Hasta tutuklunun disiplin cezası gerekçesiyle infazı yakıldı
Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevinde tutulan cilt kanseri hastası Murat Aktaş’ın “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek infazı yakıldı. Aktaş’ın 2034 olan tahliye tarihi idare tarafından 2049’a uzatıldı.
Fotoğraf: MA
Hasan Metin TAŞKIRAN
İstanbul
Cezaevlerinde yatacakları süre dolmasına rağmen ‘iyi hal’ ve disiplin cezası gerekçeleriyle tahliyesi ertelenen siyasi mahpusların sayısı artarken bunlara infazı yakılan siyasi mahpuslar da eklendi. Yıllardır cezaevinde olup infaz sürelerinin tamamlanmasını bekleyen mahpusların keyfi gerekçelerle tahliyeleri erteleniyor, infazları yakılıyor. Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevinde kalan cilt kanseri hasta tutuklu Murat Aktaş’ın “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek infazı yakıldı. Aktaş’ın 2034 olan tahliye tarihi cezaevi idaresi tarafından 2049’a uzatıldı. Murat Aktaş’ın kardeşi Emre Aktaş ile görüştük.
İNFAZI YAKILAN HASTA TUTUKLU
Ağabeyinin Edirne F Tipi Cezaevinde kalırken, 2013 yılında müebbet hapis cezası aldığını söyleyen Emre Aktaş, Edirne Savcılığı tarafından hazırlanan müddetnamede Aktaş’ın tahliyesine ilişkin iki tarih bulunduğunu, bu tarihlerden birisinin iyi halli koşullu salıverilmeye bağlı olan 2034 tarihi iken diğerinin de herhangi bir indirim veya şartlı tahliye olmadan 2049 yılı olduğunu kaydetti. Ağabeyinin aynı zamanda cezaevinde bir süre cilt kanseri tedavisi gördüğünü bu nedenle de İnsan Hakları Derneği hasta tutsaklar listesinde de yer aldığını belirten Aktaş, ağabeyi Kocaeli Kandıra F tipi cezaevine sürgün edildikten sonra, Kocaeli Savcılığı tarafından hazırlanan müddetnamede infazının yakıldığını ve tahliye yılı olarak sadece 2049 yılı gözüktüğünü söyledi.
Ağabeyinin mahkumiyeti süresince pek çok hukuksuz uygulama ve baskı ile karşılaştıklarını belirten Aktaş, “Çeşitli hapishanelerde kaldı abim, Tekirdağ 1 No’lu da kalmıştı, oranın ikinci müdürü saldırgan tutum sergiliyordu işkenceye varan şeyler yaşanmıştı oradaki bazı tutsaklara yönelik, abim de o şeyden nasibini aldı 2010’da Edirne F Tipine sürgün edildi, aynı müdür iki üç yıl sonra Edirne’ye birinci müdür olarak atandı. Son 5-6 yıl içinde özellikle de son 1 yıl içinde abim ve arkadaşlarına yönelik ciddi baskılar oluştu” ifadelerini kullandı.
"MAĞDUR İKEN BİR ANDA SANIK KONUMUNA DÜŞTÜK"
Edirne F Tipinde baskıların arttığı dönemde keyfi koğuş değişikliği kararları çıkmaya başladığını ve buna itiraz eden mahkumların da gardiyanlar tarafından darbedildiğini söyleyen Aktaş ağabeyinin de bu mahpuslardan biri olduğunu söyledi. Yaşanılan olayın ardından mağdur olan mahkumların bir anda sanık konumuna düştüğünü söyleyen Aktaş, ağabeyi ile beraber birçok mahkumun disiplin cezası aldığını söyledi. Daha sonrasında ağabeyinin Kandıra’ya sürgün edildiğini söyleyen Aktaş, “En son Edirne’den kalan bir günlük hücre cezası tebligatı Kandıra’ya geliyor o da Ağır Ceza Mahkemesinde onanınca Kocaeli Savcılığı yeni müddetnamede abimin bütün infazını yakıyor sadece 2049 tarihi gözüküyor” diye konuştu.
KEYFİYETE DÖNÜŞEN KARARLAR
Birçok siyasi mahpusun aynı şeyleri yaşadığını söyleyen Aktaş, müebbet hapis cezası almış siyasi mahpusların koşullu salıverilme süreleri 30 yıl olmasına rağmen, bu süreyi tamamlamış birçok mahpusun salıverilmediğini belirtti. Son çıkan infaz değişikliği yasasıyla birlikte tahliyelerin ve infaz yakma kararlarının adeta keyfiyete dönüştüğünü söyleyen Aktaş, “Son değişiklik adli mahkumların işine yararken siyasileri yok etmeye yönelik bir şey haline gelmiş, infaz hakiminin iki dudağı arasına kalmış” ifadelerini kullandı.
"DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİNİN KAMUOYU OLUŞTURMASI GEREKİYOR"
Yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için kamuoyu oluşturulması gerektiğini söyleyen Aktaş, bireysel çabaların yetersiz kaldığını belirtti. Aktaş “Ciddi bir tepki oluşturulması lazım sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, kendini ilerici demokrat diye tanımlayan siyasi partilerin ses çıkarması gerekiyor ancak onlar harekete geçerse kamuoyu oluşabilir çünkü bu meseleyi abim vesilesiyle ben yaşasam da sadece ben değilim birçok kişi bu durumda” diye konuştu.