır. Yurt dışına para kaçıran yandaşlarınıza bakarsanız eğer haksız kazanç sağlayanların kimler olduğunu görürsünüz. Siz de bunlara ortaksınız. Hırsızlığın, talanın, rantın yönetim biçimi haline geldiği bu ülkede kâğıt toplayıcıları bu ülkenin yüz akıdır, çünkü onlar çalmıyorlar.
"RÖNESANS'IN KAÇIRDIĞI VERGİLERLE YURT YAPILIRDI"
Bunlar 19 yıllık iktidarlarında yolsuzlukla adeta rönesans yaptılar. Vergi kaçıranlar hayırsever, barınmak için yurt talep eden öğrenciler terörist öyle mi?
Markete gidiyor, halkın aklıyla alay edercesine 'fiyatlar gayet uygun' diyor. Cebinde saray bütçesiyle değil de asgari ücretle her gün markete git bakalım fiyatlar uygun mu değil mi görürsün.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine saldırıyorlar ve tutukluyorlar, Boğaziçi yerleşkesini ranta açmanın plan, projesini yürütüyorlar. Bu iktidarın eğitimle sorunu var. Yazlık kışlık saraylar yapacağınıza yurt yapsaydınız. Yandaş şirketiniz Rönesans’ın yurt dışına kaçırdığı vergi 210 milyon dolar, sadece bu parayla bile 80 bin öğrenciyi barındıracak yurt yapılabilirdi. Öğrencilerin de emekçi halkın da sizin çürük düzeninizle sorunu var.
"HALK 'SEÇİM' DİYOR, İKTİDAR 'SAVAŞ' DİYOR"
Güç kaybettikçe savaşa sarılan bir iktidar var. ‘Suriye’de gerekeni yapacağız’ diyerek yine savaş çığırtkanlığına başladılar. Bu iktidar hem uluslararası arenada itilip kakıldığında savaşa sarılmakta. Ekonomi çökmüş iktidar savaş diyor, halk seçim diyor, iktidar savaş diyor. Halk ‘Artık yeter’ diyor.
"BİZ YALÇIN'IN YANINDAYIZ, BU DA SANA KAPAK OLSUN"
İktidar kadının adını silmek için dört koldan kazanımlarımıza çentik açmaya çalışmaktadır. 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunan serbestçe dolaşmaktadır. Peki kime dava açılmakta? Sevgili Ezgi Mola, Farah Zeynep Abdullah gibi sanatçılar hakkında ifade özgürlüğü haklarını kullanarak kadınların intihara sürüklendiği, faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir ülke istemediklerini söyledikleri için bu kadınlara dava açılmaktadır.
Başak Demirtaş konuştu diye sarayın talimatıyla önce RTÜK harekete geçirildi, ardından organize linç grupları devreye girdi. Başak’ı hedef alan saldırılar açık bir nefret suçudur.
Ezgi Mola, Farah Zeynep Abdullah, Başak Demirtaş asla yalnız değilsiniz. Altın Portakal Film Festivali’nde ödül alan sevgili Nihal Yalçın’ı da kadınlar adına tebrik ediyorum. Bildiğiniz üzere ödül töreninde haddini aşan erkek zat, bulanık bir zihin, Yalçın’a saygısızlık etti. Bu ırkçı zihniyeti kınıyorum. Benim de Yalçın’a sahip çıktığımı ifade etti. Biz Yalçın’a ve Yalçın gibi sesi kesilmek istenen bütün kadınlar yanındayız, bu da sana kapak olsun."
(HABER MERKEZİ)